34.Bölüm Şahgaga

544 66 1
                                    


Hufflepuff'ın Slytherin ile olan maçı sorunsuz bir şeklide gitti ve sonuçta yenen takım Hufflepuff oldu ama oyun sırasında Slytherinin pis hileleri yüzünden John süpürgesinden düştü ve bacağı kırıldı. Madam Pomfery sayesinde iki dakikada eski haline gelmiş olsa da takımdakiler Profesör Sprout'a gidip bunu yapan kişinin cezalandırılmasını istediler. Snape her zamanki vakur haliyle birkaç puan kırıp olayı örtbas etti. Tüm bu yaşananlara rağmen hiç mağlubiyetimiz olmadığı için ilk sırayı almıştık. Bundan sonraki maçlar sadece sıralamadaki diğer kişilerin yerlerini belirleyecekti. Bu yüzden ortak salonda büyük bir kutlama partisi vardı.

"Buna inanamıyorum. Kaç yıl oldu bilmiyorum. Kupayı en son bizim binamızın almasından bu yana kaç sene geçti bilen var mı?"

"Hiçbir fikrim yok."

"Profesör Sprout'un dediğine göre tam on yedi yıl olmuş. İnana biliyor musunuz?"

"Vay be ahh. Slytherin'dekilerin suratlarını gördünüz mü? Bu muhteşemdi."

Gece ikiye kadar şenlik havası sürdü. Dooby'den mutfağa uğrayıp bizim için yiyecek ve içecek almasını istedim. Sonuç olarak Profesör gelip bize artık yatmamızı hatırlatana kadar kimse yatakhaneye gitmemişti. Bir sürü fotoğraf çekip değerli anları sakladıktan sonra uykuya yenik düştüm.

Tüm Hufflepuff öğrencileri öylesine mutluydu ki Tılsım dersinde öğrenmiş olduğumuz Neşelendirme büyüsü altında gibi davranıyorlardı. Bu şenlik havası sınavların yaklaştığını fark ettiğimiz ana kadar sürdü.

"Ahhh... Lizy bana söyler misin neden Aritmansi dersini almıştım?"

Kitaba kafasını devamlı vuran John'a yanıt verme zahmetine girmedim. Dersleri tekrar etmekle son derece meşguldüm ve şu anda son üç defa okuyup da kafamın bir türlü almadığı Büyücülerin iç savaş sırasındaki tutumlarını konu alan yazıyı okuyordum.

İlk sınavımız Biçim Değiştirme'dendi ve çaydanlığı tosbağaya çevirmemiz istendi. Son derece başarılı olduğumu düşünüyorum. Ama yanımda söylenenlere bakacak olursak herkes benimle aynı şeyi düşünmüyor.

"Benimkinde kuyruk yerine çaydanlık ağzı vardı. Profesör Mcgonagall'ın yüzünü görmeliydiniz..."

"Benimkinin sırtında porselenin desenleri hala duruyordu."

"Sizce tosbağaların nefesleri buhar gibi mi?"

"Mavi renkte olsa not kırar mı?"

Tüm bunları duyup da benimkinin iyi olduğunu söylersem isyan çıkarırlar herhalde. Tılsım dersinin uygulaması daha iyiydi. Neşelendirme büyüsü moralimi arttırdı diyebilirim. Ama en çok sevdiğim sınav Sihirli Yaratıkların Bakımı dersiydi. Sadece pıtırkurtlarına bir saat eşlik etmemiz gerekiyordu.

Ertesi gün iksir sınavında Kafa karıştıran karışım hazırlamamız istendi. Nev tüm yıl boyunca verdiğim özel dersler sayesinde benimkine yakın kalitede bir iksir yaptı ve açık söylemek gerekirse çok gururlandım.

"Şimdi sadece geriye Karanlık Sanatlara Karşı Savunma, Sanat, Bitkibilim, Aritmansi ve Eski Yazıtlar kaldı. Harika nerdeyse bitirdik."

John kara bahtına lanet okuyormuş gibi sesle konuşuyordu. Ama ben hiçbir şey söylemeden sadece güldüm. Nev ise sürekli karıştırdığı bir dizilimi tekrar ediyordu. Öğle yemeğinden sonra sadece yazılı sınavı olan Eski yazıtlar ve Aritmansi sınavına girdik. Aslında ezberim eski hayatımda mükemmel değildi ama belki de iki hayat yaşamanın getirisidir. Bu hayatta biraz üzerine düştüğüm takdirde öğrendiklerimi kolay kolay unutmuyordum.

Yeniden Doğduktan Sonra Sakin Bir Hayat İstiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin