🍃10🍃

1.1K 63 174
                                    

Bu bölümü ne varsa yapan Meadowes_Dorcas 'a ithaf ediyorum dorğdilkptyertan. Evet harbi 10. bölümdeyiz. Cheers! Hadi okuyun siz.

Marlene

Sirius'un öpücüğü onu kendisine getirmişti. Artık sarhoş gibi hissetmiyordu. Ayılmıştı.
"Sirius beni yere indir." dedi. O kadar sert bir ses tonuyla söylemişti ki çocuğun gri gözlerinden korku okunuyordu. Sirius onu yere indirdi. Sonra Marlene ona baktı. Parmak uçlarının üstüne kalktı ve onu tekrar öptü. Sirius rahatlamış bir şekilde karşılık verdi. En sonunda ayrıldıklarında Marlene alınlarını birbirine dayadı ve Sirius'a "Seni seviyorum." dedi. Sirius da "Seni seviyorum." deyince birlikte Hogwarts'a yürümeye başladılar. Hogwarts'a giderken:

Sirius küçük bir reverans yaptı.

Sirius: Marlene beni Dünya'nın en mutlu insanı yapıp, benimle çıkar mısın?

Marlene güldü.

Marlene: Bu sanki biraz daha evlenme teklifi gibi oldu ama evet, seninle çıkarım.

Sirius sırıttı. Bu demek oluyordu ki Marlene'ni yerin dibine sokacak bir laf geliyordu.

Sirius: Bir gün o da olur prenses. Sen bekle yeter ki.

Doğru tahmin! Marlene Sirius'a biraz daha sokularak yürümeye devam etti. "Seni gerçekten çok seviyorum Siri." Sirius Marlene'nin saçlarının arasına bir öpücük kondurdu ve "Ben de kendimi gerçekten çok seviyorum Marlene, seni suçlayamam." dedi. Marlene karnına yumruk atınca: " Ama seni kendimden daha çok sevdiğime emin olabilirsin." dedi. Marlene kızardı. Sonra durumun saçmalığını farketti. Sirius sevgilisiydi ve kızarıyordu. Sonra daha saçma bir şeyin de olduğunu farketti. Sirius Black onun sevgilisiydi...

Sonra Marlene Lily'nin seslenişleriyle uyandı dermişim jdğeföpeüsdö. Korkmayın korkmayın öyle bir şey yok gerçek bunlar.

James

Lily ve James karları yara yara ilerliyorlardı. Noel'e iki haftadan az kalmıştı. "James!" "Efendim Lils?" "Noel hediyelerini şimdi alalım mı? Zaten baya az kaldı ve daha kimseye hediye almayan sadece ikimiz varız. Ondan sonra da oturur kaymak birası falan içeriz ne dersin?" "Harika fikir Lils!" Noel hediyelerini aldılar. Sonra gidip Üçsüpürgede oturdular. Sirius ve Marlene'ni ikisi de farketmediler. Sadece birbirlerini görüyorlardı. Onlar için sadece ikisi konuşuyordu. Sadece ikisi gülmüyordu ama ikisi sadece diğerinin gülüşünü görüyor, duyuyordu. Sonra gitme zamanları geliyordu. Hogwarts'a yürürken kol kola girmişlerdi. Lily'nin kahkahası tüm Hogsmeade'de yankılanıyordu. James ise hayranlıkla onu izliyordu. Gülerken ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edemiyordu. Hogwarts'a geldiler. Gryffindor ortak salonuna girdiklerinde Marlene'nin kucağına yatmış olan bir Sirius görmeyi ikisi de beklemiyordu. Marlene Sirius'un saçlarıyla oynuyordu ve gülüyordu. Sirius ise boş boş bir şeyler diyordu. James biraz daha dikkatli dinleyince bunların bazı isimler olduğunu duydu. Ama okulda olan kişilerin isimleri değil. Kulağa hoş gelen ama rastgele isimlerdi bunlar. Lily'nin gözleri faltaşı gibi açıldı ve daha onların orada olduğunu farketmeyen Marlene ve Sirius'a çaktırmadan geri geri çıktılar. Çıktıkları anda ve kapı kapandığı anda ise Lily James'e sarıldı. James şok oldu. Ama o da sarıldı. E ilk o sarılmıştı! O da sevdiği kıza sarılmak için  bahane olurdu işte. Lily sarılmayı bırakınca ışıl ışıl gülümsüyordu ve gözleri parlıyordu. YA AMA SEN BU KADAR GÜZEL GÜLERSEN BEN DAYANAMAM Kİ KALBİME İNER, diye düşündü James.

