🍃19🍃

803 58 58
                                    

Bu bölümü oylayıp yorum yazan ulenurKkten 'e ithaf ediyore bne. Hadi
okuyuuunnnn.

Lily

Peter'ın ölüm yiyen olması herkesi çok kötü etkilemişti. Son iki haftalarında Lily eğlenmek isterken bu iğrenç konu tüm gündemlerini doldurmaya başlamıştı. Halbuki bu Peter'ın seçimiydi ve bu çoktan olmuş bir şeydi. Geçmişi değiştiremezlerdi. Başkalarının kararlarını engelleyemezlerdi. Bu olay olmuş da bitmişti. Peter eğer karanlık lorda hizmet etmek istemişse bu onun seçimiydi. Hem onun buna zorlanıp zorlanmadığını da bilmiyorlardı. Peter'ın ailesi ile ilgili hiç bir şey bilmiyorlardı. Sadece melez olduğunu biliyorlardı. Seçenekleri bilmeden seçimlere bakmak kötü bir şeydi. Belki de ailesi onu zorlamıştı. Lily kendini kandırmaya çalıştığını gayet iyi biliyordu. Ve inanmak istediği şeye kendi bile inanamıyordu. Peter ölüm yiyendi işte. Bu kadar. Onlara ihanet etmişti. James'i merak etti. Tek başına ortak salondaydı. Erkekler yatakhanesinin kapısını tıklattı. James'in kasvetli sesi "Gir." dedi. Lily içeri girdi. Gülmemeliydi. Gülmemeliydi. Gülmemeliydi. Gülmemeyi başardı. James yatağında oyuncak ayı desenli koyu mavi tulum bir pijamayla yatıyordu. Kucağında kocaman bir kutu çilekli dondurma vardı ve kaşık kaşık ondan yiyordu. Boş boş karşıya bakıyordu ama karşıda hiç bir şey yoktu. Düşünüyordu demek ki. Lily'e baktı.

James: Ah Lily sen miydin? Ben de diyorum Remus kütüphaneden neden bu kadar erken geldi.

Lily: Seninle konuşmak istiyorum James.

James kafasını salladı. Lily yatağın yanına çömeldi.

Lily: Bak James. Peter'ın ölüm yiyen olarak karanlık lorda hizmet etmesi bizim, senin suçun değil. Bizim onun kararına hiç bir şekilde hiç bir etkimiz olmadı. Bu onun kendi kararı ve biz bu kararla ilgili hiç bir şey yapamayız, yapamadık. Ölümüyle ilgili de hiç bir şey bilmiyoruz, bu kararı vermesinin nedenini de. Şu an, ayağa kalkıp Peter'ın yarattığı karanlığı aydınlığa dönüştürmenin zamanı. Çünkü, hayat devam ediyor. Devam ettikçe de karanlıklaşıyor. Peter gibiler yüzünden. Ama bizim gibiler sayesinde de aydınlıklaşacak. Ve Hogwarts'taki son iki haftanı Peter'ın bize olan ihanetini düşünerek mi geçireceksin? Son iki hafta. Ondan sonra bir daha buraya gelmemek üzere gideceksin James. Bir daha o kayın ağacının altında oturamayacaksın. Bir daha ihtiyaç odasına gidip rahatlayamayacaksın. Bir daha kara göle ayaklarını uzatıp dedikodu yapamayacaksın James. Bunları tekrardan yapmaya fırsatın varken sen gidip burada depresyon dondurmanı mı yiyeceksin? Hayır, yapmayacaksın. Gidip hayatı yaşayacaksın. Çünkü hayatın tadını çıkarmak için az bir zamanın kaldı. Bu iki haftayı dolu dolu yaşayacaksın. Ve ne olursa olsun, sen ne yaparsan yap, ben hep yanında olacağım.

James'e baktı. James onun gözlerine bakıyordu. Sonra yana kaydı. Lily de James'in yanına yattı. James Lily'nin saçlarını okşayınca Lily doğru yerde olduğunu hissetti. James bir yandan da mırıldanıyordu:
"Teşekkürler Lily-Çiçeğim, teşekkürler..."

Sirius

Sirius yanındaki yatakta olan James'e baktı. Lily'le birlikteydi. Akşama kadar birlikte uyumuşlardı. Ve James gerçekten mutlu gözüküyordu. Sirius düşündü, James bile hayatına devam ediyorsa, o neden edemesindi ki? Hogwarts'taki son iki haftasını böyle geçirmemeliydi. İki gündür ağlamaktan gözleri şişmişti. Marlene olmasa şimdiye delirmiş olurdu herhalde. Marlene'nin Sirius yüzünden neler görmeye maruz kaldığını düşündü. Muhtemelen Sirius'u daha önce hiç bu kadar kontrolden çıkmış görmemişti. Ama yine de ona destek olmuştu. Aşırı derecede çıldırmasını engellemişti. Onu sakinleştirip sarılmak için yanından bir saniye bile ayrılmamıştı. Ona çektirdiği şeyler için özür dilemeliydi. Bunu yarın yapmayı aklına koydu. Yatağından çıktı. Uyuyamayacaktı zaten. Bari ortak salona gitseydi. Ortak salondaki koltukta adeta bir melek edasıyla uyuyan bir Marlene görmeyi beklemiyordu. Hafifçe gülümsedi. Ne kadar da güzeldi. Onun da Sirius'u öyle gördüğünden dolayı ağlamaktan gözleri şişmişti. Yine de güzeldi. Çok güzeldi. Sirius onun yanına gitti ve hafifçe yanağından öptü. Marlene yavaşça gözlerini açtı. Sirius'u gülümseyerek ve sakin bir şekilde görünce hemen yerinde doğruldu. "Sirius iyi misin?"
Sirius güldü. Marlene hala şoktaydı.

Sirius: James bile bu ihanetten sonra kendini toparladı. Ve ben de sonunda hayata devam etmeye karar verdim. Ayrıca, senden çok özür dilerim. Beni o halde gördüğün için. Ve çok teşekkür ederim. Beni o halde görüp sonra hala sakinleşip sarılabildiğin için.

Marlene ona sarıldı. Sonra konuştu:

"Sana aşığım Sirius. Seni hangi halde görürsem göreyim bu asla değişmeyecek. Özür dileme veya teşekkür etme bana. Senin kız arkadaşın olarak seni sakinleştirip sarılmak benim görevim."

Sonra sarılmayı bıraktı. Sirius'un gözlerinin içine baktı. Tam o sırada Sirius onu öptü. Ayrıldıklarında birbirlerine gülümsediler ve  sadece konuştular. Konuştular. Konuştular. Konuştular. Dedikodu yaptılar. Güldüler. En sonunda uyuya kaldılar. Ama bu küçücük süre, Sirius için cehennem gibi olan o iki gündür geçirdiği en rahat, en güzel zamandı.

Yazar

O günden sonra herkes hayata devam etmenin bir yolunu buldu. Ve Hogwarts'taki son iki haftalarında hep yapmak istedikleri şeyleri yaptılar. Mesela Lily hep mutfaktan yemek aşırmak istemişti. Yaptı. James, Sirius ve Marlene hep muggle filmi izlemek istemişlerdi. Yaptılar. Hatta tüm yediler izlemişti. Sherlock Holmes'u izledikten sonra James bir muggle dizisine başlayacağına dair yemin etmişti. Başlamıştı da. Friends. Ama ona sonra geleceğiz. Remus hep tüm çikolatalardan bir çikolata heykeli yapmak istemişti. Ve garip gelecek ama, yapmıştı. Sonra da hepsini kendi yemişti. Açgözlü piç. Her neyse. Bu sene çok eğlenmişlerdi ve her biri Hogwarts'ı çok özleyecekti. Ama kendilerine ayrılan zamanın sonuna gelmişlerdi. Ve asla tekrar o cahil birinci sınıflar olmayacaklardı. Şimdi mi? Şimdi ise onları bir daha geri getirmeyecek olan Hogwarts trenine yürüyorlardı. Bir kompartman buldular. Hepsinin yüzünde hüzünlü bir gülümseme vardı. Hepsinin birbirinden güzel hayalleri vardı. Ve bu hayaller küçümsenecek gibi de değildi. Artık reşitlerdi. Artık büyümüşlerdi. Artık yetişkinlerdi. Artık hayat bir şakadan ibaret değildi. Artık hayat daha zor olacaktı. Hepsi için. Ama hepsi de biliyorlardı ki, aydınlık taraf için ellerinden gelenden daha fazlasını yapacaklardı. Asla Voldemorta katılmayacaklardı. Hep aydınlık için savaşacaklardı. Ve gerekirse de, aydınlık için can vereceklerdi.

İLK BLACKİNNON DÜĞÜNÜ MÜ OLSUN JİLY DÜĞÜNÜ MÜ ÇABUK YAZIN. Güzel oldu  mu bilemedim. Ama yayımlayacağım çünkü yazması güzel bir bölümdü ve boşa gitsin istemiyorum. Sizi seviyorum. Gelecek bölümde görüşmek üzere. Bye 🌸🌸

~iris 🤍

He's Just A Friend - Jily, BlackinnonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin