OY SINIRI 170
(Mezuniyet gününü önce Eylül'den, sonra Ege'den okuyacaksınız.)
Eylül'den
Arabadan inip giriş kapısına doğru ilerlerken "Beyza, her şey bu gece resmen bitiyor. Heyecanlanayım mı yoksa üzüleyim mi karar veremiyorum." diye mırıldandım.
"Şu anki tek derdimiz bu topuklularla bir yerlere takılıp düşmemek olmalı." dediğinde ona hak verip elbisemin eteklerini hafif yukarı kaldırarak yürüdüm.
Otelin büyük kapısından içeri girdiğimizde birçok kişinin çoktan gelmiş olduğunu görüp, yakın arkadaşlarımıza selam vererek Mertlerin bulunduğu yere doğru ilerledik. Üçünün bakışlarını üstümde hissedince yere bakarak yürümeye başlamıştım, beraber 5 yılımız geçmişti ama hâlâ ara sıra onlardan utanıyordum.
Mert, Aras'la beraber bize iltifat yağdırdıktan sonra, "Çok mutluyum lan, lise bitti." dediğinde şaşırmamıştım. İçimizde liseyi sevmeyen tek kişi hep o olmuştu çünkü neredeyse bütün hocalar ona kafayı takmıştı.
"Üniversitenin güzel olacağı ne malum?" diye soran Aras'a hak verirken yanımdaki Ege'de bir hareketlenme hissedip ona baktım. Üstündeki ceketi düzelterek giriş kapısına bakıyordu.
"Derya geldi, ben onun yanına gideyim." deyip yanımızdan ayrıldığında biz bir süre daha sohbet etmiş, daha sonra çekilen sınıf fotoğraflarına katılmıştık.
•••
Gecenin ilerleyen saatlerinde daha hareketli şarkılar çalmaya başladığında sürekli ayaktaydım, hem biraz alkol almıştık hem de güzel şarkı duyunca dans etmeden duramayan tiplerdendim.
Mert, Aras, Beyza ve ben beraber dans ederken Ege de birkaç adım yanımızda Derya'ya dans ediyordu. Derya'nın normalde hep gülmesine rağmen, bugün durgun ve hüzünlü görünmesini klasik 12.sınıf hüznüne yormuştum.
Topuklularımın ayaklarımı vurduğunun farkında olmama rağmen bir süre daha dans etmeye devam etsem de bir süre sonra hareketlerim kısıtlanmıştı, bu yüzden Beyzalara haber vererek az önce yemek yediğimiz masaya ilerleyip bir sandalyeye oturmuştum. Ayağımı ayakkabıdan azıcık dışarı çıkardığımda kanayan yerleri görmüş, suratımı buruşturarak ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım.
Saniyeler sonra yanımdaki sandalye çekildiğinde kafamı kaldırıp gelen kişinin Ege olduğunu görüp kaşlarımı çatmıştım. "Bir şey mi oldu?"
"Az önce dans ediyordun, şimdi neden burada tek başına oturduğunu merak ettim." dediğinde ayağımın arkasını gösterdim. Durumu anlayınca dudaklarını birbirine bastırdı. "Çok acıyor mu?"
"Evet." diye isyan ettim. Taşımaya üşendiğim için yedek ayakkabı almamıştım ve şimdi bunun pişmanlığını yaşıyordum.
Ege birkaç saniye bir şeyler düşündükten sonra elime masadan bir peçete verip "Ben gelene kadar bunu bastır." dedi ve bir anda yanımdan ayrıldı. Ben de bu sırada dans eden ve muhtemelen bir çoğunu bir daha görmeyeceğim arkadaşlarımı izlemeye başladım.
Ege saniyeler sonra tekrar yanıma geldiğinde elinde iki tane yara bandı vardı. "Nereden buldun hemen?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Garsonlarda varmış." dedikten sonra eğilerek bacağımı biraz kendine doğru çekti ve yara bandını açmaya başladı.
"Ben yaparım." diyerek elinden bandı almaya çalıştığım sırada "Sen yaparken oran buran açılır şimdi, hallederim ben." deyince bakışlarım istemsizce dekolteme indi. Çok derin değildi ama eğilirsem gerçekten bir yerlerim açılabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bi Öyle Bi Böyle
Teen FictionLisenin başından beri birbirine bağlı olan 5 arkadaş,(Eylül, Ege, Beyza, Aras ve Mert) üniversite sınavı sonrası beraber tatile çıkar ve sınav sonuçları açıklanana kadar olabildiğince eğlenceli vakit geçirmeye çalışırlar. Bu sırada da Eylül, Ege'nin...