James, gülerek: Bu ne içindi?
Lily, o da gülerek: Aptal kafa! Oradaki sahneyi tekrar gözünde canlandırmak ister misin?
James canlandırır. Pati Marls'ın dizinde yatıyor. Tamam, bu normal. Sirius'un Marlene'ne saçlarıyla oynamasına izin vermesi... Çok garip. Pati kimseye bu izni vermez. James bile kaç yıldır Pati'nin saçlarına her dokunmaya çalıştığında Pati ona hırlıyordu. Peki. Pati'nin rastgele isimler sayması... HASS...

"LAN! BUNLAR SEVGİLİ Mİ?!"
Lily'nin mutluluktan gözleri dolmuştu. Kafasını evet anlamında salladı ve "İşaretler bunu gösteriyor!" dedi.

James: Ama olmayadabilir.
Lily: Eğer olmazsa kendimi astronomi kulesinden aşağı atacağım.
James: Lils öyle bir şey yapmayacaksın! Çünkü sen atlatsan ben de atlarım ve senin ölmeni de kendimin ölmesini de hiç istemem.

REİS VUR DEDİK ÖLDÜRDÜN O NASIL LAFTI BEE. LİLY OLSAM ÖLMÜŞTÜM. AMA UTANÇTAN *wink wink*

Lily

Lily utandı ve kızardı. Ya James. Klftepnmkstryl. Bir şey diyemiyordu. James çok tatlıydı yahu.

Lily: Her neyse. Hadi içeri girelim de anlatsınlar.

James tamam anlamında kafasını salladı ve içeri girdiler.

İçeri girdikleri anda Sirius: "Annabeth!" diye bağırdı. Marlene güldü. (Yazarınız Percy Jacksoncı arkanızı kollayın)
James: Evet Annabeth baya güzel isim.
İkisi de ona döndü.
Lily hemen konuya girdi: "Evet aşk kuşları, sevgili olduğunuzu anlamak kolay oldu. Şimdi, BANA TÜM HİKAYEYİ ANLATIN BLACKİNNON İSTİTORUM."
James: Lils sakin ol anlatacaklar.
Marlene de Sirius da gülme krizine girdi.
Marlene: Bence önce siz her yerinizde bulunan karları temizleyin, üstünüzü değiştirin, herkes yatakhanelere geçsin, ben kızlara, Sirius da erkeklere anlatsın.

Lily üstüne baktı. Haklılardı. "Tamam." dedi. Sonra ne kadar az önce James bunların sevgili olduklarını farketmeye çalışırken ayrılsalar da tekrar salona girerken kol kola olduklarını, bu yüzden hala kol kola olduklarını farketti. Demek Sirius ve Marlene buna gülmüşlerdi. Kızarıp kolunu çekti. James de yeni farketmiş olmalıydı ki o da çok kızardı. Sonra daha fazla tek bir kelime etmeden gittiler ve diğerlerini beklediler. Diğer kızlar da geldi. Onlardan bir süre sonra da Marlene geldi. Her şeyi anlattı. O sırada diğerleri ise anlattığı her şeyi ağızları bir karış açık dinliyordu. En sonunda bitmişti. Uzun bir gün olmuştu ve artık yatmaları iyi olurdu. Lily yatağına yatınca düşündü. Ne gün ama!

Evettt. Büyük ihtimalle bugün bir bölüm daha gelecek. Ama emin olamayız. Sizi seviyorum. Umarım bu hikayeyi okurken keyif alıyorsunuzdur. Byee🌱

~iris🤍

He's Just A Friend - Jily, BlackinnonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin