Hayat öyle ironilerle doluydu ki 13 yıl önce bir parçanı bıraktığın çocukla sizi 13 yıl sonra bir yabancıymış gibi bir araya getiriyordu.
Kim bilebilirdi her sabah erkenden kalkıp brezilya sokaklarında bağıra çağıra top oynadığım çocukluk aşkımla böyle karşılaşacağımızı. Hep parçalanmıştım ben,hep susturulan taraf olmuştum. Gözlerim saate kaydığında sabaha geliyordu. Saatlerdir kapımın arkasında oturmuş her şeyi düşünmüştüm.
Ayağa kalktım ve dolabımın kapaklarını açtım.Kıyafetler.simin en arkasında bulunan kutuyu elime aldım.
Ve yatağıma geçtim. Eski kutunun üstünde Neymel yazıyordu. Neymar ile küçükken yaptığımız kutu. İkimizde de vardı bundan,ve her gün kutularımızın içine dışarıda bulduğumuz şeyleri atartık.
Kutunun kapağını titreyen ellerimle açtım. İlk gördüğüm şey kumlu bir fotoğraftı. Neymar ile ikimizin olduğu fotoğrafı..
Gülümseyerek fotoğrafı yatağımın kenarına koydum. Gözüme bir yara bandı takıldı,kanlı eski bir yara bandı. Neymar'a futbol oynarken çerme çaktığım için yere düşmüş ve dizi kanamıştı. O kadar korkmuştum ki ona bir şey olacak diye her saat yara bandını değiştirmiştim.
Onlardan birisini de saklamıştım..
Birlikte topladığımız ve sonra yaprakla boyamaya çalıştığımız taşlardan patlayan topmuzun parçasına kadar her şey vardı burada. Çocukluğumuz vardı. Bir kağıdın içine neymar'ın saçları vardı,o ki o saçı almak için ne derse yapmıştım bir gün boyunca.
Elime çıkolata poşeti geldiğinde gülmeden edemedim. O gün neymar'ın babası ikimize de sevdiğimiz çıkolatalardan almıştı. Neymar kutusuna benim çıkolata poşetimi koymuştu bende onunkisini.
Akan gözyaşlarımı silerek kutuya çıkardıklarımı koydum. Kutuyu eski yerine koyduktan sonra kendimi yatağıma bıraktım.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
''Melanie kalk! Neymar'lar geldi.'' annemin sözleri ile hızla yataktan kalktım. Şimdi görecekmiydim yani onu? Üstümdeki eşortmanları umursamadan hızlıca banyoya girip yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Ardından hızla odamdan çıktım.
Beni tanıyacakmıydı? Bilmiyordum.
Salona girdiğimde neymar'ı gördüm. O kavruk tenini..Kendisinin beğenmemesine rağmen benim aşık olduğum dudaklarına..Her şeyiyle karşımdaydı. Sıkıntıyla telefonuyla uğraşıyordu. ''Seni uyandırdık üzgünüm kızım,ama tanışın istedim.'' bu neymar'ın dedesi olmalıydı.
Hoş o da unutmuştu beni. Gerçi ben bile kendimi tanıyamıyordum artık.
Dedesi ve odadaki her kez çıktığında koltuğa oturdum. Neymar ile baş başa kalmıştık. Neymar kafasını telefonundan kaldırdı ve umursamaz bakışlarını bana yolladı. Bu bakışları çok iyi biliyordum. Küçükken sevmediğimiz insanlara böyle bakardık.
Şuan o bakışı bana atıyordu.. Bu canımı fazlasıyla yakmıştı en başında.
''Bak gram umrumda değilsin,sadece dedemin son isteği için seninle evleniyorum. Herkes formalite olduğunu bilecek ,dedem öldüğünde boşanırız biter. Zorluk çıkarma. Yoksa bende sana meraklı değilim. Senden çok daha güzelleri var çevremde. Dedemin neden sende bu kadar ısrarcı olduğunu anlayamadım.'' dedi umursamaz sesiyle.
İçimde bir şeyler kopmuştu sanki,o son umudum da yok olmuştu. ''Peki.'' diye fısıldayabildim sadece. Canım o kadar yanmıştı ki, bunu kelimelere dökmem imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melanie - Neymar
FanfictionHayatları 13 yıl sonra çok farklı bir şekilde yolları aynı kapıya çıkmıştı melanie ve neymar'ın. İki yabancı olarak. Sadece eski anılarından ibaret olarak. -- Tüm hakları Barcelona'nın müzesinde saklıdır. FORÇA BARÇA!