🍃26🍃

630 45 68
                                    

Bu bölümü _Violet_Potter_ 'a ithaf ediyorum 💜

LÜTFEN BURAYI OKUYUNUZ!!!

Arkadaşlar yorumlarda BAYA bir "Dorcas yaşasın Remmy üzülmesin" yorumu geldi bu nedenle maalesef Remadora yapamayacağım ama LaraTosun3 ün isteği üzerine Dorcas ve Remus'u daha çok göreceksiniz. Ve Dorcas'ın yaşaması üzerinde YOĞUN bir etkisi bulunan burasya4 'e teşekkür edebilirsinizzz. Yane kısacası baya Doremus görceğniz yine iyisiniz ehe. Evet Doremus ship ismini nasıl buldunuz dğskfpsşx. Daha iyi ship ismi önerileriniz varsa bu satıra bırakınız

Okuyun burayı kamiller. Uyurgezer insancık wattpad hesabı açtı bu yüzden hesabına ulaşmak isterseniz uyurgezer bölümündeki "AHA BEN" yazısının sahibinin profiline bakabilirsiniz. Kendisi BÜYÜK bir undertale fanı ve site knkm. Takip ederseniz sevinirim.

BU ARADA

İNSTASI OLANLAR BURAYA BAKIN

_miss_mckinnon_ ile bir fan hesabımız var Instagramda. Her şey var içinde maşallah. Adı: @_fandom_means_family_

Takip ederseniz çoooooook sevinirizzz ✨❤️

ARTIK OKUYUN KAMİLSULAR.

Sirius

Sirius gözlerini açtı. Bir süre yarı uyanık bir şekilde yatakta yattı. Gece geç yatmıştı ama normalden çok daha erken uyanmıştı. Marlene bile daha kalkmamıştı. Biraz hala uyuyan Marlene'ni izledi. Çok huzurlu ve mutlu gözüküyordu. Sirius ne rüyası gördüğünü merak etti. Sonra artık kalkmanın vakti olduğunu düşünüp yataktan Marlene'ni uyandırmamaya dikkat ederek kalktı. Evet, Marlene'den önce kalkmıştı. Kıyamet alameti. Gidip kahvaltı hazırlamaya başladı. Hafifçe bir şarkı mırıldanarak omlet yapmaya başladı (neden mi omlet? bne farqı). Sonra arkasından ona sarılan kollar hissedince hafifçe tebessüm etti. Bu karanlık zamanlarda bile Marlene onu mutlu etmeyi başarabiliyordu. Sirius'un ona aşık olmasının bir nedeni de buydu. Herkesi mutlu etmeye çalışıp bunu başarabiliyordu. Başaramazsa da acısına ortak oluyordu. Sevdiği kişileri hep kendiyle bir yapıyordu. Sirius bir sürü kötü durumu Marlene sayesinde atlatmıştı. Marlene'nin saçlarını öptü. Seviyordu işte bu kızı.

Marlene

Bu evdelerdi. Boş olan diğer üç odadan birinde bir beşik vardı. Marlene elinde bir bebek tutuyordu. Sirius'a baktı. Ağlamış mıydı o? Mutluluktan ağlamış gibiydi. Sirius'u ağlarken görmek hiç normal bir şey değildi. Marlene akan göz yaşlarını sildi. Sonra bebeği Sirius'a verdi. Sirius dikkatlice bebeği aldı ve mırıldandı: "Aileye hoşgeldin Thalia Black..." Sonra rüya bitti. Marlene yavaşça gözlerini araladı. Huzurlu ve rahat hissediyordu. Rüyanın güzelliği ona hafifçe tebessüm ettirmişti. Gözlerini tatlış bir şekilde uyuyan (siriustan bahsediyoruz amk tabii ki tatlış uyuyacak) bir Sirius görmeyi bekleyerek yanına çevirdi ancak Sirius yanında yoktu. Bir dakika nE? Sirius ondan önce mi uyanmıştı? Ölüm yiyenlerin onu kaçırma ihtimali daha yüksekti. Marlene bu düşünceyle küçük bir panik atak geçirdi. Hem de hala yataktayken. Yerinde doğruldu ve yataktan kalkmaya yeltendi çünkü... saçmaydı ama endişelenmişti işte. Böyle bir zamanda yanında Sirius olmadan uyanmak onu rahatsız etmişti. Sonra alt kattan Sirius'un kimseye bahsetmediği güzel sesinin Killer Queen şarkısını mırıldandığını duyduğunda zaten hala uykulu olan gözlerini biraz daha dinlendirmek için tekrar yatağa yattı. Huzurlu hissediyordu çünkü Sirius kimseye söylemezdi ama çok güzel bir sesi vardı (çünkü olmaması için bana bir neden verin bu benim hayal gücüm doğwmfğemc). Marlene'nin de sesi güzeldi ama bunu zaten tüm tayfa biliyordu. Marlene Sirius'u dinlemeyi çok severdi. Sesi onu huzurlu hissettirirdi. Güvende hissettirirdi.  Her neyse artık tembellik yapma zamanı bitmişti. Yavaşça yataktan kalktı ve yatağı düzeltti. Sonra kapıyı açtı ve mutfağa yöneldi. Sirius hala Killer Queen'i mırıldanarak omlet yapıyordu. Marlene 5 saniye boyunca donup kaldı. Sirius kahvaltı hazırlıyordu haa? Mümkün değil! Demek ki imkansız da mümkünmüş, diye düşünerek Sirius'a doğru yürüdü Marlene. Sonra kollarını arkadan onun beline sardı. Marlene Sirius'un mutlulukla tebessüm ettiğini görebiliyordu. Sonra Sirius Marlene'nin saçını öptü. Marlene ona sarılmayı bıraktı. Ve masaya otururken ekledi: "Sirius bugünü tarih etmeliyiz hem benden erken kalktın hem de kahvaltı hazırladın." Sirius tabakları masaya koyarken güldü. "Haklısın. Ama buna alışsan iyi olur." Marlene tek kaşını kaldırıp ona "Really?" bakışını attı. Sirius lafına devam etti: "Şey... yani çok da alışmana gerek yok!.." Marlene güler ve kafasını iki yana sallar. O sırada Sirius da masaya oturur ve ağzına omletten bir parça atar. "Hayır Sirius. O laf bir kere ağzından çıktı. Bundan sonra her gün benden erken kalkıp bana kahvaltı hazırlayacaksın." Marlene Sirius'un yemeğinin boğazında kalmasını ve yakışıklı yüzündeki dehşet ifadesini keyifle izledi. Sirius lokmayı yutabildiğinde Marlene kahkaha atmaya başladı. Sonra konuştu: "Şaka yapıyordum Sirius! Kim daha önce kalkarsa o yapar. Ama sabah ilk uyanmamak için gece geç saatlere kadar yatmamak yok!" Sirius rahatladı. Sonra konuşmak üzere ağzını açtı:
"Ya çok sıkıntı değil aslında yapardım yani. Ben böyle şeyle-"
"E yapmak istiyorsan başka tabii."
Sirius öksürdü ve gözlerini kaçırarak "Hayır..." diye mırıldandı. Marlene bunu çok tatlı buldu. Öne eğildi. Ve Sirius'u öptü. Sirius ona büyülenmiş bir şekilde bakıyordu. Sonra konuştu: "Şimdi sadece sus ve yemeğini ye." Ve yerine geri oturdu. Sirius'un hala ona büyülenmiş gibi bakmasını umursamadı. Sadece kıkırdadı ve yemeğine döndü. Seviyordu şu gerizekalıyı.

