Devam ediyor...
Titrek bir nefes verdim, göğsümdeki sancının beni durdurmaması için yalvardım. Bedenime söz geçiremiyordum, tenimi karıncalandıran ve ağlama isteğimi dürtükleyen korkuma engel olamıyordum.
Kalkmalıydım.
Koşmalıydım.
Yalnızca bir saniye burada durursam işler sarpa saracaktı. Plan berbat olacaktı.
Kalk.
Kalk.
Kalkmalısın Elis.
''Sana güveniyorum...'' Barkan'ın sesi kulaklarımda yeniden yankılandığında soluğum ciğerlerimde takılı kaldı. ''San güveniyorum... Sana güveniyorum.''
Bana güveniyordu. Yapamayacağımı bildiğine rağmen bana güveniyordu ve çabalamamı istiyordu.
Yapmalıydım.
Yapmalıydım.
Yapacaktım.
İlerisi için...
Aniden ayağa kalktım. Konuklar ağır ağır sakinleşmeye başlayıp neler olduğunu anlamaya çalışırken masaların arasında dolaşan polislerin dikkatini çekmemeye çalıştım. Ayaklarım, hedefini belirlemiş bir halde hızlı adımlar atmaya başladı. Tek elimi göğsüme yasladım, canımı yakan kalbimin atışlarını yavaşlatması için uğraştım. Perdenin orada duran ve gözleri sahneye çevrilmiş polisi geçmem için dikkatli olmam gerekiyordu.
Savaşamazdım. Onunla savaşamazdım çünkü savaşırsam kaybeder ve yakalanırdım.
Sadece yürüyüp geçmem gerekiyordu.
''Ufak bir arıza oluştu, endişelenecek bir durum yok!'' diye bağıran polisin salondaki gürültüyü bastırmaya çalıştığını duyabiliyordum. Gözlerimi karşımdaki polisten ayırmadım, zira ardıma bakarsam dururdum.
Yürüdüm, adımlarım gittikçe hızlandı ve ben planın birkaç saniye gerisinde olduğumu bile bile oldukça tehlikeli bir hareket yaptım. Polis, kulağından yükselen talimatları pür dikkat dinlerken perdeden birkaç adım uzaklaştı ve başını kolonların arkasından uzatıp sağ tarafta kalan bir görevliyi takip etti. ''Evet, onlar da yerinde. Dikkat dağıtmaya çalışan birisi var. Elis burada,'' diyen polis ile önce aniden dona kaldım. Adımı bir başkasının dudaklarından duymak, suçüstü yakalanmış küçük bir çocuk gibi olduğum yere çakılmama ve gözyaşlarımın harekete geçmesine neden oldu.
Yalnızca birkaç salise...
Yalnızca birkaç salise geçti ve adam birkaç adım daha atıp başka bir adamın yerinde olup olmadığını kontrol ederken aniden koştum. Adamın arkasının bana dönük olmasının avantajını kullanarak koştum ve perdeye doğru ilerledim. Kapı boşluğunu örten ağır, siyah renkli perdenin gölgede kalan kısmına geldiğimde, hemen yanı başımda kalan polisin arkasına dönmek için harekete geçtiğini gördüm. Adrenalinle çırpınan kalbimin sesini hissedebilir ya da olası bir ihtimalle topuk seslerimi duyabilirdi.
Kalbim boğazımda, korkudan yere bayılacak bir haldeyken perdenin yerde sürünen bir kısmına takıldım ve ben daha ne olduğunu anlayamadan ayağım kaydı. Ağır perdenin üstüne doğru düşüşe geçmemle, polisin ağırca arkasına dönmesi bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV: Agron'un Çırağı | I-II
Azione''Üzgünüm güzelim... Görevim bu; ya ölürsün, ya da ölürüm...'' -Görev: Agron'un Çırağı RomanceTR, Aksiyon-Macera okuma listesinde... Merakta Bırakan Ender Kurgular (Ön okuma) kazananı... Tanıtım videosu ilk bölümdedir. ilk kitap tamamlanmıştır, ik...