"Eylül, bence bu elbise seni kilolu gösterdi." diyen Pelda'ya baktım. Daha ilk mağazadaydık, şu ana kadar 3 elbise denemiştim ama Pelda hepsinde bir kusur buluyordu ve artık bıkmıştım. "Belki de yeterince zayıf değilimdir?" dediğimde omuzlarını silkti. "O da olabilir tabi."
Ağzım açık kaldığında Beyza hızla yanıma gelip sessizce "Onu sakın umursama." dedi çünkü geçen sene kilo takıntılarım olmuştu. Sınav senem olduğu için stresliydim, bu yüzden çok yiyordum ve spor yapacak zaman bulamıyordum. Kilo aldığımı fark ettiğimde bu durumu kusarak düzeltmeye çalışmıştım ama aslında her şeyi daha da berbat edeceğimin farkında değildim. Beyza, kusmalarım henüz refleks haline gelmeden durumumu öğrenmişti ve bırakmam için elinden geleni yapmıştı. Ona bu yüzden minnettardım. Şimdi düşününce yaptığım şey çok yanlış geliyordu ve Beyza beni yakalamasaydı yaşayacağım sağlık sorunlarını düşünmek bile istemiyordum. Ne olursa olsun, sağlıklı olduğumuz sürece kilolu ya da zayıf olmamızın pek de önemi yoktu.
Üzerimdeki elbiseyi çıkarmak için kabine girdiğimde sinema katından gelen erkeklerin sesini duydum. "Matine 9'daymış. Kıyafet bulmak için 2 saatiniz var."
Vizyonda güzel bir film olduğunu öğrendiğimizde sinemanın iyi bir fikir olduğunu düşünmüştük ama 2 saat çok kısa bir süreydi. Kabinin içinden "Ne demek iki saatimiz var?" diye bağırdığımda Ege'nin "Eğer konuşmak yerine soyunursan daha çok mağaza gezebilirsiniz." diyen alaycı sesini duymuştum.
Saniyeler sonra kabinden çıktığımda Ege'nin suratına bakarak "Çok sinir bozucu birisin, biliyorsun değil mi?" dedikten sonra mağazanın çıkışına ilerledim. Sadece gülmüştü.
Başka bir mağazaya girdiğimizde erkekler gelmek istememişti ama Beyza ve Pelda onları gelmeye zorlamıştı çünkü kıyafetlerimize yorum yapmalarını istiyorlardı.
Elime üç elbise aldıktan sonra direkt kabinlere girmiştim. Bordo renkli, bacak dekolteli elbiseyi beğenmiştim ama birinin daha onayına ihtiyacım vardı.
Beyza ve Pelda da giyindikten sonra aynı anda kabinden dışarı çıkıp erkeklerin yanına gitmiştik. Yiğit, Artun ve Aras bir şeyler konuşurken Ege ve Mert de telefona bakıyorlardı. Sahte öksürüğümle bakışlar bize dönünce birden utanmıştım.
"Oğlum, şu an bile mükemmellerken düğünde bunun üstüne bir de makyaj ve saç eklenecek. Bence biz birilerini dövmek zorunda kalacağız." diyen Aras'a hepimiz gülümseyerek baktık. Diğerlerinin de yaptığı güzel yorumlardan sonra sıra Ege'ye gelmişti. "Bir tek Eylül çirkin olmuş."
Duygudan yoksun gülümsedim. Güzel bir şey söylemeyeceğini zaten biliyordum ama kırılmadan da duramıyordum.
İkinci elbiseyi de giyip kabinden çıktığımda Pelda'nın da giyinmiş, aynada kendine baktığını görmüştüm ama bir sorun vardı, ikimiz de aynı elbiseyi giyiyorduk.
İkimiz de bir süre birbirimize baktık. En sonunda Pelda, "Erkeklere soralım, onlar karar versinler kime daha çok yakıştığını." deyip yanlarına ilerlediğinde özgüvenli olmaya çalıştım.
"Beyler, aynı kıyafeti almışız. Hangimizi daha çok beğendiniz?" Hepsi kararsız kalmış görünüyordu ama Ege her zamanki gibi netti. "Pelda'ya daha çok yakışmış."
Pelda zafer kazanmış gibi gülümserken kabinlere doğru yürüdüm. "Gerizekalı." diye mırıldanırken üstümü çıkarmaya başladım.
Üçüncü kıyafeti denemeden kabinden çıktım ve bordo elbiseyle kasaya ilerledim. Ege beni görüp yanımda bitmişti. "Alıyor musun hemen?"
"Evet, alıyorum." deyip elbiseyi kasiyere verdim. "Senin çirkin bulduğun şeyi giyecek olmak beni tatmin ediyor."
"Güzel." deyip sırıtmakla yetindi sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bi Öyle Bi Böyle
Teen FictionLisenin başından beri birbirine bağlı olan 5 arkadaş,(Eylül, Ege, Beyza, Aras ve Mert) üniversite sınavı sonrası beraber tatile çıkar ve sınav sonuçları açıklanana kadar olabildiğince eğlenceli vakit geçirmeye çalışırlar. Bu sırada da Eylül, Ege'nin...