"Ege'yle işleri bitirme konusunda ciddiydin sanırım." Elindeki içeceklerle yanıma oturan Beyza'ya çevirdim suratımı. Bakışlarıyla Ege ve yanındaki kızı işaret ediyordu.
"Uzak mesafe yapamayacağımı söylemiştim, başka çarem yoktu."
"Evet ama...Bir haftadır bir kez bile konuştuğunuzu görmedim." deyip bardaklardan birini bana uzattı. "En azından sen gidene kadar beraber vakit geçirirsiniz diye ummuştum."
İçeceğimden bir yudum aldım. "Yaptığımız konuşmadan sonra tekrar eskisi gibi olmamız çok zor, biliyorsun."
Beyza isteksiz de olsa, anlayışla kafasını salladıktan sonra etrafına bakınmaya başladı ve sırıttı. "Mert ve Lale ortalarda yok. Acaba neler oluyor?"
Bir müzik festivalindeydik. Beyza'yla konser alanındaki çimenliklerde oturmuş, sıradaki grubun sahneye çıkmasını bekliyorduk.
"İma ettiğin şeyin yaşandığını sanmıyorum. Daha hava bile kararmadı."
Saniyeler sonra Mert ve Lale el ele görüş açımıza girdiğinde onları inceledim. Aralarındaki kısa süreli konuşmadan sonra Mert Arasların yanına gitmişti, Lale de bizim yanımıza gelmişti. Ege'nin yanındaki kız da nihayet gitmişti.
Ege'den
Az önce konuştuğum kız yanımızdan ayrılınca Mert "Artık başka kızlarla konuşmaya başladığına göre saplığa tam olarak geçiş yaptığını söyleyebilirim." diyerek elini omzuma koydu.
"Ne olmasını bekliyordun ki? Ayrılamamız gerektiğini konuştuktan sonra sevgili gibi davranmamızı mı?" dedikten sonra biramdan bir yudum aldım. "Ayrıca senin düşündüğün tarzda bir konuşma olmadı aramızda."
"Oğlum ya, ben size çok üzülüyorum. Daha iyisini hak ediyordunuz." diye konuşmaya katıldı Aras. Eylül'le ikimizi kast ettiğini anlayınca omuz silkip "Belki de en iyisi budur." diye mırıldandım. İlk başta düşüncem bu yönde olmasa da, günler geçtikçe kendimi inandırmıştım en doğrusunun bu olduğuna.
"Panik atağından bahsettin mi ona?"
Hızla Mert'e döndüm. "Hayır, bahsetmeyeceğim. Siz de bahsetmeyeceksiniz." İlk başta sadece Mert bilse de, artık Aras da panik atağımdan haberdardı.
"Tamam, sakin ol." deyip ellerini havaya kaldırmıştı Mert.
Eylül'ün öğrenmesini istemiyordum çünkü nedense, panik ataklarımı yaşamaya başladığımdan beri bunu güçsüzlük olarak görüyordum. Benim için panik atak, vücudun yaşanan olayları kaldıramadığı için verdiği bir tepkiydi.
Bakışlarımı kızların olduğu tarafa çevirdim. Eylül, kızlarla konuşmaya daldığı için onu rahat rahat inceleme fırsatım olmuştu ve...Artık her gün o güzel gülüşünü göremeyecek olmak canımı yakıyordu.
"Bana daha ağır bir şeyler lazım." deyip bana bakması için barmene el kaldırdığımda Aras koluma vurdu.
"Oğlum, daha çok erken. Böyle gidersen konserin yarısına gelemeden bayılıp gideceksin." dediğinde omuz silktim. Tek isteğim beynimi uyuşturup daha az düşünmekti.
Eylül'den
"Mert'le nerelerdeydiniz?"
Beyza'nın Lale'ye sorduğu soruyla gözlerimi kocaman açtım ve Beyza'yı dirseğimle dürttüm. Son 1 haftadır-Ege'yle aramızdakileri tamamen bitirdiğimizden beri-Lale'yle de vakit geçiriyorduk ama 1 haftalık bir arkadaşlık bu tarz özel soruları sormak için pek de yeterli değildi.
"Beyza, lütfen sus." diye fısıldadım ama Lale rahatsız olmuş gibi durmuyordu.
"Bir sürü etkinlik yapılıyor bu alanda, onlardan birindeydik." dedikten sonra bir şey daha söylemek istediğini ama söyleyemediğini fark etmiştim. Ona beklentiyle baktığımda "Mert'le çok yakın olduğunuz için bunu size söylemek çok garip geliyor ama söylemezsem çatlayacağım." diyerek bizi heyecanlandırmıştı.
"Biz de çatlayacağız burada, söyle hadi!" Beyza'nın coşkusu beni güldürürken dikkatle Lale'yi dinledim.
"Beni öptü."
Beyza'yla birbirimize kocaman gözlerle baktıktan sonra, Lale'ye sevincimizi belli eden hareketler yapmıştık.
"Durun, yavaş biraz! Anlayacaklar yoksa."
Erkeklerden bahsetmesi gözlerimi Ege'ye kaydırırken, onunla göz göze gelmiştim. 1 haftadır pek konuştuğumuz söylenemezdi, sanki eski günlerimize geri dönmüş gibiydik ve ben onu aşırı özlemiştim.
•••
Saatler ilerledikçe sahneye daha popüler gruplar çıkmaya başlamıştı, bu yüzden insanlar daha sesli ve coşkuluydu. Biz de-daha çok Lale, Beyza ve ben-aynı şekilde hem sözleri bağırarak hem dans ederek ortama ayak uyduruyorduk.
Kızlarla gülerek dans ettiğim sıralarda, 1-2 saniyeliğine gözümü kapatmak dengemi bozmuştu ve hafif geriye sendelemiştim. Çarptığım kişinin kim olduğunu bakmadan da biliyordum çünkü erkekler sadece birkaç santim arkamızda duruyordu ve benim arkamdaki kişi Ege'ydi.
Ege'nin elleri beni tutmak için belimi kavrayınca ona bir süre yüzümü dönemedim çünkü günler sonra ilk defa temas ediyorduk, heyecanım en üst seviyedeydi.
Elini hala belimden çekmediğinde yavaşça ona döndüm. Fazla içtiği, küçülmüş ve ağırlaşmış gözlerinden belli oluyordu. Bir süre benimle göz teması kurduktan sonra ellerini çekti ve yanımdan uzaklaşmaya başladı. Bara gidiyordu ama düzgün yürüyemiyordu bile, bu haliyle daha fazla içmesine izin veremezdim.
Hızla peşinden gidip onu yakaladığımda önce kim olduğuma baktı, ben olduğumu görünce ise benden kurtulmaya çalıştı. "Bırak."
"Bırakamam, yalpalıyorsun. Ayrıca daha fazla içemezsin."
"Artık bana karışamazsın, kapandı o devir." dediğinde gerçekten lise günlerimize döndüğümüzü fark etmiştim ama bu sefer beni sevmediği için değil, gittiğimi kabullenemediği için yapıyordu.
Bara ulaştığımızda bar koltuklarından birine oturdu. Yüzünü barmene, sırtını bana döndü. "Ege, iyiliğini istiyorum sadece."
"O zaman gitme!" diye gürleyip bana döndüğünde suratlarımızın arasındaki küçücük mesafeyi beklemiyor olacaktı ki afallamıştı. Aptal aptal suratıma baktıktan sonra aniden dudaklarıma yapışınca gözlerim kocaman açıldı.
Geri çekilmem gerekiyordu ama onu o kadar özlemiştim ki...
Elimi ensesine çıkararak başını kendime bastırdığımda dudakları daha hızlı hareket etmeye başladı, ortamda bizim gibi birçok insan olduğu için kimsenin dikkatini çektiğimizi sanmıyordum.
O oturduğu için neredeyse aynı boydaydık ama birbirimize yeterince yakın değildik, bir anda beni hiç zorlanmadan havaya kaldırıp kucağına oturttuğunda geri çekilmem gerektiğini biliyordum. Muhtemelen Ege şu an nerede olduğumuzun bile farkında değildi, bu yüzden olayı kontrol altına alacak kişi ben olmalıydım.
"Ege, bırak." diyerek geri çekildim ve hızla kucağından indim. Bir anda etrafına bakınıp nerede olduğumuzun ve ne yaptığımızın farkına varınca ağzı kocaman açıldı. "Eylül, ben...Özür dilerim." dedikten sonra yüzünü tekrar bara doğru döndü. "Bir anlığına etraftaki her şey yok oldu, sadece sen vardın."
Dediği şey beni fazlasıyla üzerken, eğer biraz daha yanında kalırsam İzmir'e gitmekten vazgeçeceğimi düşünüp hızla bizimkilerin yanına ilerledim ve Ege'yle ilgilenmesi için Mert'i gönderdim.
Bölümleri normalde oy sınırı geçtiğinde atıyorum ama bu sefer istisna yaptım çünkü sınavım iyice yaklaşmadan bu kitabı bitirmek istiyorum. Yine de oy vermek bu kadar zor olmamalı, ben sadece emeğimin karşılığını istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bi Öyle Bi Böyle
Roman pour AdolescentsLisenin başından beri birbirine bağlı olan 5 arkadaş,(Eylül, Ege, Beyza, Aras ve Mert) üniversite sınavı sonrası beraber tatile çıkar ve sınav sonuçları açıklanana kadar olabildiğince eğlenceli vakit geçirmeye çalışırlar. Bu sırada da Eylül, Ege'nin...