🍃23🍃

589 48 27
                                    

Bu bölümü çok boş bir bölüm olan 5sos özel bölümünü ithaf ettiğim NatashaGranger 'a ithaf ediyorum çünkü dediğim gibi, hayatımda yazdığım en boş şeydi. Medya ise F.R.I.E.N.D.S. Çok alakasız ama bu sahneyi çok sevmiştim. Neyse hadi okuyun canlarımmm.

12 Haziran 1979 (tarihi yine salladım ama 12 haziran wattpadi olmayan bir arkadaşımın doğum günü o yüzden yaptım bunu ıfğamgğeşxn)

Marlene

Marlene çıldırmak üzereydi. BUGÜN EVLENECEKTİ. Bugün küçükken bile hep hayallerini süslemişti. Ve şu an aynanın karşısında dikiliyordu. Birazdan saçı ve makyajı yapılacaktı. Sonra da gelinliğini giyip evlenecekti. Hem de Sirius'la evlenecekti. Vay be. Okulun ilk yılı biri bana Sirius Black ukalasıyla evleneceğimi söylese gülmekten ölürdüm, diye düşündü. Ama oldu işte. Sirius Black ile evlenecekti. Bu olacaktı. Marlene mutlu bir son istiyordu. Umarım istediğini alırdı. Masaya oturdu. Yeminini tekrar gözden geçirdi. Sana olan sevgim çok saçma bir yerde başladı... Marlene gerçekten çıldıracaktı. Ağlamak istiyordu ama kendini tutuyordu. Neden kendini tutuyordu ki? Makyajı yapılınca ağlayamayacaktı. Bunu düşünüp göz yaşlarının akmasına izin verdi. Daha önce hiç mutluluktan ağlamış mıydı acaba? Hatırlamıyordu. Hem gülüp hem ağlamak normal olamazdı ama Marlene'nin normal olduğunu kim söylemişti ki. Sonra kapının açılma sesini duydu. Lily, Mary ve Dorcas gelmişti. Lily gelip ona arkadan sarıldı. Marlene tekrardan bu kadar iyi arkadaşlara sahip olduğu için sessizce şükretti. Sonra onu hazırlamaya başladılar. Marlene ise düğünün nasıl olacağını beyninde canlandırmaya çalışıyordu. Düğün yeşillik bir yerde olacaktı ama düğünün olacağı yerden yaklaşık 40 metre ötede de deniz vardı. Düğün çok güzel olacaktı. Marlene buna gönülden inanıyordu. İnanmak da istiyordu. İnanmaması için bir sebep de yoktu (Burada karanlık zamanlar: merhabalar aq yazmak çok istedim ama boşverin towşcküwnf). En sonunda saçı bitmişti. Şimdi Dorcas makyajını yapacaktı. Ağlamak için son zamanlar Marls, hakkını boşa harcama! diye düşündü Marlene. Anılarını düşünmeye başladı. Arkadaşlarını ilk ne zaman görmüştü? James'i hatırlaması mümkün değildi. Ama diğerlerini hatırlıyordu.

Flashback

Perona yürüyordu. Hogwarts'ın ilk senesiydi. Sonra James'in sesini duymuştu. Çocukluk arkadaşını o yaz hiç görememişti. O tarafa doğru yürüdü. James uzun siyah saçlı bir çocukla konuşuyordu. James'in omzuna kolunu attı ve "N'aber kanki?" dedi. James onu gördüğüne mutlu olmuştu. Sirius ise bir kıza bakıyordu, bir James'e. Sonra James konuştu:

"Sirius, bu Marlene McKinnon. Kendisi çocukluk arkadaşım olur. Marlene, bu Sirius Black. Az önce tanıştık."

Marlene içinden 'Bir Black mi?' desede Sirius'la el sıkıştı. Sirius konuştu:

"McKinnon'ları duymuştum. Köklü bir ailesiniz."

"Black'ler kadar değil."

"Evet, keşke bir Black olmasaydım."

"Ne demek istiyorsun?"

"Gryffindor olmak istiyorum ve safkanların üstünlüğü kesinlikle saçmalık."

Marlene şaşırmıştı. Annesi ona Black'lerden bahsetmişti. Tüm aileleri Slytherin'liydi ve tüm ailedeki safkanların üstünlüğünü saçma gören tek kişi Andromeda Black'ti. (Arkadaşlar biliyorum Andromeda Black isminin öyle bir anda duyulması çok mantıklı değil ya da yaşları dolayısıyla da mantıklı değil ama bunu yazmam gerekiyordu.)

