0505.......:
Karşıma çıkmanı isteyen yok.
Ama hayatıma öylece dahil olacağını bekleme
Ve beni rahat bırak.
Zarardan başka bir şey değilsin.
0508.......:
Özür dilerim kızıl
Cemil'in saçmalayacağını hiç düşünmemiştim
Sana ne dediyse her bir kelimesi için özür dilerim senden
0505.......:
Senden özür falan istemiyorum.
Senden tek istediğim benden önceki gibi uzak durman, tamam mı?
Bu olaylar hiç yaşanmamış gibi yap.
0508.......:
Tamam Sevgi
Nasıl istersen öyle olsun
Sadece son kez çantanın ön gözüne bakmanı istiyorum senden
Bir daha da sen bana yazana kadar yazmayacağım söz
Evin kapısının kilidini açarken okuduğum mesajla kaşlarım çatıldı. Bir de ona geri yazacağımı mı sanıyordu? Çantamı kapıdan içeri attığım gibi hemen ayakkabılarımı çıkardım, içeri girdim.
"Sevgi!" Babamın bağırışıyla istemsizce yerimde sıçradım.
"Efendim?" diye seslendim usulca. Kapıyı kapatıp içeri geçince salonda yatan babamı, yatıyor olduğu koltuğun önündeki sehpada duran boş bira şişelerini gördüm. Pencereyi de açmadığı için içerisi leş gibi kokmuştu.
"Niye geldin lan sen bu saatte?"
"Okul bitti." diye mırıldandım kapının önünde dikilirken. Okul çantamı da elime almıştım, birazdan odama kaçacaktım. Hem evde olacağını tahmin ederek okul çıkış saatimle aynı saatte gelmiştim. Okuldan kaçtığımı bilirse annem kadar anlayışlı olmayacağını biliyordum.
"İyi git bana bir şişe daha getir dolaptan." İyice mayışmış olduğunu görebiliyordum. Bir şişe daha içerse kesinlikle çok geçmeden sızacaktı. Çantamı odama attıktan sonra istediği gibi bir şişe daha bira götürdüm ve odama kapandım. Odamın kapısını kapattığım gibi kilitledim. Aklıma Portuga'nın mesajı gelince dediği gibi çantamın ön gözünü açtım. Beyaz bir kağıt parçası dörde katlanmıştı. Ortasında bir ağırlık vardı. Kağıdı açar açmaz kağıdın ortasındaki ağırlık kağıttan sıyrılarak kucağıma düştü. Kucağıma düşen şeye bakamadan kağıttaki çizime bakakaldım.
Karakalem resimde saçlarım dalga dalga omuzlarımdan giydiğim kazağa dökülmüştü, gülümsüyordum. Gamzelerimi, çillerimi ve kaşımın üstündeki beni bile çizmişti. Ağzım şaşkınlıkla açıldı. Resim o kadar güzeldi ki kendimin bu kadar güzel olmadığını biliyordum. Bana bakış şekli kalbimi ısıttı. Beni böyle mi görüyordu? Kağıdın arkasındaki yazı dikkatimi çekti, kağıdı arkasına çevirirken bu sefer de kucağıma düşen şeye baktım ve kolyeyi gördüm. Bu kitap kolyelerden biriydi, ucundaki taşı Şeker Portakalı'nın kitabı şeklindeydi. O kadar güzeldi ki gözlerimin dolduğunu hissettim. Şaşkınlık içinde çizilen resmimin arkasına baktım. Düzgün bir el yazısıyla yazılmış kelimeler baştan aşağı ürpermeme sebep oldu.
Senin için kitabı elinde her yere taşımanın ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum, o yüzden boynunda taşımanın sana daha rahat ettireceğini düşündüm. Kalbinde bana yer açılana kadar bu hediyeyi kalbine daha yakın tut kızıl. Çünkü benim kalbim seninle dolup taşmaktan artık ağrıyor. - Portuga
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portuga | texting | TAMAMLANDI
Short Storyyourportuga: Şu an arkadaşlarınla oturup sohbet ediyorsun ve seni gördüklerini zannediyorlar Esprilerine gülüyorlar Oysa sen onlara yalnızca kendi yansımalarını gösteriyorsun Kendi acınası hallerine gülüyorlar Bu arada ben de güzelliğine yanıyorum...