Multimedia: Ege
OY SINIRI 130
Ağır adımlarla peşinden yürürken neden böyle bir şey yaptığımı sorgulasam da geri dönmeyi düşünmüyordum. Bilmediği bir yerde tek başına nereye gittiğini oldukça merak ediyordum.
Sahile inen merdivenlere doğru ilerliyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek peşinden yürürken, kafasını aniden arkaya doğru çevirince yanımdaki arabanın arkasına saklandım. Görmemiş olması için dua ederken kafamı hafifçe yukarı kaldırıp araba camından Ege'yi kontrol ettim. Bir anda ortadan kaybolmuştu.
Saklanmayı bırakıp şaşkınlıkla etrafa bakarak yürüdüğüm sıralarda sol tarafımdan bir ses yükselmişti. "Beni mi arıyorsun?"
Küçük bir çığlık atıp sesin sahibine baktığımda ağacın kütüğüne yaslanmış Ege'yi görüp sinirle "Gerizekalı! Ödümü kopardın!" deyip elimi hızla atan kalbime götürdüm.
"Nereye gidiyordun?" diye sorduğunda "Canım biraz dolaşmak istedi. Hesap mı vereceğim sana?" dedim. Yalan söylediğim için suratına bakmakta zorluk çekiyordum.
"Beni takip etmiyordun yani?
"Sen kendini ne sanıyorsun? Ben buraya şey için geldim..." Cümlemi tamamlamama fırsat vermeden kaşlarını çatıp elini yan cebime uzattı. Bakışlarımı aşağı indirdiğimde cebimden ikiye katlanmış, küçük bir kağıdın sarktığını görüp kaşlarımı çattım.
Ege kağıdı okuduktan sonra sahte bir gülüşle bana uzattı. "Anlaşıldı neden burada olduğun."
Eğer akşam vakit geçirmek istersen diye :)
0534....
-ABeni kurtardığı için içimden Artun'a teşekkür ederken "Evet, Artun'la buluşacaktık. Sen ne yapıyorsun burada?" diye sordum. Merdivenin başına yürüdüğünde peşinden gittim ve başıyla gösterdiği yere baktım. Pelda, bronz teniyle çok hoş duran beyaz elbisesiyle şezlongda oturuyordu. Kızın her şeyi benden daha güzeldi.
"Anladım." diye mırıldanarak merdivenleri inmeye başladığımda Ege de peşimden geliyordu. Beraber Pelda'nın yanına ilerlerken suratının beni gördüğü için düştüğünü görmüştüm ve bu keyfimi yerine getirmişti.
"Yalnız olacağımızı sanıyordum Ege." deyip Ege'ye kaş göz yaptığında Ege bakışlarını suratıma çevirdi. Bakışları resmen gitmemi istediğini söylüyordu. Benim yerimde Beyza olsaydı eğer; onu kovduğu için Pelda'ya kızar, sonra Beyza'ya dönüp-en azından Artun gelene kadar-yanlarında kalabileceğini söylerdi. Ama ben Eylül'düm işte.
"İyi eğlenceler size."
Yanlarından ayrılırken hızla telefonumu çıkarıp Artun'a mesaj attım.
Ben: Selam Artun, Eylül ben.
Ben: Sahile gelebilir misin?
Artun: Numaramı buldun demek :)
Artun: Geliyorum hemen.
Artun'u beklemek için Egelerden uzak bir şezlong seçmiştim ama buna rağmen Pelda'nın sinir bozucu sesini duymamak imkansızdı. Pelda bir şeyler anlatıyor, Ege de onu dinliyordu.
Ege'nin Derya'yla ayrıldıktan hemen sonra başka bir kızla takılmasını normal karşılamıyordum. Çünkü Ege, bir kızı unutmak için başka bir kızla takılacak bir erkek değildi, bunu biliyordum ama şimdi neden böyle yapıyordu? Sanırım nedenini öğrenmem gereken bir şey daha vardı artık.
Dakikalar sonra Artun'u yanıma doğru yürürken gördüğümde elimde olmadan Ege'ye baktım. Artun'un geldiğini görünce tüm dikkatini bize vermişti.
