Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin şanı okulun her yerine yayılmış olması inanılmazdı. Sabahtan ilk dersimiz olduğu için Hufflepuff bölümünden tüm üçüncü sınıflar çok heyecanlıydı. Sınıfa gittiğimizde Profesör Lupin bizi gülerek karşıladı. Trendeki halinden daha iyi görünüyordu. Sanırım bu kurtboğan iksirini Snape'den almaya başlamasından kaynaklanıyordu.
"Kitaplarınızı çıkarmanıza hiç gerek yok. Bugün uygulamalı bir ders yapacağız." Bizi sınıftan çıkartıp öğretmenler odasına götürdü. Öğretmenler odasında tekinsizce sallanan bir dolabın önüne geldik.
"Bugün karşılaşacağınız şeye Böcürt denir. Böcürt'ün ne olduğunu söylemek isteyen var mı?"
Ernie elini kaldırdı. "Korktuğumuz şeyin şekline girerler. Gerçekte neye benzedikleri bu yüzden bilinmez."
"Kesinlikle doğru bir cevap. Böcürtler karşılaştıkları kişinin korkularına bürünür. En büyük zayıflıkları ise kahkahalardır. Başka hangi zayıflıkları vardır? Bayan Bennet?"
"Birden fazla kişiyle karşılaşmak kafalarının karışmasına sebep olur."
"Bu da doğru bir cevap. Şu anda kalabalık olduğumuz için avantaj bizde. Böcürtler tek seferde bir kişinin korkularına bürünebilir. İki kişinin kokularına bürünmeye çalışan bir böcürt kesinlikle korkutucu olmayı başaramaz. Bu yanılgıya düşen bir böcürtle karşılaşmıştım yarısı bir balık kuyruğuna yarısı ise salyangoza dönüşmeye çalışmıştı. Yerde yuvarlanırken pek korkunç değildi."
Sınıftaki öğrencileri sıraya sokup ilk denemesini yapması için gönüllü olarak oda arkadaşım Rose'u seçti. "Böcürtlerle karşılaştığımızda kullanabileceğimiz bir büyü var herkesten bunu tekrarlamanızı istiyorum. Ridiculus!"
"Ridiculus!"
"Çok güzel ama sadece büyülü sözler yeterli değildir. Aklınızda korktuğunuz şeyi canlandırmanızı istiyorum ve en önemli konu bu korkunç şeyi komik haline getirmeniz gerekiyor. Kahkahalarınız böcürt üzerinde büyülerden daha etkili olacak. Bir dakika süreniz var herkes en korktuğu şeyi ve onu komik haline getirmeyi düşünsün."
En çok korktuğum şey? Aklımda bazı görüntüler geliyordu, televizyonda izleyip korktuğum şeyler, okula geldiğimden beri beni korkutabilecek ama yüz yüze gelmediğim canavarlar... hiç biri yeterince korkunç gelmedi. John yanımda sürekli balon yap uçsun gibi şeyler söylüyordu, Nev ise Snape olduğunu tahmin ettiğim kişiye etek giydirip dans ettirmekten söz ediyordu. İkisine bakarken en çok korktuğum şeyin yalnızlık olduğunu fark ettim. Sonsuz karanlığın ortasında yalnız olmak. Ama bu karanlığın nasıl komik hale getirileceğine karar verememiştim.
Lupin böcürtü serbest bıraktığında öğrenciler onunla yüzleşmeye başladı. Şekilden şekle giren böcürt bir süre sonra korkulan bir şey değil de daha çok merak edilen bir nesneye dönüştü. Tam aklıma bir fikir gelir gibi olduğunda böcürt benim önüme düştü ve ortamı kararttı. Kimsenin sesi duyulmuyordu, sadece benim nefesim ve karanlık. "Ridiculus!" bağırmaktan kendimi alı koyamadım. Sonrasında havayi fişekler karanlığı aydınlattı ve ortadan kaybolan tüm yüzleri aydınlattı. Profesör Lupin'in derin bir nefes aldığını duydum. Böcürtle benim arama geçtiğinde parlak bir küreye dönüştü "Son olarak Longbottom sıra sende ve bunu büyük bir kahkahayla bitiriyoruz." dedi.
Snape'in etekli ve tüylü bir şapkalı hali kesinlikle komikti ve gülme sesleri sayesinde bir pat sesiyle dumana dönüştü. Lupin böcürtü dolaba kilitleyip hepimizi tebrik etti. "Böcürtle uğraşan herkese beş puan ve sorulara doğru cevap verenlere beşer puan daha. Bugünün dersi bu kadardı ödev olarak böcürt ile ilgili kısmı okuyup özet çıkarmanızı istiyorum. Pazartesi günü elimde olması gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Doğduktan Sonra Sakin Bir Hayat İstiyorum
FantasyÖldüm ve tekrar doğdum. Zaman olarak geçmiş dünyamdan geride olduğu için devrim niteliğinde buluşlar yapan bir mühendis olmalı mıyım? Mühendisliğe gerek yok mu? Ben bir cadı mıyım? Üstüne üstelik Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okuluna davet mi edildi...