Altın rengi duvarların çevrelediği sahanın yanına yaklaştıkça ne kadar büyük bir yapı olduğunu daha çok anladım.
"Muhteşem değil mi? Bakanlık bunu yaparken her santimine muggle kovucu büyü yapmaları gerekti."
"Duyduğuma göre çok büyük paralar dönmüş. Birkaç köklü sihirbaz ailesinin bağış yaptığı söyleniyor."
Kalabalıkta her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu. Kimi Bakanlığın çok iyi iş çıkardığını söylüyordu. Kimi ise arkada dönen rüşvetlerin ne kadar kokuşmuş olduğundan bahsediyordu. Bakanın kim olduğunu düşününce işlerin ne kadar kötü olacağını önceden fark edeceklerini sanırsın ama nerde.
Tribünlerin girişine geldiğimizde son derece yorgun görünümlü bir büyücü insanları yönlendirdi. Bizim yerimiz ise protokolün olduğu kattaydı ama üç sıra yanındaydık. Merdivenleri ve koridorları canlı mor renk halıyla süslemişlerdi. Her kattın sahanlığında tribünlerin olduğu yere geçiş için iki kapı bulunuyordu.
En üst kata geldiğimizde Malfoy ailesinin ve Sihri Bakanlığından büyücülerin olduğu bir grup sohbet ederken girişi engelliyorlardı. Bay Lennon sesli bir şekilde öksürdüğünde birkaç kişi yol vermek için kenara çekildi. Sadece Bay Malfoy'un yüzünde biraz ilgi belirerek bize baktı.
"Vay vay. Sam Lennon. Uzun zaman oldu. Nasılsın?"
"İyidir Lucius. Ailemle maçı seyretmeye geldik. Sen neler yapıyorsun?"
"Beni bilirsin Sam. Bu kadar çok çocuğunun olduğunu bilmiyordum." Gözleri Nev'e ve bana bakarken özellikle küçümseyici gibi geldi. Belki sadece önyargılı olduğumdandır.
"En büyük oğlumu hatırlarsın Marty. Ufaklıklardan en uzun olan oğlum John ve arkadaşları Neville Longbottom, Elizabeth Bennet."
Bay Malfoy oğlunu öne çekip "Oğlum Draco. Bu sene dördüncü senesi, tabi Slytherin'de. Hatırladığım kadarıyla senin küçük oğlun Hufflepuff'a girebilmişti değil mi?" dedi. Gözlerinde alay pırıltılarını görebiliyordum ama Bay Lennon'a baktığımda sanki hiç etkilenmemiş gibiydi. Yüzünde her zamanki nazik gülümsemesiyle bakıp başını salladı.
"Geçen sene Quidditch kupasını kazandılar. Sanırım senin oğlunda bölüm takımındaydı değil mi?"
Malfoy'un ağzının köşesi seğirince kahkahamı öksürüğe son anda çevirebildim. Ama etrafımdaki insanların dikkatinden kaçmadı. Draco son derece utanmış olacak ki bana ters ters bakmaya başladı.
"Evet, geçen sene talihsiz bir kaza geçirdiği için iyi performans sergileyemedi."
Arkamızda yerlerine gitmek için insanlar birikmeye başladığında vedalaştılar ve sonunda dışarı çıkabildik. Yerimize geçtiğimizde John'un biraz canı sıkkındı.
"Yaralanmışmış. Yalana bakar mısın? Dönem boyunca sakat gibi davrandı desek daha doğru olur."
"Quiddtich'de kupa kazanan taraf sizdiniz. Hala neden kızıyorsun?"
Bay Lennon keyfi son derece yerindeydi. Ama gülümsemesinin arkasında karanlık bir şeyler hissetmiştim. Benim ona baktığımı fark edip çiçek açan bir gülümsemede bana gönderdi. Titrememe engel olamadım, bu ailenin genetik kodlamasında kesinlikle yanlış bir şeyler var. Bay Lennon düşüncelerindeki keskinliği derinlerde saklayan bir eski kurt, Marty abi ise kınından çıkmış bir kılıç gibi sürekli titrememe sebep oluyor. En safları John bile ciddi olduğunda gerçekten tehlikeli.
Zavallı Nev ve ben son derece acınacak olmuyor muyuz şu anda?
Sahaya baktığımda düşüncelerim istemsiz olarak geriye itildi. Her şey altın sarısı bir ışıkla parlıyordu. Sahanın iki ucunda bulunan on yedi metre yükseklikte dimdik duran çemberler bile altın parıltı saçıyordu. Büyücülerin gösterişi sevdiklerini bilsem de sadece bir kere kullanılacak olan sahaya bu kadar para ödenmesi bana biraz fazla geldi.
![](https://img.wattpad.com/cover/217690691-288-k876737.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Doğduktan Sonra Sakin Bir Hayat İstiyorum
FantasyÖldüm ve tekrar doğdum. Zaman olarak geçmiş dünyamdan geride olduğu için devrim niteliğinde buluşlar yapan bir mühendis olmalı mıyım? Mühendisliğe gerek yok mu? Ben bir cadı mıyım? Üstüne üstelik Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okuluna davet mi edildi...