"Bir şey mi oldu? Yoksa sadece görüşmek mi istedin?"
Bakışlarımı Ege'den çekip Artun'a verdim. "Görüşmek istedim, bugün Ege yüzünden doğru düzgün konuşamadık."
Artun, bakışlarını etrafta gezdirip Ege ve Pelda'yı görünce "Anlaşılan tek görüşen biz değilmişiz." dedi sırıtarak.
Ege'yle bir kez daha göz göze geldiğimizde derin bir nefes alarak ayağa kalktım. "Gel, biraz uzaklaşalım buradan."
Artun itiraz etmeden ayağa kalkınca sinir bozucu bir gülümsemeyle Ege'ye döndüm ve el salladım.
•••
Saat 10'a gelirken evin bahçesine girdiğimde karanlık balkonda oturan bir silüet girmişti görüş açıma. Ege olduğunu anlamam bir saniyemi bile almamıştı.
Geldiğimi gördüğünde otoriter bir baba edasıyla koltuğunu bana çevirip kollarını kolluklara yaslamıştı.
"Diğerleri nerede?" diye sordum balkona adımımı atarken.
"Mert ve Aras maç yapıyor, buraya kadar gelen iğrenç kokuya bakarsak Beyza da oje falan sürüyordur." derken bakışlarıyla her adımımı takip etti.
"Peki sen niye onlarla takılmak yerine burada tek başına oturuyorsun?"
"Canım öyle istedi." dedikten sonra taktığı kapüşonunu indirdi. "Bunca saattir napıyordun?"
Şaşkınlıkla baktım suratına. "Sorguya mı çekiliyorum?"
"O herife güvenmediğimi söylemiştim sana." dedi ayağa kalkarak. "Bir şey yapmaya çalıştı mı sana?"
"Bana gerçekten değer veriyormuş gibi davranmayı kes, beni sevmediğinin farkındayım." deyip içeri girmek için sürgülü camı açtığımda beni sözleriyle durdurdu.
"Neden seni sevmediğimi düşünüyorsun?"
Derin bir nefes alarak, içerdekilerin duymaması için alçak sesle konuşmaya çalıştım. "Sürekli benden uzak durman yetmiyormuş gibi bazen ben konuşurken suratıma bile bakmıyorsun. Ne yapsam sana batıyor, mutlu olmamı istemiyorsun sanki. İlk başta sevgilinden ayrıldığın için böyle davrandığını düşünmüştüm ama böyle davrandığın tek kişi benim!"
"Akıllı kızsın, aferin." dediğinde kalbimin kırılmaması için elimden geleni yaptım. "Yine de bu, seni önemsemediğim anlamına gelmez."
Beni sevmediğini kabul etmesi benim için yeterli olurken "Beni önemsemen umrumda bile değil." diyerek kendimi hızla içeri attım. İlk laf atan Mert olmuştu.
"Umarım saatlerdir Artun'la beraber değilsindir."
Gülümseyerek yanına oturdum ve elindeki oyun koluna değmemeye çalışarak ona sokuldum. "İlk başta onunlaydım, sonra tek başıma vakit geçirdim."
"Klasik Eylül." diye mırıldanıp tek eliyle saçlarımı karıştıran Aras'a gülümseyerek bakarken Mert oyunu durdurmuştu.
"İyi misin sen? O herif üzdüyse seni valla döverim." diyerek kolunu omzuma attığında gülümsedim. Mert ve Aras gibi arkadaşlarım varken Ege'ye ihtiyacım yoktu sanırım.
Bölümleri oy sınırı geçtikten sonra, hazır oldukları zaman atacağım. Ders çalışmaktan arta kalan vaktimi zaten bölüm yazmaya harcıyorum o yüzden anlayışlı olursanız çok sevinirim :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bi Öyle Bi Böyle
Teen FictionLisenin başından beri birbirine bağlı olan 5 arkadaş,(Eylül, Ege, Beyza, Aras ve Mert) üniversite sınavı sonrası beraber tatile çıkar ve sınav sonuçları açıklanana kadar olabildiğince eğlenceli vakit geçirmeye çalışırlar. Bu sırada da Eylül, Ege'nin...