Arkadaşlar sık sık bölüm atamadığım için çok özür dilerim. İki tekerlekli kaykay sürmeyi öğrendim de bruh.
Eğer aklınızda fikirler varsa yorumlara yazarsanız çok çok çok sevinirim.
Hadi okuyun bakem.
James
Bugün Slytherin'le Quidditch maçı vardı. James diğerleriyle vedalaşıp Marlene ve Dorcas ile soyunma odalarına yürüdü. Lily giderken ona çok endişeli bakıyordu. Çünkü o da biliyordu ki Slytherin'liler acımayacaktı. James'in bunları aklından hemencecik çıkarması gerekiyordu yoksa bu düşüncelerin takım arkadaşlarına olan konuşmasını ve maçtaki performansına etkisi olacağını biliyordu. Basit bir konuşma yaptı ve sahaya çıktılar. Madam Hooch düdüğü çaldı. Ayaklarını yere vurup havalandılar.
Marlene
Slytherin art arda yedi gol atınca Marlene çıldırmıştı. Bu tutucular ne yapıyordu yahu? Sonra Marlene bir ses duydu. Vızlama gibiydi. Bu yüzden kara sinek falan olduğunu düşündü. Elini sallayıp onu geçiştirmeye çalılırken onu tuttu. Ama elindeki ağır bir şeydi. Elindeki şeye baktı. AZ ÖNCE SNİTCHİ YAKALAMIŞTI. O hala yaptığı şeyin etkisindeyken tüm Gryffindor'lar çığlık atmaya başlamıştı. Maç bitmişti. Onlar kazanmıştı. Marlene de gülme krizine girdi. Süpürgesinden indi. Onu omuzlarında ortak salona kadar taşırlarken bile hala gülüyordu. Ortak salona geldiklerinde Sirius yanağını öptü. Sonra diğerleri neden o kadar çok güldüğünü sordular. Marlene de anlattı. Sirius "Ah benim şapşal sevgilim." dedi ve Marlene'nin saçlarını öptü. Herkes buna da güldü. Marlene ise somurttu. Ne kadar Sirius'un haklı olduğunu bilse de.
James
James Marlene'nin anlattığı hikayeye düşmüştü. Hayır gerçek anlamda. Gülmekten yere düşmüştü. Quidditch sahasında kara sinek hee. Sanırım Marlene o sırada başka bir şey düşünüyordu. Lily ise koltukta karnını tutuyordu. Remus gülmemek için kendini zor tutuyordu. Dorcas ise bir süre Remus'un yaptığını denemişti ama çok dayanamamıştı. Mary koltukta yatmış bir şekilde sakinleşmeye çalışıyordu. Sirius sakinleşince "Ah benim şapşal sevgilim." dedi ve Marlene'nin saçlarını öptü. Bunun üzerine de Remus daha fazla dayanamadı ve o da gülmeye başladı. Mary de koltuktan düştü. Biraz daha konuştular. Hava kararmaya başlayınca da yatakhanelere gittiler.
Mary
Mary Marlene'nin anlattığı hikaye sonucunda James gibi yere düşmemeyi başarmıştı. Ama o da koltuğa yatıp gülmüştü yani pek bir şey değişmemişti. Ama Sirius'un dediği şeyden sonra o da kontrolü kaybedip yere düşmüştü. Biraz daha boş yapmışlardı. Biraz daha gıybet yapmışlardı. Ve saat gece 23.54 olunca da artık yatakhanelerine çıkmışlardı. Ama uyumaya değil. Ne kadar erkeklerle de gıybet yapmış olsalar da kızların gıybeti hep bir ayrı olurdu. Özellikle Marlene konu gıybet olunca tam bir koca karıya dönüyordu. Herkes pijamalarını giydi. Yataklarını çekebildikleri kadar arkaya çektiler. Yumuşacık yorganların nevresimlerini çıkarıp yere koydular. Dört kız yorganların dört tarafına oturdular. Sonra Marlene'nin gözleri ve ağzı dehşetle açıldı.
Marlene: HANIMLAR BİZİM ÇİTLEYECEK ÇEKİRDEĞİMİZ YOK (YEĞEŞEMFJDEĞFMGJEŞFMKDFMİEMF)
Lily: HAYIRRRRR
Dorcas: NE YAPACAĞIZ ŞİMDİİİİ
Mary: Hanımlar sakinleşin ben hemen James'ten görünmezlik pelerinini alıp, mutfağa gidip bize çekirdek ve cips falan alırım.
Marlene: MARY SENİ ÇOK SEVİYORUM YHAAA
Mary: *sırıtarak* Bana bilmediğim bir şey söyle sürtük. (Buradaki sürtük kelimesi şaka anlamındadır. Eğer böyle şeyler iyi kişilere söylenirse şaka olduğunu anlayın.)
Mary kızlar yatakhanesinden çıktı. Ortak salona baktı. İki kişi vardı. Mary ikisini de tanıdı. Sürekli peşinden koşan çocuktu biri. Mary daha çocuğun adını bile bilmiyordu. Ama ne kadar sinir bozucu olduğunu biliyordu. Mary'nin bir sevgilisi vardı bir kere! Diğeri ise sürekli Dorcas'ın peşinden koşan çocuktu. Bu çocuk tatlıydı aslında ama Dorcas'ın bir sevgilisi olması ve o kişinin kendisi olmaması gerçeğini kaldıramıyordu. Bu da onu bir salak yapıyordu. Mary saçlarıyla yüzünü kapatmaya çalışarak erkekler yatakhanesine yürümeye başladı. Tam kapıya varmıştı ki bir ses duydu. "Mary benimle çıkar mısın?" Mary sese döndü. Nasıl tanımıştı yahu onu? Çocuğa yürüdü. Çocuğun gözündeki umutlu bakışları gördü. Ona acımıyordu. "Sevgilim var gerizekalı." dedi en iğneleyici sesiyle. Sonra ona okkalı bir tokat attı. Bilmediği şey ise o tokatın izinin bir hafta boyunca geçmeyeceğiydi. Erkekler yatakhanesine yürüdü. Kapıyı tıklattı. James'in sesi "Gir." deyince içeri geçti. James'ten görünmezlik pelerinini istedi. James de verdi. Mary kolayca yürüdü. Zaten kısaydı. Görünmezlik Pelerini tamamını örtüyordu. Hemen Hogwarts koridorlarındaki meyve tablosunu buldu. Armutu gıdıkladı ve mutfağa girdi. Ne kadar çekirdek, cips ve kola varsa aldı ve erkekler yatakhanesine girdi. Pelerini bıraktı. Sonra tekrar kızlar yatakhanesine girdi. Abur cuburları ortaya koydular. Her şey hazırdı. Başlayabilirlerdi. Mary az önce yaşanan şeyleri sonra anlatacaktı. Marlene başladı:
"Bugün Hufflepuff'tan Reyna Smith'in ne giydiğini gördünüz mü?.."
Evet işte bu kadardı. Sizi seviyorum. Bb🖤🖤
~iris 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
He's Just A Friend - Jily, Blackinnon
Fanfiction꧁TAMAMLANDI꧂ F.R.I.E.N.D.S tadında bir kitap. Lütfen tüm bölümleri hayal ederek okuyun. Çok güzel oluyor dpsdkdpjxks Eğer ciddi bir hikaye bekliyorsanız en baştan söyleyeyim sadece iki bölüm falan ciddi geçiyor. "Bütün Ciddiyetimle Yemin Ederim Ki...