Marlene bu çocuğu sevmişti. İyi birine benziyordu. Gülümsedi.

"Seninle iyi anlaşacağımızı hissediyorum Black."

Bu sözlerin üzerine Sirius da gülümsedi.

"Ben de McKinnon."

Ondan sonra ise bir kompartman bulup oturmuşlardı. Trenin kalkmasına dakikalar kalmışken kompartmanın kapısı açılmıştı. Yüzünün her tarafında çizikler olan kumral bir çocuk içeri girmişti.

"Oturabilir miyim?"

Marlene hemen yana kaymıştı.

"Tabii ki." demişti.

Çocuk Marlene'nin yanına oturmuştu. Sonra herkes tanışmıştı. Marlene çocuğun adının Remus Lupin olduğunu öğrenmişti. Tren kalkınca da Peter diye bir çocuk gelmişti. Marlene çok mutluydu. Şimdiden üç tane arkadaş edinmişti. Arkadaş edinmeyi çok seviyordu. Bu yüzden James'lere daha fazla arkadaş bulmaya gittiğini söyleyip kompartmandan çıkmıştı.

Gözüne ilk çarpan kompartmana yöneldi. Kahverengi saçlı iki kız oturmuştu. Marlene kompartmana daldı. İki kız da ona baktı. Marlene onlara arkadaş olmak isteyip istemediklerini sordu. İki kız da olur deyince Marlene yeşil gözlünün yanına oturdu.

Yanındaki kız ona elini uzatıp "Ben Mary Macdonald." dedi. Marlene gülümseyerek kızın elini sıkmıştı. Sonra karşısındaki kahverengi gözlü kız ona elini uzat.
"Benim adım da Dorcas Meadowes, senin adın ne?" Marlene kızın elini sıkıp "Ben Marlene McKinnon." dedi. Sonra kompartmanın kapısı açıldı. Kızıl saçlı bir kız ve siyah, yağlı saçlı bir çocuk içeri girdi. Kız konuştu:

"Buraya oturabilir miyiz? *yanındaki çocuğu göstererek* Zaten Severus birazdan başkalarının yanına gidecek."

"Tabii ki gelebilirsiniz." dedi Dorcas Meadowes.
Marlene kıza elini uzattı "Ben Marlene McKinnon."

Kız minnettarlıkla gülümseyip Marlene'nin elini sıktı. "Ben de Lily Evans. Tanıştığımıza memnun oldum." Sonra Marlene de çocuğa elini uzatmıştı. Çocuk bir mimikini bile oynatmadan "Severus Snape." deyip soğukça kızın elini sıkmıştı. Marlene bu çocuğu sevmemişti. Çok soğuktu. Bir süre sonra çocuk gidince kızlar daha rahat konuşmaya başladılar. Severus oradayken oluşan gerginliği sanırım herkes hissetmişti. Marlene kızlara hangi binaya gitmek istediklerini sorduğunda Dorcas hemen "Gryffindor veya Ravenclaw." dese de Mary ve Lily hiç bir şey anlamamıştı. Bu yüzden Marlene ve Dorcas hemen binaların ne olduğunu anlatmaya başlamıştı. Sonra daha farklı şeylerden konuşmuşlardı. Gülmüşlerdi. Eğlenmişlerdi. Birbirlerini daha iyi tanımışlardı. Sonra kompartmanın kapısı açılmıştı. Marlene kapıda James ve Sirius'u görmeyi beklemiyordu. James Lily'e yiyecekmiş gibi bakıyordu. Oh hayır, bu iyi olamazdı. Marlene bu konuyu sonraya bırakmaya karar verdi. Sirius konuştu:

"Marlene eşyaların hala bizim kompartmanda ve varmak üzereyiz. İstersen buraya getir."

Kızlar anlamamış bir şekilde bir James'e, bir Sirius'a, bir de Marlene'ne bakıyordu. Marlene konuştu:

"Tamam o zaman ben eşyalarımı buraya getireyim. Sizi de sonra tanıştırırız." dedi ve kızlara gülümseyip kompartmandan çıktı.

Flashback sonu

Şimdi ise o bunları düşünüp gülümserken Dorcas makyajını yapmayı bitirmişti. Artık Marlene gelinliğini giymeliydi. Zamanı gelmişti. Birazdan evlenecekti.

Aşırı uzun ama aşırı tatlı bir flashbackle karşınızdayım. Diğer bölüm Blackinnon düğünü artık. Bugün bir bölüm daha yayımlamak istiyorum ama muhtemelen yapmam. Sizi seviremke. Bb 🌿

~iris 🤍

He's Just A Friend - Jily, BlackinnonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin