Medyadaki müzik Steve'in kardeşi Grant ile arasındaki bağı anlatır nitelikte.
Steve, dün akşam yediği lezzetli yemeğin karşılığını erken kalkıp ikisine buram buram vanilya kokan güzel bir pankek yaparak ödemek istemişti. Tony öyle derin uyuyordu ki yanından kalkıp duş aldığını hatta çantasını açıp giyindiğini bile duymamıştı. Demek ki bu aralar pek uyuyamamıştı.
Onu çok mu zorluyorlardı? Bir dâhinin zekâsını sonuna kadar kullanmak için uğraşan yetkililere sinirleniyordu. Onlar için o kişinin ailesi ya da bir hayatı olması önemli değildi. Önemli olan istediklerini yaptırmalarıydı. Bunun en iyi örneğini kendi deneyimlemişti. İkizi terörist örgütünün gizli silahı diye, yetkililer acımasız bir plan yaparak ikizini öldürmesi için onu üzerine salmayı tercih etmişlerdi. O anda hem sevinci hem de acıyı aynı anda tatmıştı.
"Günaydın!"
Steve düşünceleri arasından birden çıktı ve arkasını döndü. Ada tezgahın üstündeki hazırladığı pankek tabaklarından birine Peter'ın çoktan yumulmuş olduğunu görünce gülümsedi. Hemen buzdolabının yanına gidip süt şişesini aldı ve bir bardağa biraz süt boşaltıp çocuğun önüne koydu.
Peter sütten birkaç koca yudum alıp ağzındaki lokmasını yuttu. "Çok güzel olmuş. Hiç ev yapımı pankek yememiştim. Natasha teyzem maalesef yapamazdı ve bana kafede ısmarlardı. Arkadaşlarım annelerinin yaptıkları pankeklerden bahsedince tadının nasıl olduğunu hayal edip dururdum. 'Kafedekilerden ne farkı olabilirdi ki?' deyip dakikalarımı buna bir cevap bulmak için harcardım. Ama şimdi anlıyorum. Gerçekten tadı çok güzel."
Steve gülümsedi. "Sana bunun asıl sırrının ne olduğunu söyleyeyim mi?"
Peter dikkatle ona baktı. Sanki evrenin sırrını fısıldayacakmış gibi kıpırdamadan cevabı bekledi.
"Eğer sevdiğin kişi sana yiyecek birşey hazırlıyorsa içine kattığı her hangi bir baharat dışında çok özel birşey daha katar. Sana karşı olan sevgisidir. Sevgiyle yapılan herşey lezzetli olur."
Peter neşeyle gülümsedi. "O zaman sen benle babamı çok seviyorsun. Bunu anladım çünkü bu pankek çooooook lezzetli olmuş."
Çocuğun neşesi sanki bulaşıydı. Steve de gülümsedi. "Evet, ikinizi de seviyorum. Siz benim ailemsiniz."
Peter'ın gözleri doldu. Steve onu öyle görünce bir an endişelendi. "Peter, yanlış birşey mi söyledim? Eğer söylediysem özür..."
Peter hızlıca yerinden kalkıp ona sıkıca sarıldı. Yüzünü onun göğsüne gömüp "Artık bizim küçük ailemizin eşsiz bir parçasısın. Seni hiç bırakmayacağız."dedi boğuk bir sesle.
Steve şaşkındı. Bu çocuk nasıl bu kadar çabuk kendisini sevebilmişti? Şaşırtıcı da olsa bu mutluluk vericiydi. Kollarını küçük bedene sarıp bir eliyle saçlarını okşadı. Gerçektende bu iyi hissettirmişti.
Tony uyanır uyanmaz bir duş alıp mutfağa inmişti ve onların aralarındaki konuşmaları duymuştu. Şu anda birbirine sarılmış olan, bu hayatta en çok sevdiği iki kişiye bakıyordu. Peter da, Steve de çok güzel yüreğe sahipti. Onlar bu hayattan nefret etmesini engelleyen yegâne kişilerdi. Ve onlar için yapamayacağı şey yoktu.
Gözyaşı ile dolmuş olan gözlerini sildikten sonra onlara doğru yürümeye başlarken "Günaydın. Ayrılın artık. Kıskanıyorum ama."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEXY MAHKUM (STONY)
FanfictionEşi tarafından aldatılırken onları basan Steve Rogers öfkesi yüzünden ikisini de öldürür ve sonucunda kendini Avengers hapishanesinde bulur. Burada tek başına hayatta kalmak çok zordur. Güçlü olan üç gruptan birini seçip katılmazsa onun için işler h...