Lily

Lily gözlerini araladı. James'in yanında olmadığını gördüğünde neden yanında olmadığını gayet iyi biliyordu. "James..!" diye bağırmaya çalıştı ama çok uykuluydu. Sesini kendi bile zor duymuştu. Sonra James kapıyı yavaşça ittirmişti. Elinde bir tepsi vardı. Tepsinin üstünde de mükemmel bir şekilde hazırlanıp süslenmiş bir kahvaltı. Lily uykulu uykulu güldü. Sonra söylendi: "James! Sana dün ve dünden önceki gün ve ondan önceki gün ve ondan önceki gün ve ondan önceki gün ve daha bir sürü gün de söylediğim gibi. Bir tek sekiz aylık hamileyim diye bana her gün yatakta kahvaltı servis etmek zorunda değilsin. Yoruluyorsun sonra!" Evet, Lily sekiz aylık hamileydi. Ama bu demek olmuyordu ki James ona her gün yatakta kahvaltı getirsin! Lily James'in yorulmasını istemiyordu ama James ısrarla ona özenle kahvaltı hazırlayıp yatağa getiriyordu. Her gün. Ve bu çok tatlıydı. Gerçekten çok tatlıydı ve baya romantikti ama Lily James çok yoruluyormuş gibi hissediyordu. James tepsiyi Lily'nin kucağına koydu. Sonra da yatağa oturdu. Lily James'e gözlerini kısarak baktı. "Benim için fazla romantiksin." James buna gülerken Lily de yemeği yemeye başlamıştı. Ağzındaki lokmayı bitirince: "James sadece hamileyim yaşlı bir kadın değil. Artık bana yatakta kahvaltı getirme lütfen. Utanıyorum ve sana layık değilmiş gibi hissediyorum." James bir anda ciddileşti. "Lils biz... sen... nasıl bana layık olamazsın ki? Böyle bir şey mümkün değil ve mümkün olması söz konusu bile olamaz! İlk öncelikle, ruh eşiyiz. Hayır, yani ciddi anlamda ruh eşiyiz. Senin patronusun bir maral, benimki ise çatal boynuzlu geyik. Ve daha da önemlisi... sana tamı tamına 7 yıldır aşıktım Lily. 7 yıl. Sonra sen de beni sevmeye başladın ve bir şekilde birlikte olduk. Ayrıca eğer burada birine layık olması gereken kişi benim. Senin benim gibi birini nasıl sevdiğini hala sorguluyorum kafamda."
Lily şok olmuştu. Nasıl onu sevdiği... ne?

"Senin gibi tatlı, romantik, yakışıklı ve zeki birini mi? Genellikle insanlar böyle kişileri sever James. Alış buna!"

James Lily'e yaklaştı. Burun burunalardı. Sonra James konuştu: "Seni seviyorum Bilmiş Kız"
"Ben de seni seviyorum Yosun Kafa." (Bunu marls ve siriusa da uyarlamıştım ama boşverin siz onu. Ve, asla pjo göndermesi yapmaktan vazgeçmeyeceğim tşk.). Sonra James Lily'i öptü. Güne ne güzel başlamışlardı.


SONUNDA HERKESİN ASIRLARDIR BEKLEDİĞİ BÖLÜM AMK ALIN GERÇEKTEN BİR YAZAMADIM ŞU BÖLÜMÜ. Uzatmayacağım. Sizi sevirem ve siz bunu biliyonuz ama neyseğ. Bb 💦

~iris 🤍

He's Just A Friend - Jily, BlackinnonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin