Göğsümün içinde önüne damarlarımda dolanan kanlardan bariyer koymayı beceremediğim devasa bir ağrı yükseliyor. Kanımın kaynadığını hissediyorum, yağmura benzeyen gözlerimin öfkeyle parladığını... Titreyen ellerimde ölüm kokan kan izleri var, mezarlığın topraklarını içinde biriktirdiğim tırnaklarımı onun boğazına geçirmek istiyorum, sonra öpmek. Onu öldürürken sevmek, nefretimle boğarken kalbine nefes olmak istiyorum.
Bulutlar hüznünü uzun saçlarıma bırakmak ister gibi hıçkırarak ağlamaya başlıyor, tanrının çatık kaşları gökyüzünün ortasında parlak bir ışık olarak kendini gösteriyor. Ağlıyorum, yağmur saklıyor.
Bağırıyorum, gök gürlüyor.
Karanlığa sığınmak istiyorum, şimşek çakıyor.
Şehrin semâsı yalnızca bir günde ruh hâlimin etrafında şekilleniyor.Beni sevmesi için maskeler taktığım adam, maskemin iplerini gözünü kırpmadan çözüyor. Beni sevmesi için karanlık ruhuma iyilik kuşandığım adam, yüzüme bir ayna tutuyor. Aynada gördüğüm kişiden nefret ediyorum, bütün ışıkları avucumun içine hapsetmek ve bir daha kayıp ruhumla bakışmamak istiyorum.
Nasıl ki aramızdaki bağ sokağın kuytu köşelerinde değil, bizzat benim zihnimin içinde dolanan şeytanlar tarafından koparıldıysa alt ve üst bacağımı birbirine bağlayan ipler de bir anda kopuyor, zangır zangır titriyorum. Gökyüzü nefretini kusmaya devam ediyor, yıldızların hayran olduğu adam beni burada istemiyor diye onlar da sırtımdan itmeye başlıyor. Parmak izleri tenimde, sesler kulağımda kalıyor.
"Kural 7," diye fısıldadım
ıslanmış saçlarımın buğday tenli yüzüme yapışıp kaşındırmasını göz ardı ederek. Onun gözlerinin içine baktım, parmaklarımı siyahına buladım. "Senden bir şey çalmış olandan aynısını çalmak, hakkındır."Anlamamış gibi bakan çekik gözleri... Ah üzgünüm, artık kim olduğunu biliyorum ve bir aslanın anlamadığını belli edecek kadar aptal olmadığının farkındayım, benimle oynama.
"Kural 7, ek 3," Dilim, yıllardır boynumda beslediğim yılanın boynu gibi kıvrıldı, zehir saçan sözcüklerim beyaz sandıkları paçasına bulaştı. Burada bir kiri öylece temizlemek mümkün değildir, unutturmak ise biraz zor. "Hayata karşılık hayat. Bu bir intikam değil, bir kısastır."
Gözlerimi korkuyla kapatmama sebep olan şeyi gerçekleştirdiğinde, sırtını dönüp adımlarını sokağın sonundaki aydınlığa atmaya başladığında ağlıyordum. Peşinden gidemem, şeytan kovulduğu cennete bir daha asla dönemez. Ancak cehenneme çevirdiğinde tekrar dönebilir.
Bana, buraya ait olmadığım sürece burada var olamayacağımı söylediklerinde gülümseyip var olmaya değil, var etmeye geldiğimi söylemiştim. Öyleyse şimdi neden yıkımın yükü sırtıma binmiş gibi hissediyorum? Onları bir yalana inandırmıştım, hem de gözümü kırpmadan. Doğrusu çektikleri acı umurumda bile değildi, ben bencildim, buraya daha ilk başında kendi intikamım için gelmiştim. Var etmek için geldiğime ikna ettiğim tüm masumları tek kalemde yok edebilirim, sırf kovulduğum yere tekrar geri dönebileyim diye.
İstediğim kadar beyaz kanatlarım olsun, benim kırmızı boynuzlarım ve elimin bilek kısmında yedi büyük günahın çentikleri de var. İstediğim kadar melek olduğumu iddia edeyim, en başından beri buradan kovulup bir şeytana dönüşeceğimi bilmiyor muydum?
Ona baktım, beni arkasında bıraktığına pişman olmayacağını belirten güçlü adımlarına... Yüzüm kızarmıştı, gözlerim neredeyse görme yetisini kaybediyordu. Sesim kısılana dek ağladım ve en nihayetinde ıslak sokağa çöküp acı çeken bir köpek gibi inlemeye başladım. Dudaklarını birbirine iple bağlamış adamlar bana bakıyordu, ben ise onların görünmez kelimelerine. İstedikleri kadar sussunlar, benim dilim bu gece başka bir amaç uğruna ses çıkaracaktı.
Ağzımın içinde canlanan melodiyi dışarı saldığımda ilk önce beni izleyen adamlar ellerinde tuttukları sopaları vurdu yere, sonra kuşlar dönmeye başladı tepemde. O gudubet ıslık sesini tam üç kez çıkardım ve sonunda güçsüz düşerek oracıkta yığılıp kaldım.
Beni terk etti.
Hayır, ben onu terk ettim.
Ondan önce kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palmira'nın Direnişi (+18)
Teen FictionGöğsümün içinde önüne damarlarımda dolanan kanlardan bariyer koymayı beceremediğim devasa bir ağrı yükseliyor. Kanımın kaynadığını hissediyorum, yağmura benzeyen gözlerimin öfkeyle parladığını... Titreyen ellerimde ölüm kokan kan izleri var, mezarlı...