41《Çörekler Önemlidir》

244 32 3
                                    

Güneş ışıkalrı ve sinir bozucu kuş cıvıltıları birleşmiş uykuma savaş ilan ediyorlardı!

Bir yandan uyku beni sarıp sarmalarken diğer yandan bu sinir bozucu sesler ve güneş uykumu kaçırmaya çalışıyorlardı.

Yine her zamanki gibi bir ikilemde kaldığım sırada gözlerimi açtım.

Sinir bozucu bir şekilde kuşlar ve güneş kazanmıştı savaşı. Artık uykum kaçtığına göre dünkü yiyecek kokusunun kaynağını keşfedebilir ve onu özenle mideye indirebilirdim.

Yatağa yayılıp esnerken abimin gittiğini fark ettim.

Abimi düşünmek bana dünki utanç verici olayı hatırlattı.

Başımı yastığa gömüp sakinleştikten sonra yataktan zorla kalkarak resmen sürünerek mutfağa ilerledim. Uyanır uyanmaz yürümek tam bir işkence.

Dağınık saçlarımı kaşıyarak daha da dağıttım ve "Anne açım" dedim.

"Git kendine hazırla bir şeyler. Biz çoktan yedik" dedi annem.

Bir süre önce yaptığım külüstür buz dolabına ilerleyip mal gibi dik dik ona baktım. Göz kapanların bile yavaşça kapanıp açılıyordu. Sanki ağır çekimdeymişcesine. Uyanınca böyle olmak normaldi.

Saçımı tekrar alışkanlık ile kaşıyıp içindeki malzemelere baktım.

Bir domates.

İki hıyar.

Sıfır yumurta.

Ve boş.

Boş.

Boş.

Dolabı geri kapattım. Ben gittiğimden beri kimse yemek yapmıyor mu da dolap boş böyle yahu?

"Anne ben fırına gidiyorum" direk kapıya ilerleyip parmak arası terliklerimle dışarıya çıktım.

Yoldan gelen geçen bana bakarken umursuzca biraz da kambur bir yürüyüşle sanki sürünüyormuş gibi fırına ilerledim.

Adam bir süre bana bakıp "Birader yerleri mi karıştırdın? Burada yatak yok-" adamın sözleriyle cama yansıyan bedenime baktım.

Pijama, dağınık saçlar, sürünür bir yürüyüş biçimi, hala uykulu ayılmamış gözler, yıkanmamış bir yüz ve parmak arası terlikler.

Birkaç bakır çıkarıp adama verdim ve esnemeyle "Sen birkaç çörek falan ver bana" dedim. Parayı alıp poşetle çörekleri ellerime tutturdu.

Yine aynı biçimde hiç duruşumu bozmadan eve gelirken yolda hiç beklemediğim birini gördüm.

Aklıma gelen şey ile o kişiye yürüyüp seslendim. "Müdür"

Beni duyup arkasını dönünce şaşırdı ve "L-Lord?" dedi. "He benim" esnerken tekrar, konuştum. "Bugün söyleyeyim dedim, artık öğrenci değilim okulda" müdür şaşırdı ve "Ama birkaç işlem lazım" dedi.

"Benim adıma yap işte ya"

"Bulaştırma beni"

"Bir de" müdür tekrar dikkat kesildi bana. "Sizin okulda öğretmenlik yapmak istiyorum"

"Öhöm öhöm!" Kendi tükürüğünde boğuldu ha ha salak.

"Lordum bu..."

Sözünü kestim "bana en kötü sınıfı ver." En kötü sınıf yaramazlardan oluşur tahminimce. Ve onlarla uğraşmak zeki ve sakinlerle uğraşmaktan daha eğlenceli eheh.

"Lordum..."
Müdür bir an tereddütteyken "Peki sınıfım hangisi ? Bir de ne zaman çalışmaya başlıyorum ?" diye sordum tekrar.

"Ayak üstü konuşmayla olmaz ki Lordum"

Surat asıp "Niye olmuyormuş. Hemen iki dakikada halledelim işte!" dedim.

Müdür "Lordum bu uzun süren önemli meselelerden-"

Sözünü kestim. "Bana bahane sunma. Ben de Cehennemi kurma kararını tuvaletteyken verdim! O zaman da önemli meseleydi! Hiç de uzun sürmedi ama!"

Müdürün gözü seğirdi, karşısındakinin Cehennem Lordu olduğunu hatırladı. İnatçı ve tuhaf huyları ile şu meşhur Lord.

Onunla başa çıkamayacağını anlayınca iç çekerek "Tamam" dedi.

"Peki cevap ver, sınıfım hangisi ve işe ne zaman başlarım ?"

Müdür iç çekerek "Okuduğun sınıfta öğretmenlik yapacaksın, iş zamanın-"

"dur!" Kaşlarımı çattım ve ona inatla bakarak "Bana en kötü sınıfı ver dedim sen önceden gittiğim sınıfı dedim bana. Sen beni okumak için en kötü sınıfa mı postaladın bakayım ha ?"

Müdür terledi ve hafif bir çekingenlikle "O zaman Lord olduğunuzu bilmiyordum" dedi.

"Ben onu bunu bilmem!" Gözlerimi daraltıp keskince baktım. Yutkundu ve korkuyla terledi müdür. "Maaşıma zam isterim!" dememle müdür hemen sersemledi.

'Daha maaşını bile bilmeden hemen zam istiyor ? Hem de her fırsatta para sömüren bir vampir gibi!' Müdür bunu düşünse de reddetmeye cesaret edemeyerek başı mı sallayıp kabul etti.

"Hangi alanda öğretmenlik yapacaksınız?" diye sorarak konuyu hemen değiştirdi müdür.

"Alan..." Shura çenesini kaşıdı.

Çöreklerinin soğuma riski gelince aklına "hepsi" diyerek rastgele cevap verdi. Bir saat secim yapacak zamanı yoktu. Çörekler onu bekliyordu. Nasıl sevgili çöreklerini kırabilir?

Çörekler önemlidir.

Ardından müdüre bakmadan ilerlerken "Sen konulardır, müfredattır ne varsa yolla bana" diyerek tekrar evine ilerledi.

Çörek kadar değeri olmayan Müdür"..."

-Devam Edecek-

🔹️❕HAYALET❕🔹️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin