Aslında Özge'ye onu sevdiğimi her fırsatta gösteriyordum. tuhaf olan şu ki bundan rahatsızlık duyacağını düşünmeme rağmen Özge buna müsaade ediyordu. evet çoğu şeyi anlamazlıktan geliyordu, boynuma atılmasını zaten beklemiyordum ama bende insandım ve bu durum hoşuma gidiyordu. Birbirimizle çok iyi anlaşmıştık bu aşikardı..
Özge evini tarif etmişti oraya doğru gidiyorduk sessizce düşüncelere dalmıştım
Ne düşünüyorsun Çağrı daldın sanki?
Düşüncelerimden sıyrıldım birden, biraz da utanmıştım, ayıp olmuştu sanırım
"Şey afedersin dalmışım istemeden, Sabahattin Ali'nin dediği gibi ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım. Ne düşündüğüme gelirsek eğer (ona baktım) İstanbul'a nasıl döneceğimi düşünüyordum"
Kafası karıştı, kaşlarını hafifçe çattı
Anlamadım desem?
"Yani ben burada olsam senin de istediğin müddetçe her gün görüşürdüm seninle ama şimdi İstanbul çok uzak, her an gelemiyorum. Oraya gidince tekrar ne zaman sonra Adana'ya döneceğimi hesap ettim falan bayağı sürüyor. O kadar vakit nasıl sabredeceğim diyen tarafım beni hırpalarken, bu kadar sene yokluğuna nasıl dayandın? diyen tarafım da olaya dahil olunca arada kaldım birden (sıkıntıyla gülümsedim)"
Ay Allah'ım Çağrı ya(güldü) dayanırsın merak etme hem teknoloji denen bir şey var bazen görüntülü de konuşuruz hallederiz yani o işi merak etme sen deyip yanağımdan makas aldı
Birden kaldım öyle, hızlıca ona döndüm gözlerimi açarak şaşkındım. halime bakınca kahkaha attı bende gülmeye başladım.
Ay bu bakışını hiç unutmayacağım yaa sanki ne yaptım? karnını tutuyordu
Neşeli ,enerjik ve samimi bir insandı Özge ve ben ise ona aşıktım..
"Peki evinizin benim çocukken yaz aylarında her gün babamla gelip dondurma yediğimiz yerin hemen karşısında olmasına ne demeli?"
Hakikaten de öyleydi o civarda oturduğunu bir şekilde öğrenmiştim daha öncesinde ama hangi binada oturduklarını bilmiyordum. görünce çok şaşırdım.
Kader, sanki bir gölge etmişti bizi birbirimize. Sadece çok dikkat edenlerin görebileceği bir gölge..
Arabayı dondurmacının biraz gerisinde park ettim hem evleri hem dondurmacı görüş alanımızdaydı,
Bir müddet seyrettim"Biliyor musun Özge aslında hep birbirimize yakınmışız hep, yani belki seninle daha küçükken defalarca karşılaştık, bizim eski evimiz de buraya yakın sayılır. Sonuçta yürüdüğüm, geldiğim, bildiğim yerler hep buralar. Şimdi daha uzak bir yerde oturuyoruz ama seninle böyle konuşup bu ayrıntıları öğrendikçe aramızdaki tek engelin cinsiyet olması canımı çok yakıyor çünkü aslında bana kalırsa her şey o kadar müsait ki. Olmamamız için cinsiyet dışında hiçbir engel göremiyorum ben, bence ailelerimiz de bu birliktelikten memnun olurdu. Hatta düşünsene anlatılsa ne hoş bir aşk hikayesi olmaz mı? Şey gibi tıpkı iki aşığın bebeklik fotoğraflarında habersiz yan yana gelmeleri gibi, aşk tesadüfleri sever filminden sahneler gibi şuan. Sen kaderimmişsin ama bu kader ise benim en büyük sınavımmış gibi anlıyor musun? Hep hep yakınımdaydın bir yıldız gibi, bulut gibi ama uzanınca da dokunamıyorum sana. Tam şuradan yürüdüm kaç kez şuradan dondurma aldım karışık, soslu (tek nefes güldüm) tam şuradan döndüm (evlerinin önünden geçen yolu göstererek) belkide aynı anda kaç kez dondurma aldık kaç kez karşılaştık şu dönüş yolunda.."
Anlık duygusallık içine girmiştim ve nefes almadan konuşmuştum. söyleyeceklerim bitince yorulduğumu hissettim. Başımı arkaya yaslayarak derin bir nefes aldım
"Ben birden fazla duygusal bir tepki verdim sanırım kusuruma bakma Özge. Bugün için, her anı için sana minnet borçluyum bu benim hayatımın en güzel günüydü"
Söylediklerimi araya girmeden dinledi Özge düşünceli görünüyordu
Ben sana ne diyeceğimi bilmiyorum Çağrı evet her şey şuan bana da o kadar garip geliyor ki kendimi filmde gibi hissediyorum hani karakterin basına tuhaf şeylerin geldiği sahneler olur ya onun gibi sanki sen benim hayatımın her anında olan bir hayaletmişsin de seninle yeni tanışmışım ayrıca ne güzel bir film olurdu dimi bu (gülümsedi)
Gülümseyerek karşılık verdim
"Baş rolünde sen varsan en güzel film olurdu Özge. Ayrıca bana hayalet dedin unutmam bunu hayır görünmeyecek gibi bir tip de değilim ki(kendime baktım) "
(Güldü) hayalet dediğime mi takıldın gerçekten?
"Neyse Casper'da bir hayaletti sonuçta '' güldüm
Evet, tatlı bir hayalet.
Ah bebeğim benim. sen gül, ben öleyim.
''Casper bir tatlı hayalettir.'' (güldüm)
Ayrılmak istemiyordum fakat gitmesi gerekiyordu biliyordum
''Hiç istemesem de artık seni eve bırakmak zorundayım değil mi?''
(Başımı arkaya yaslamış yüzümü ona çevirerek konuşuyordum mızmız çocuk gibiydim)
Maalesef dedi
Evlerinin önüne sürüp orada durdum, gözlerine bakıyordum. Gözlerine bakabileceğimi hiç sanmazken gözlerine bu kadar uzun bakabilmem beni şaşırtıyordu...
''Yine yapalım bunu olur mu?"
Ya öyle masum sordun ki yapacağım yoksa da bu masumiyetin sayesinde kabul ederdim.
''Yaşasın içimizdeki çocuk!" (güldük) ''arabadan inip seninle öyle vedalaşsam sorun olur mu görenler falan hani?"
Olur tabi kime ne?
Kendinden emin ve üstüne basarak konuşmuştu, bu hoşuma gitti. onun nesi hoşuma gitmiyordu ki zaten..
Arabadan indik yanaklarımdan öptü ve apartmana doğru yöneldi arkasından öylece bakıyordum az sonra telefonuma mesaj geldi açtım Özge'dendi.
Arabaya binmeyi ve arabayı çalıştırmayı unutmazsın umarım :)
İlk buluştuğumuz andaki şaşkınlığım ile eğleniyordu canım benim...
''Hatirlattigin iyi oldu. :) ''
Arabaya binip eve döndüm içimde tarifsiz bir huzur vardı..
![](https://img.wattpad.com/cover/224980497-288-k367993.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHRAR (TAMAMLANDI)
RomanceAma söyleyemez dilim, dillenemez kalbim; iyileşemez bu yara.. Başlangıç: 13.05.2020 Bitiş: 26.06.2020