2.9

872 50 5
                                        

Aldığım sıcak kahve ile sınıfa çıkmak üzere hazırlanıyordum ki Ömer'in beni çağırdığını görmem üzerine yanına adımlamaya başladım. Korkunç bir baş ağrım vardı ve ağlamakla birlikte uykusuzluktan gözlerim deli gibi kızarmıştı. Portuga'nın yazdıklarından sonra hâlâ bayılacak gibi hissediyordum. Bunca zaman nasıl susabildiğini bilmiyordum.

"Efendim?" dedim tahta çubukla kahvemi karıştırmaya devam ederken. Gözlerim hemen solumda, Ömer'in karşısında oturan Cemil'e bakmak istediyse de kendimi tuttum. Portuga kimdi bilmiyordum ama ben oyunlardan hoşlanmazdım.

"Neden öylece çekip gittiğini söylemeyecek misin Sevgi?" Normalde tatlı gelebilecek mimikleri öylesine itici geliyordu ki yüzümü buruşturmadan edemedim. "Aramalarıma da dönmedin."

"Ben kafama göre yaşıyorum." dedim kısaca. "Şimdi sorgulaman bittiyse sınıfa çıkacağım." Tam arkamı dönmüştüm ki bileğimi yakaladı, kahvem gözlerimin önünde dalgalandı ve bir damlası bardaktan kayarak usulca parmağıma döküldü. O an kahvenin sıcağından değil, o bir damlanın boşa gitmesine sinir olduğumu hissettim. Ağır çekimde Ömer'e döndüm. "Ne var?"

"Beni ekmiş olsan da bana bir kahve sözün hâlâ var kızıl." Gözleriyle elimdeki kahveyi işaret edince kısık gözlerim elimdeki kahveye döndü. Bugünkü son paramla aldığım kahveyi mi istiyordu? Kendi bilirdi tabi. "O yüzden istersen o kahveyi ben alayım." Dayanamayıp bir kahkaha attım.

"Tabi." dedim neşeli bir şekilde. "Buyur Ömer." Elimdeki bardağı aniden aşağı doğru dökünce kahvenin yarısı masaya yarısı da Ömer'in üzerine döküldü. Ömer yüksek sesle küfür ederek ayağa kalktı.

"Ne yapıyorsun be manyak?"

"Pardon." dedim yapmacık bir şekilde. "Elim kaymadı."

"Ne diyorsun kızım sen?"

"Diyorum ki!" diye bağırdım herkesin gözlerini üzerime çekmeyi umursamadan. "Senin o üç liralık köfte ekmek kokan ağzını öpebileceğimi nasıl düşündün?" Ömer'in yüzüne kaynar su atmışım gibi irkildiğini gördüm. "Bir de fotoğrafımı çekip dalga mı geçecektin?" Dudaklarımı büzdüm. "Keşke kriterlerim olduğunu bilseydin Ömer. Bak şimdi üstüne başına yazık oldu. Kişiliğin gibi battılar." Ömer üzerime yürüyeceği sırada onu durdurmak için hazırlandım ama benden önce davranan Cemil, çok geçmeden aramıza girmişti.

"Geri bas." dedi Ömer'e, arkasında şaşkınlık içinde duran beni görebilseydi eminim ilk durup tipime gülerdi. Beni niye koruyordu?

"Sen söyledin değil mi lan?" diye çıkıştı Ömer, Cemil'e. "Basketbol bursunu unut oğlum sen, babam sana zırnık vermeyecek artık." Afalladım, Ömer'in babası Cemil'e basketbol bursu mu veriyordu? Bu aşağılayışı üzerine Cemil'den Ömer'e yumruk atmasını beklediysem de olmadı. Galiba tahmin ettiğim kadar hayvan değildi.

"Ben sana söylemedim mi?" dedi Cemil rahat rahat gülerek. "Bana geçen gün belediyede oynamam için teklif geldi."

"Bu ne demek?" dedi Ömer şaşkın şaşkın. Cemil sırıttı.

"Artık babanın parasını götüne sokabilirsin demek." Bana döndü. Yüzündeki memnuniyet beni şaşırttı. "Sen de git artık istersen." Belli belirsiz başımı salladım.

"Oh ne ala, arkadaşıyla yiyişirken bir güzel duruyordu ama!" Tam arkamı dönmek üzereyken söylediği sözler irkilmeme sebep oldu. Cemil'in ruhsuz bir şekilde güldüğünü duydum.

"Bu kısımda cidden gitmen gerekiyor kızıl." Cemil'in kurduğu cümleyi bana söylediğini ancak algılayabildim. Ne zaman yanıma geldiğini bilmediğim Aslı beni hızla kendine doğru çekti, aynı anda Cemil arkasındaki boşluktan faydalandı ve Ömer'e bir tane vurdu. Dudaklarımdan çıkan çığlığı başka birkaç kızın çığlığı kapattı. "Ulan yavşak!" Ömer'i yakasından tutup düştüğü masadan kaldırdı. "Bunu yapmayı hep istemiştim."

"Çocuklar!" Kantinin girişinde nöbetçi öğretmeni görmemle iyice geri çekildim ama beni çoktan gördüğünü biliyordum. "Ne yapıyorsunuz? Ayrılın." Cemil ruh hastası gibi gülümsedi. Bunu yapmayı harbiden de uzun zamandır bekliyormuş gibi duruyordu.

"Hocam bir tane daha vurayım sonra söz sizin." dedi küstah küstah.

"Cemil!" diye avazı çıktığı kadar bağıran hocayla istemsizce yüzünü buruşturdu. Haklıydı, benim de kulağım patlamıştı. "Ömer ve Sevgi de dahil, üçünüz de müdürün odasına geliyorsunuz! Şimdi!" Başımı öne eğdiysem de gülümsememek için kendimi zor tutuyordum. Bir yerlerde eğer Portuga izliyorsa benim için sesini çıkarmanın bu kadar da zor olmadığını görsün istiyordum.

Portuga | texting | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin