Tatil başladığından beri aradığım yeri nihayet buldum. Trenle Londra'ya döndüğümden beri muggle sokaklarında gezip uygun konumu olup da boş olan dükkanları geziyordum. Sorun hiç birinin aklımdaki tasarıyı uygun olmamasıydı ta ki şu ana kadar. Dükkanın önünde sokağa açılan bir terası bulunuyordu. Camlarına kağıt yapıştırdıklarından tam olarak görünmese de Dooby'nin dediğine göre zemin katta mutfak, bar ve tuvalet kısmı varmış üst katı ise sıradan bir üç artı bir daireydi.
Dükkanın camına yapıştırılan iletişim bilgilerini alıp yurda geri döndüm. Aklımda okulun son haftasından beri muggle dünyasında bir kafe açmak vardı. Biriktirdiğim paramın bir değer kazanması için açmayı istiyordum ama aynı zamanda büyücüler dünyasının gözünden uzak olması da gerekiyordu.
Odama geldiğimde bir mektup yazıp James'e ulaştırması için Dooby'e teslim ettim. James'in ne yapmak istediğimden haberi olduğu için benim yerime resmi evrakları hazırlamaya gönüllü olmuştu. Ne sihir dünyasında ne de mugge dünyasında reşit olmadığım için bu işi yetişkin biri yardımıyla ancak yapabiliyordum. Sadece üç günde dükkan resmi olarak kiralandı ve James'den hem evrakları hemde anahtarları almak için buluştuk.
Boş olan dükkanın içinde gezinirken "Neden muggle dünyasında bir yer açıyorsun?" dedi.
"Burasını bizim gizli karargahımız yapmaya karar verdim. Araştırmalarımızı burada yönetirsek daha iyi olur."
"Ne yani kahve satmak için değil miydi?"
"O da var tabi ki. Para kazanmak istiyorum ama önceliğim o değil. Hemen açmayacağım zaten, öncelikle sana bahsetmiş olduğum Profesör Lupin'in benimle iletişime geçmesi gerekiyor. O zamana kadar buraya çeki düzen vermeliyim."
"Seni arayacağından nasıl bu kadar eminsin?"
"Sadece öyle hissediyorum." Dedikten sonra kıkırdamaktan kendimi alamadım. Sanırım bu hissetme olayını baya benimsedim.
Neredeyse bütün sene yapacak fazla iş olmadığı için yüzü düşmeye başlayan Dooby bu yeni yeri adam etmesi gerektiğini öğrendiğinden beri dişlerini göstere göstere gülümsüyordu. Neredeyse tüm birikimime mal olan kahve dükkanının iç dekorasyonunu yapmak çok eğlenceliydi. Makineler elektrik kullanılarak çalıştığı için modifiye edilmesi gerekiyordu ve mutfakta çalışacak olan Dooby olacağından dışarıdan görülmemesi için değişikliklere ihtiyaç vardı.
İşimizin bitmesine yakın sonunda uzun zamandır beklediğim kişi yurt binasına giriş yaptı. Dükkandaki son ayarları yapmak için tek başına Dooby gitmişti bende para kazanabilmek için iksir yapıyordum. Lupin'i duyunca işimi bırakıp selamlamak için sandığımdan çıktım.
Son bir ayı zor geçmiş görünüyordu. Okuldayken aldığı birkaç kiloyu geri vermişti. "Hoş geldiniz Profesör."
"Bana artık Profesör demene gerek yok. Remus demen yeterli."
"Peki Remus. Sende bana Lizy de lütfen. Biraz oturmanı söylerdim ama sana göstermek istediğim bir yer var. Orada konuşursak daha kolay olacak."
Dükkanın içinde yapılanlar görünmesin diye camlardaki kağıtları daha sökmemiştik. Bu yüzden Remus'un içeri girene kadar sürpriz olacaktı. İlk gördüğü andaki ifadesini merak ettiğim için içeri girer girmez suratına baktım. "Nasıl iyi görünüyor mu?"
"Daha önce gittiğim kafelerden kesinlikle farklı bir stili var. Tanıdığın biri mi işletecek?"
"Öylede denebilir." Kapıyı arkamızdan kapatıp masalardan birine oturması için işaret ettim. "Dooby bize iki filtre kahve getirir misin? Şeker ya da süt ister misiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Doğduktan Sonra Sakin Bir Hayat İstiyorum
FantasíaÖldüm ve tekrar doğdum. Zaman olarak geçmiş dünyamdan geride olduğu için devrim niteliğinde buluşlar yapan bir mühendis olmalı mıyım? Mühendisliğe gerek yok mu? Ben bir cadı mıyım? Üstüne üstelik Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okuluna davet mi edildi...