Final-2

6.1K 302 98
                                    

Gözlerimi araladığımda Ege'yle aramızda sadece santimetreler vardı, hâlâ uyuyordu ve fazla huzurlu görünüyordu.

Uyurken farkında olmadan Ege'nin üstüne attığım bacağımı yavaşça geri çekecekken bir anda bacağımı tutup tekrar eski yerine koymuş, homurdanmaya başlamıştı. "Gidemezsin."

Bacaklarım hâlâ üzerindeyken kolumu boynuna sardığımda bir anda gözlerini açmış, belime sarılarak üzerime kapanıp sırtımı yatakla birleştirmişti.

Bacaklarım hâlâ üzerindeyken kolumu boynuna sardığımda bir anda gözlerini açmış, belime sarılarak üzerime kapanıp sırtımı yatakla birleştirmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bir süre o şekilde kaldıktan sonra "Kalkmamız lazım." deyip telefonumdaki saate baktım. "Uçağıma 5 saat kaldı."

"İşte tam da bu yüzden gidemezsin." deyip bana sıkıca sarıldığında işimi iyice zorlaştırmıştı çünkü ben de gitmek istemiyordum, sadece zorundaydım.

Gözlerini yavaş yavaş açtığında gülümsemeye çalıştım. "Dün konuşmuştuk, beni ziyarete geleceksin. Ben de olabildiğince buraya gelmeye çalışacağım."

Hiçbir şey söylemediğinde pes ettiğini anlayıp üstümdeki yorganı açtım ve giydiğim tişörtün göğsüme kadar yükseldiğini fark edip panikle aşağı indirmeye çalıştım, bu sırada Ege'nin kahkahasını duymuştum. "Sen hep böyle utanacak mısın benden?"

Çıplak vücuduna hafif bir yumruk attıktan sonra yataktan kalktım ve üstümdeki tişörtün altına taytımı geçirdim. "Bu arada, bu tişört bende kalıyor."

Gülümseyerek "Bana göre hava hoş." dedikten sonra o da yorganı üzerinden kaldırdı ve üstüne bir tişört geçirmek için dolabının önüne geçti.

Mutfağa girdiğimizde Beyza tezgah başında kahvaltı hazırlıyordu, ikimiz de aynı anda "Günaydın." dediğimizde Beyza neşeyle "Günaydın!" diye karşılık vermişti. Bizim için mutlu olduğunu çok net bir şekilde hissedebiliyordum ve bu benim için çok önemliydi.

"Yardım edelim mi?" diye sorduğumda anında karşı çıkmıştı.

"Hayır, bitmek üzere zaten. Siz son birkaç saatinizi dolu dolu geçirmeye bakın."

Ege sırıttığında aklından geçen düşünceleri bildiğim için güldüm ve onu elinden tutarak salondaki koltuklara doğru çekiştirdim. Beyza'nın görüş açısından çıktığımızı fark eden Ege, ellerini kalçalarımın iki yanından koltuğa bastırıp suratını iyice bana yaklaştırmıştı.

"Beyza haklı, zamanı dolu dolu geçirmek lazım."

Sırtımı koltukla birleştirmek için iyice üzerime kapanırken dudaklarımızı birleştirmişti, ellerimi ensesine çıkarıp onu iyice kendime çekmeye çalıştığımda vücudumda gezen elleri bir süre bacak aramda oyalandı ve elimde olmadan sıkıca kollarına tutundum.

"Her şey hazır, gelebilirsiniz!" diyen Beyza'nın sesini duyar duymaz yerimde doğrulurken Ege'den olabildiğinde uzaklaşmaya çalıştım, neyseki mutfaktan bağırdığı için bizi görmemişti.

Bi Öyle Bi BöyleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin