3.0

875 52 4
                                    

"Cemil?" Müdürün odasından henüz çıkmıştık ve Cemil yüzüme bile bakmamıştı, olayda hiçbir şekilde suçlu olmadığımı söylemiş, bir şekilde tüm suçu kendi üzerine almayı başarmıştı. Sonuç olarak bir disiplin cezası ve bir haftalık uzaklaştırma almıştı. Şimdi içeride Ömer tek başına müdür ile konuşuyordu ve onun konuşması bitince gidebilecektik.

"Ne var?"

"Teşekkür ederim." diye mırıldandım. "Ve daha önce de sana küfür ettiğim için özür dilerim, o gün sinirlerim bozuktu." Ondan da bir özür bekledim ama özür dilemedi hayvan.

"Senin sinirlerinin bozuk olmadığı gün mü var?" dedi alayla. "Ayrıca senin için yapmadım." Bunu tahmin etmiştim zaten ama söylemesi kalbimin panikle atmasına sebep olmuştu. Göz göze geldiğimizde omuzlarımı kaldırıp indirdim.

"Yine de yaptın mı yaptın." dedim bozuntuya vermeden. Bu çocukla iletişim kurmak niye bu kadar zordu?

"Arkadaşımı engellemeyi kesmezsen daha çok şey yapmak zorunda kalacağım." diye söylendi.

"O zaman arkadaşıma karşıma çıkmasını söyle." deyiverdim. Soğuk bir tavırla güldü.

"Sence cesareti olsa bunu yapmaz mıydı?" deyince kendimi kötü hissettim. Portuga neden benimle konuşmaktan bu kadar korkuyordu ki? Üstelik sevdiği kişi bendim, 1.63 boyumla ve ortalama tipim ile giydiğim bol sweatshirtlerle geliyordum. Oysa attığı fotoğraftaki o ise, asıl çekinmesi gereken bendim. O vücutla dikkatini çekemeyeceği kız yoktu. "Çocuğa doksan defa söyledim ama dinlemiyor." Utanç hissiyle bakışlarımı kucağımda birleştirdiğim ellerime indirdim. "Sende ne bulduğunu hâlâ bilmiyorum ama onu mutlu ettiğini kendi gözlerimle gördüm." Bir şey diyemedim. Cemil'in Portuga'nın beni sevmesine iyi gözle bakacağını düşünmek aptallık olurdu zaten. "O yüzden yerinde olsam Ömer ile yer değişmemek adına ona bir şans verirdim." Düşüncelerimden sıyrılıp şaşkınlıkla ona baktım.

"Beni, bana vurmakla mı tehdit ediyorsun?" Göz temasını kesmeden ağır ağır başını salladı. "Elim ağırdır, hatırlatayım mı?" dedim çocuğa söyler gibi. "Vallahi ben Ömer değilim saçını başını yolarım." Bu dediğim üzerine gülmeye başladı. Komik olan neydi bilmiyordum ama ben gülemedim. Çok geçmeden zil çaldı ve Ömer müdürün odasından çıkar çıkmaz ikimize de bakmadan elindeki buz torbasıyla koridorda ilerlemeye başladı.

"Siz de sınıflarınıza gidin." dedi müdür ters ters. Cemil bir şey demeden ayaklandı, bense başımla onayladım.

"Cemil!" Bana seslenilmemesine rağmen içgüdüsel olarak o an sesin sahibine döndüm. Halil'in yan sınıfından olduğunu bildiğim ancak adını tam hatırlayamadığım çocuk koşar adımlarla bize doğru geliyordu ki beni görünce anlık bir duraksama yaşadı. Simsiyah gözleri beni aşağılar tarzda süzdükten sonra Cemil'e döndü. Okulda Halil ile öpüştüğüme dair bir fotoğraf yayınlanmıştı, üstelik bu kişi ben olmama rağmen bu iftira beni öylesine mahvetmişti ki artık göz göze geldiğim herkes bana böyle bakıyordu ancak ilk kez, bu bakışın gereğinden fazla ağrıma gittiğini fark ettim. "Ne oldu? Ne dedi?" Cemil ile arkadaşı konuşmaya başladıklarında kendimi fazlalıkmış gibi hissettim ve onlara arkamı döndüm. Ne var ki Aslı köşede beni bekliyordu. Göz göze geldiğimizde kollarını açtı.

"Yırttın mı kız?" dedi ben ona doğru ilerlerken. Sırıtarak ona sarıldım.

"Vallahi yırttım." Aslı'nın da keyifle güldüğünü duydum.

"Nasıl oldu be?" Şaşkın sesi üzerine sarılmamıza son verdim.

"Cemil tüm suçu üzerine aldı." dedim suçluluk duygusuyla. Ufaktan ufaktan vicdan azabı çekiyordum.

"Ney?" dedi sanki başka bir dilde konuşmuşum gibi. "Hani şu arkanda arkadaşıyla duran öküz Cemil mi?" Böyle demesi üzerine arkamı döndüm ve koridorun başında, sırtı bana dönük olan Cemil'e baktım. Arkadaşı ona bir şeyler söylüyordu ama onun pek taktığı söylenemezdi, en azından öyle duruyordu. O sırada arkadaşı sanki ona baktığımı hissetmiş gibi anında bana bakınca istemsizce ürperdim. Bana bakmaya devam ederken kaşlarını çattı ve söylüyor olduğu şeye ara vermedi. Arkadaşının başı belaya girdi diye beni suçladığına emindim.

"Evet o." dedim önüme dönüp. Bakışları sağ olsun kendimi eskisi gibi kötü hissetmiştim.

"Başımıza taş yağacak Rabbim!" dedi Aslı. Kolunu omzuma atıp beni sınıfa doğru yönlendirdi. "Neyse, sen yokken neler oldu ben onu sana anlatayım. Arkandan konuşan tüm yolluların ismini aldım." Kıkırdadım. Bugün gittikçe daha tuhaf olmaya başlıyordu.

Portuga | texting | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin