0.5

1.2K 60 15
                                    

"Oha lan, kim bu çocuk?" diye soran Aslı'ya ciddi mi diye dik dik baktım.

"Bilmiyorum dedim ya." dedim kısık sesle. İstemsizce biri dinliyor mu diye gözlerimi sınıfta dolaştırdım ama benim canım sınıfım kendi halindeydi. Ayrıca akıllı tahtadan açtıkları rap müzik sağ olsun dibimde oturan Aslı'yı bile zor duyuyordum. Sosyal Bilim Çalışmaları diye ders koyduğunuzda böyle oluyordu işte.

"Ama sonradan yazman tatlı olmuş." Bana imalı imalı baktı ve kaşlarını kaldırıp indirdi.

"Niye çocuğa yalvarmışım gibi bakıyorsun?" diye çıkıştım. Tek kaşını kaldırınca "Açık açık söyledim işte ne olacağını." Sesim sonlara doğru git gide kısılmıştı.

"Bir daha mesaj attı mı?" diye sordu Aslı beni umursamadan. Omuzlarımı kaldırıp indirdim. Mobil verimi açmamıştım. Bunun büyük bir sebebi de cevap verdiyse bunu görmemek içindi. "İnternetini açsana be!" Mobil verimi açmak üzere hareketlendiğinde telefonumu çabucak elinden aldım.

"Lan! Açma, evde modem bozuldu." dedim sinirle. Kendi internetimi de Portuga'nın cevap verip vermediğini kontrol etmek için harcayamazdım. "Uzun süre tüm internetim bu."

"Benim interneti paylaşayım mı?" dedi Aslı imalı imalı. Onu takmadan önüme döndüm.

"Yok, kalsın. Ben defterimi geçireceğim." Çantamdan defterimi çıkardığım sırada kapı tıklatıldı ve hemen ardından açıldı. Halil'in yan sınıfından adının Ömer olduğunu düşündüğüm çocuk aralık kapının ardından hayvanat bahçesine dönmüş sınıfa zavallıymış gibi baktı. Sınıfı süzmek adına etrafa bakınca orta sıradaki arka dörtlünün pişti oynadığını gördüm ve tepkisine hak vermeden edemedim. Tahtadaki rap şarkıya eşlik eden sınıf arkadaşım Ömer'i görür görmez şarkıyı durdurdu. Böylelikle tüm gözler Ömer'e çevrildi. Zaten bizim dönemin kızlarının çoğu ondan hoşlandığı için herkesin dikkatini çekmesi çok da zor olmamıştı.

"Sevgi?" dedi sorar tarzda. Gözlerini sınıfta dolaştırmaya başladığı sırada elimi kaldırarak dikkatini kendime yönelttim. "Engin Hoca seni çağırıyor." dedi hiç beklemeden. Kaşlarımı çattığım gibi ayaklandım.

"Neden?" diye sordum. O sırada tahtadaki rap şarkı çoktan başa sarılmıştı bile. Gürültü yüzümü buruşturmama sebep olurken olabildiğince çabuk adımlarla Ömer'in yanına gittim. Benden bir kafa boyu daha uzundu ve parfüm kokusu anında burnuma dolmuştu. Diğer kızların ondan görünüşü için hoşlandığını biliyordum, hatta parfümünden bile bahsediliyordu ama bana o kadar da ilgi çekici gelmiyordu. Bu gürültüde konuşamayacağımızı anlamış olmalı ki geçmem için kapıyı iyice açtı, mesafe biraz dar olsa da hemen sınıftan çıkıverdim. Ömer kapıyı kapattığı gibi bana döndü. Mavi gözleri, koridoru aydınlatan güneş ile ışıl ışıl olmuştu. Işıktan dolayı gözlerimi kıstım.

"Şu resim işi vardı ya, ondan." diye açıkladı.

"Ha." diye bir nida çıktı dudaklarımdan. Sene başında okulda projelerde oldukça aktif olan bir hocamız sınıf arkadaşlarım sağ olsun resim yapabildiğimi duymuştu. Sıkıntı şuydu ki resim yapabiliyordum ama kendi çapımda. Ömer'in sevilmesinin bir diğer yanı ise yetenekli olmasıydı. Resim konusunda yarışmalara girer ve çoğu zaman ilk üçte olurdu. Şimdi bu çocukla aynı proje içinde yer almak ona haksızlık olurdu. "Proje içindi değil mi?" Başını salladı.

"Bu son derste izinli sayılacaksın. Beraber boya yapacağız." Bir şey dememe kalmadan yürümeye başlayınca mecburen peşinden gittim. Resim yapabilmenin başıma iş açacağını hiç düşünmemiştim.

"Nerede yapacağız?" diye sordum merdivenlerden inmeye başladığımızda.

"Spor salonu." dedi kısaca. Önden önden yürüyor, konuşurken yüzüme bakma gereği bile duymuyordu. Ben de onun gibi tepki vermeden okul binasından çıkıp karşıdaki tek katlı spor salonuna girene kadar ikimiz de konuşmadık.

Salona girdiğimiz anda dersin öğretmeni ile Engin öğretmen bizi gördü ve yanlarına çağırdılar. Voleybol oynayan kızların arasından kafama top gelmesin diye dikkat ederek geçtim, Ömer ise bir an için bile etrafına bakmıyordu. Kafasına top gelirse görürdüm ben onun havasını. Hızlı yürüdüğümüz için çok geçmeden basketbol potasının altında duran iki öğretmenin yanına gidebilmiştik. Basket oynayan oğlanlar bizi gördükleri an homurdanmaya başlamışlardı bile. Eh, Ömer'in Engin öğretmen ile olduğunu görmek sonrasında ne olacağını tahmin etmek için yeterliydi. Etrafa kısa bir bakış atınca dersin Ömer'in sınıfına olduğunu gördüm, bu üzerindeki sportif kıyafetleri açıklıyordu. Hem Ömer'in arkadaşları, resim konusunda onun daha iyi olduğunu bildiklerinden ona daha çok kızabilirlerdi. O gelmeden önce benim burada basket oynadıklarından bile haberim yoktu çünkü. Zaten Ömer'in yanında bana çok iş düşmeyeceğine emindim. O hallederdi, yani öyle umuyordum.

"Hadi çocuklar arkadaşlarınızın işi var, burayı boşaltın." dedi Engin öğretmen yüksek sesle.

"Ama hocam-" Ömer'in arkadaşları konuşmaya başladığı andan itibaren dinlemeyi kestim. Laf söylememek için kendimi zor tutuyordum. Ben de buraya keyfine gelmemiştim. Onlar kenarda oturacakken ben salak gibi iş yapacaktım burada. Engin öğretmen beş dakika içinde hepsini rahatça tersledi ve açıkça sahadan kovdu.

Oyunları bozulduğu için çoğu ya homurdanıyordu ya da ağzının içinde söyleniyordu ama gitmeye niyetleri yok gibiydi. Sadece içlerinden biri hocayı umursamadan, bir şey söylemeden dik dik yüzüme bakıyordu. Diğerleri Ömer'e baksa da onun odağında ben vardım. Üzerinde basketbol forması vardı ve hatırladığım kadarıyla adı Cemil'di. Okulun basketbol takımında olduğunu hatta sporcu olmasına rağmen asosyal bir tip olduğunu biliyordum ve açıkçası soğuk tavırlarıyla beni gereksiz yere geriyordu. Eli yüzü düzgün bir çocuk olmasına rağmen şimdiye kadar etrafında kız olduğunu bile görmemiştim. Hatta Halil bir ara bana erkeklerden hoşlanıyor olabileceğini söylemişti. Arkadaşları gitmeye başlayınca gözlerini benden çekti, terden nefes nefese kalmış hâlde onun aksine pes ederek sahayı terk eden arkadaşlarına baktı. Açıkçası evinin bodrumunda saklı cesetler olduğunu söylese şaşırmazdım.

"Hadi Cemil, sen de git arkadaşlarınla." diye uyardı Engin öğretmen Cemil'i. Cemil, Engin öğretmene baktı ve elindeki basket topunu bir tur elinde çevirdi. Tekrardan bana baktığında bir an öğretmenlerin yanında bana küfür etmeye başlayacağını sandım. Buraya Ömer ile beraber gelmiştim, neden ona da kızmıyordu ki?

"Alacağım olsun." dedi yanımdan geçip giderken tehditkârca. "Oyunumuzu bozdun kızıl."

Portuga | texting | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin