"Ömer?" diye seslendim omzundan dürterken. Sesimi duymasıyla başını kaldırıp bana baktı.
"Sevgi?" dedi şaşkınca. Masadaki arkadaşlarına -ki aralarında kaşı patlamış olan Cemil de vardı- kısa bir bakış attıktan sonra ayaklandı. "Bir şey mi oldu? Gel otur." Cemil'in olduğu masaya oturmak mı? Dalga mı geçiyordu? Çocuk beni masa niyetine kullanır, hatta üzerime bile otururdu.
"Yok, iki dakika konuşabilir miyiz diyecektim."
"Olur." diye cevap verince içlerinden birisi olur da salak saçma bir imada bulunursa diye onu kantinden bahçeye çıkardım. Sıkıntıdan durmadan parmaklarımla oynuyordum. Portuga beni engelledikten sonra ona bana attığı telefon numarasından da ulaşmaya çalışmıştım ama işe yaramamıştı. Pislik herif beni her yerden engellemişti. Halbuki ilk bana yazan oydu. Yazdıkları her ne kadar beni kahrettiyse de dedikleri doğruydu. O cidden de hiç kimseydi ve ben onun üzülüp üzülmeyeceğini düşünürken başkalarını kıramazdım. Ben banka yerleşince Ömer de yanıma kuruldu. "Ne oldu?"
"Dün okul çıkışı öyle kaçtığım için özür dilerim." dedim hemen. "Ben sen şey yapınca panikledim." Duraksadım. "Yani ne bileyim, cevap vermeden kaçıp gitmem ayıp oldu baya." Ömer itirafım üzerine gülmeye başladı.
"Ciddi misin sen?" dedi gülmeye devam ederken. İstemsizce suratım düştü, komik miydi? "Sadece arkadaşça bir teklifti, gel sevgili olalım demedim." Gülmeyi bırakmayınca şakacı bir tavırla omzuna vurdum.
"Susar mısın?" dedim yalandan bir sinirle. "İnsanların niyetleri alnında yazmıyor."
"Doğru." diye onayladı beni. "Ama dediğim gibi sadece arkadaşça bir teklifti." Gerginlikle ellerimi kütlettim. Ondan özür dileme kısmı bitmişti, sıra asıl teklifteydi.
"Öyleyse bir arkadaşça teklifte de ben bulunabilir miyim?" Yüzünde muzip bir ifade oluştu. "Hem özür niyetine de geçsin." Başını ağır ağır salladı.
"Dinliyorum?"
"Okul çıkışı boşsan sana bir kahve ısmarlayabilirim." Gülümsedi, utançla bakışlarımı kaçırdım.
"Tabi." dedi hiç beklemeden. Reddeceğinden korkmuş olsam da kabul etmesi içimi rahatlatmıştı. "Ama başka bir gün ben de sana bir kahve ısmarlayabilirsem olur, yoksa teklifini reddetmek zorunda kalırım." Şaşkınlıkla ona baktım.
"İki gün üst üste kahve mi içeceğiz?" demem üzerine kahkaha attı.
"Hayır." Kahkahası gülümsemeye dönerken ayağa kalktı. "Ne istersen ısmarlarım." Geri geri yürüyordu ki hızlı bir şekilde göz kırptı. "Her teklife açığım kızıl." Önüne döndü ve elleri cebinde okula yürümeye başladı. Hiçbir şey diyemeden öylece arkasından baktığımı fark edince hemen bakışlarımı kaçırdım. Bir dakika, o bana kızıl mı demişti? Okul merdivenlerini tırmanan vücudunu izledim. Portuga'nın attığı fotoğrafa da benziyordu, yapılıydı ve resim konusunda harikaydı. Masada oturan Cemil aklıma geldi. Portuga zoraki de olsa bir arkadaşlıkları olduğunu söylemişti. Portuga bu yüzden beni engellemiş olabilir miydi? Aslında Portuga başından beri Ömer miydi? Gergince dudağımı dişledim. Bunu öğrenmenin tek yolu okul çıkışı Ömer'in ağzını aramaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portuga | texting | TAMAMLANDI
Krótkie Opowiadaniayourportuga: Şu an arkadaşlarınla oturup sohbet ediyorsun ve seni gördüklerini zannediyorlar Esprilerine gülüyorlar Oysa sen onlara yalnızca kendi yansımalarını gösteriyorsun Kendi acınası hallerine gülüyorlar Bu arada ben de güzelliğine yanıyorum...