11.Bölüm

6.1K 493 222
                                    

Multimedia: Eylül

OY SINIRI: 150

Egelerin kavga edeceklerini öğrendikten hemen sonra Beyza'yla birbirimize kısa bir bakış atıp hızla koşmaya başlamıştık. Önümüzden koşarak bizi Egelere götüren Pelda'ya "Neredeler?" diye bağırırken hızla koşmaya devam ediyordum. Korktuğum başıma gelmişti ve bu beni endişelendiriyordu.

"Sitenin dışında, evlerin olmadığı bir yerdeler!"

En az 5 dakika koştuktan sonra, doğru yere geldiğimizi duyduğum bağrışma seslerinden anlamıştım. Nefes nefese kalmış halimizle, bizi göremeyecekleri bir yerde durup gizlice onları izlemeye başlamıştık.

"Ben seni adam sanmıştım lan!" diye bağırdı Aras. "Keşke diyorum, keşke seni en başta Eylül'den uzak tutsaydım!"

Artun, her şey gayet normalmiş gibi "Alt tarafı bir öpücük istedim, ne var bunda?" deyince Ege, Artun'un üzerine yürüdü. "Bak hâlâ öpücük diyor! Sen bırak onu öpmeyi, saçının teline bile dokunamazsın, anladın mı?"

"O gün ellerim belindeydi ama..."

Artun cümlesini tamamlayamadan Ege aniden Artun'un yakasına yapışınca olduğum yerde sıçramıştım. Artun'un arkasında duran Yiğit, Artun'u korumak adına herhangi bir hamlede bulunmayınca anlamıştım ki, o da bu kavgada bizim tarafımızdaydı.

"Senin o ellerini alır bir tarafına sokarım."

"Şu anda niye herkesten çok sen çıldırıyorsun onu anlamadım. Eğer Eylül'e karşı bir şeyler hissediyorsan..."

Ege, Artun'un suratına yumruğu geçirince üçümüz aynı anda çığlık atarak saklandığımız yerden çıkmıştık. Hepsi bize şaşkınlıkla bakarken dilim tutulmuş gibiydi, ilk defa canlı bir kavgaya tanık oluyordum.

Pelda "Ege, lütfen dur!" deyince Ege iyice sinirlenmiş, "Arkadaşın olması sikimde bile değil, Pelda. Bu puşt her şeyi hak ediyor."

Artun, yediği küfürün üzerine Ege'nin suratına bir yumruk atınca yüzümü buruşturarak Beyza'ya baktım. İşte tam olarak bu yüzden onlara söylemek istememiştim.

"Durun artık!" diye bağırdığımda, Ege'yi savunmak için Artun'un üzerine atlamak üzere olan Mert ve Aras da durdu. Hızlı adımlarla Artun ve Ege'nin arasına geçtim ve sırayla ikisine de baktım. Artun'a bakarken kusma isteğimi bastıramamıştım, Ege'ye baktığımda ise tek yapmak istediğim şey sarılmak olmuştu. Beni sevmese bile önemsediğini o an tam olarak anlamıştım.

Yavaşça Ege'ye yaklaştım ve bir kolunu tutup belime yerleştirdim. Artun'un surat ifadesini izlerken "Bu bele dokunabilecek biri varsa o da Ege, sen değil." dedim ve Ege'yi çekiştirerek oradan uzaklaştırmaya çalıştım. Şaşkın olduğu için komutlarıma uymak zorunda kalmıştı.

Aniden Ege'nin yanımdan çekildiğini hissedip sinirle arkama dönmüştüm ki, hazırlıksız yakalanan Ege, Artun tarafından bir anda dengesiz bir şekilde kaldırıma savrulmuştu. Yere düşüp acıyla inlediğinde yanına gitmeye korktum ve Mertlere baktım. Hızla Ege'nin yanına gidip onu sırt üstü döndürdüklerinde kaldırıma bulaşan kanı ve Ege'nin yarık kafasını görmüş, ellerimi ağzıma götürmüştüm.

•••

Hastane koridorunda öylece oturmuş, Ege'nin kafasına dikiş atılmasını bekliyorduk. Saat 12'ye geliyordu, Artun dışında herkes buradaydı ve herkesin modu fazlasıyla düşüktü.

Bakışlarımı Ege'nin bulunduğu odanın kapısına yönelttiğimde yanıma birinin oturduğunu hissedip bakışlarımı sağ tarafıma çevirdim ve karşımda en beklemediğim kişiyi, Pelda'yı, gördüm.

Bi Öyle Bi BöyleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin