OY SINIRI 180
"Sence doğru bir karar mıydı?" diye soran Beyza'ya çevirdim bakışlarımı. Güneş batmış, gökyüzü turuncu rengini almıştı ve etrafta sadece iskeleye çarpan küçük dalga sesleri vardı.
"Öyle olmalı." diye mırıldandım. "Adresi vermemem için bir sebep yoktu."
"Emin misin? Garip hissetmiyor musun?"
"Bilmiyorum." diyerek kendimi arkaya verdim ve çıplak ayaklarımı denize doğru sarkıtarak oturmaya başladım. "İtiraf ediyorum, Ege'nin anlattıkları kafamı karıştırdı ve aramızdaki o şeyi biraz da olsa görebilmemi sağladı."
"Bence karıştırmamalı." dedi Beyza ve o da benim gibi oturmaya başladı. "Ege sanırım Melis'ten bayağı hoşlanmış."
Bakışlarım boş boş gökyüzünde dolanırken "Cidden mi?" diye sordum. Belki de bu Derya'nın buraya gelmesinden daha çok acıtmıştı canımı.
Acıtmaması gerekiyordu.
"Öyle dedi, ciddi görünüyordu." dediğinde ifadesizliğimi korudum.
"Umarım iyi bir kızdır."
"Peki Ege'ye sormadan Derya'ya adresi vermen doğru muydu? Bence hoşlanmayacak bu durumdan." diyerek asıl konuya döndüğünde, onu "Eğer vermeseydim Ege'den hoşlandığımı düşünecekti. Ayrıca istemiyorsa kovabilir Derya'yı." diye yanıtladım.
İskelede duyulan ayak sesleriyle arkama baktığımda Ege, Aras ve Mert'in mayolarıyla bize doğru geldiklerini gördüm çünkü saat akşam 8'e gelmesine rağmen denize girmek istemişlerdi. İlk başta Beyza'yla ikimiz girmek istememiştik ama bizi ikna etmeyi başarmışlardı.
"Haydi kızlar." diyerek hızlı adımlarla yanımıza gelen Mert'le ikimiz de ayaklandık.
Ege ve Aras da yanımıza ulaştığında Beyza'yla pes edip üstümüzdekileri çıkarmaya başladık, bu sırada üçü de suya atlamıştı.
Ben de koşarak iskeleden atladım, yüzeye çıktıktan sonra gözlerimi elimle ovuşturup açtıktan sonra dibimde Ege'yi görünce korkudan küçük bir çığlık attım. "Niye sessiz sessiz geliyorsun?"
Sadece tepkime gülerek cevap verdikten sonra "Hadi, beraber yüzelim." dedi ve arkasını bana dönüp yüzmeye başladı.
Onu bir süre takip ettim, diplerin temiz kısımlarındaydık ama siyah, uzun yosunların olduğu tarafa gitmeye başladığında "Orada yosunlar var, bu tarafa gel." dedim.
"Ne olacak yosundan? Altta onlar."
"Korkuyorum ben." dediğimde gözlerini devirdi, "Bir şey olmaz." dedi ve aniden beni belimden kavrayarak yosunlu kısma götürmeye başladı.
"Ege, bırak!" diye bağırdım hızla. Yıllar önce, ağabeyim bana tam olarak Ege'nin yaptığı şeyi yaptığından beri korkum en üst seviyedeydi.
"Bırakmam."
"Ege, korkuyorum!"
"Ben varım, bir şey olmaz." dediğinde tam altımızdaki simsiyah, uzun yosunları görüp dehşete düştüm ve var gücümle Ege'ye vurmaya başladım. Hazırlıksız yakalanarak, beni hiç beklemediğim bir anda serbest bırakınca dibe doğru çekilmeye başladım ve yosunlar ayağıma değdiği an çığlık atıp panikle yukarı çıkmaya çalıştım, yüzeye çıktığımda bile çığlık atmaya devam ediyordum. Sanırım korkudan tansiyonum düşmüştü ve bir süre nefes alamadığımı hissetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bi Öyle Bi Böyle
JugendliteraturLisenin başından beri birbirine bağlı olan 5 arkadaş,(Eylül, Ege, Beyza, Aras ve Mert) üniversite sınavı sonrası beraber tatile çıkar ve sınav sonuçları açıklanana kadar olabildiğince eğlenceli vakit geçirmeye çalışırlar. Bu sırada da Eylül, Ege'nin...