AHRAR (TAMAMLANDI)

Bölüm 56

Tarihi meşhur Taş Köprü'de indik fotoğraflarımızı çektikten sonra Merkez Park'a yürümeye başladık hava sıcaktı fakat yapacak bir şey yoktu sıcağa uysak bütün yazı evde geçirmemiz gerekirdi.

Koluma girdi sevdiğim "ay çok sıcak Çağrı ama aşk işte her şeyi birlikte yapmak istiyorum." Güneş gözlüğümün ardından ona baktım "şöyle gölge bir yere geçelim de soluklanalım biraz ne dersin?" Yeşillik olduğu için gölgeler nispeten daha çekilirdi. "Süper olur derim"

Gölge bir yere geçtik oturduk "su alayım mı sana hayatım?" Diye sordum "yok yok zaten yakınlarda satan yer de yok hem yemek yeriz zaten birazdan sağ ol canım" diye karşılık verdi. Aklımda benimle ne konuşacağı ile ilgili bir düşünce yağmuru vardı. Ve canım alkol istiyordu.

Dayanamayıp "Konuşacağımız konu yemekten sonraya kalmak zorunda mı?" Dedim. Bana döndü "değil ama daha uygun olur diye düşündüm"  "pekala o zaman bende sabrederim"  "seni daha fazla bekletmemek adına ayrıca çok acıktığım için yemeğe gidelim mi artık?"  "Gidelim bitanem ama serindi burası cidden, umarım orası da serin olur"  "olur olur hadi gidelim"

Yemek yiyeceğimiz yere geldik şalgam istedim içecek olarak o da şalgam istedi buz gibi olsun dedim garsona, gülerek tabiki dedi garson ayranı da severdim ama buranın el yapımı şalgamı enfes oluyordu kebaplarımız geldiğinde pek de konuşmadan yedik ama mutluyduk keyfimiz yerindeydi o yüzden konuşacağımız konunun kötü bir şey olduğu aklıma dahi gelmiyordu zaten kötü bir şey olsa yemekten sonra konuşalım demezdi

Şalgamdan bir yudum aldım "yanında rakı olacaktı şimdi bunun" dedim güldü "e vardı hayatım isteseydin" evet mekan içkiliydi fakat gündüz vakti içmek istememiştim "bir daha ki sefere artık canım yoksa kahvaltıda da içmeye başlayacağımdan korkuyorum" "evet bu içme işine uyuz oluyorum haberin olsun bu arada biraz fazla içiyorsun çünkü sağlıklı bir şey değil takdir edersin ki" "biliyorum ama o kadar da çok değil istemediğimde içmiyorum işte, tehlikeli olsa içmeden duramazdım değil mi"

"Klasik bağımlı cevapları bunlar biliyorsun değil mi?" "Ya yok canım her neyse bu arada artık konuyu bekliyorum ben meraklandım iyice konuşalım mı artık?" Sandalyesinde doğruldu boğazını temizledi "evet başlıyorum o zaman" "evet, gönder gelsin." "Şimdi şöyle ki hayatım ben ilişkimizi artık birilerine söylemek taraftarıyım daha doğrusu sadece birine Merve'ye" durdu ilk tepkimi merak ediyordu sanırım "bunu en az senin kadar bende istiyorum bitanem ama Merve'nin tepkisinden emin olamıyorum sen daha iyi tanıyorsun tabiki ama sanki pek hoş karşılamaz gibi geliyor bana"

"Tabiki biliyorum zaten aaaa ne güzel mutlu olun diyecek değil ama ondan bir şey saklamak istemiyorum ikizim o benim bir şeyler de hissediyor zaten Leyla deyip duruyor bana bu ara hem nasılsa duymayacaklar mı bir gün ne kadar erken o kadar iyi"  "öyle mi dersin yani ilişkimiz biraz daha sağlamlaşsa daha mı iyi olurdu zaten sağlam ama yine de biraz daha mı demlenseydik?"  "Endişeni anlıyorum bitanem ne demek istediğini de anlıyorum ama ben kendimden eminim bu kadar söylüyorum"

Derin bir nefes aldım "peki nasıl söyleyeceğiz birlikte mi sen tekken mi söyleyeceksin? Nasıl?"  "Birlikte söyleyelim bence sonrasında zaten nasıl olsa baş başa kalacağız biz Merve'yle" "evet mantıklı, zaman belli mi? Sen her şeyi kurgulamışsın gibi geldi çünkü bana" "her şeyi kurgulamadım Çağrı seninle konuşup karar verelim istedim zamanını bilmiyorum mesela bugün bile olabilir sakin bir yerde buluşuruz evde zaten o gelir dediğimiz yere" "hemen bugün mü bilemiyorum ani oldu biraz ama bir yandan da haklısın ne olacaksa olsun belirsizlikten hiç hoşlanmıyorum ben zaten" kafam karışmıştı

Mideme sancı girmişti yine, bu çok büyük bir şeydi yani olay büyüyebilirdi "o zaman ne diyorsun bugün büyük gün mü?" "Sen öyle diyorsan peki dananın kuyruğu kopsun madem hem uzatsak ne olacak daha çok strese gireceğim lamı cimi yok işte her türlü biz sevgiliyiz diyeceğiz sonuçta. Tamam yani haber et istersen nerede buluşalım?" "Bence kampüse geçelim orada göl kenarında oturup konuşalım hem kimse olmaz?" "Pekala olur bitanem çağır bakalım..."