0.1

74.3K 1.7K 146
                                    

Öncelikle bu kitaba başlarken sadece on dört yaşında ilk defa kitap yazmaya çalışan birinin yazdığını düşünerek okursanız sevinirim. Yapılan bazı yorumlar komik değil de kalp kırıcı hissettirebiliyor çünkü.Çok fazla bu kitabı silmeyi düşünsem de açıkçası kıyamadım. Şimdi düzenlenmiş haliyle sizlere sunuyorum. 

Umarım keyifle okursunuz..

***

Okula girerken bugün diğer günlerden daha heyecanlı hissediyordum nedense. Belki de geç kalmışlığın verdiği adrenali farklı yorumluyor da olabilirdim. Her gün severek geldiğim bir yerdi okulum. Zamanında kazanmak için çok uğraşmıştım, kaç geceler sabahlamıştım matematik testlerinin başında kaç gece uyuklamıştım biyoloji videolarının başında. Biraz fazla uzattım sanırım.

Amfiye doğru ilerlerken duyuru panosunun önündeki kalabalığa bakarken acaba yine hangi konser var milletin heyecanlanacağı diye düşünüyordum. Bahar dönemindeydik ve bu dönem okul etkinliklerinin arttığı bir dönemdi. Tahmin edersiniz ki üniversite etkinlikleri denilince akla ilk konserler geliyordu.

Bir anda kolumdan çekilmem ile çeken kişiye döndüğümde Gökçe olduğunu görünce rahatlamıştım. Kendisi benim çocukluk arkadaşımdı.

"Ne oluyoruz kızım? Aklımla zorun mu var niye öyle bir anda çekiyorsun?"derken sinirle söylenmelerime devam edecektim ki heyecanla sözümü kesmişti.

"Of Su! Ne kadar çok söylendin. Neyse iki dakika mola ver de sonra devam etmek istersin edersin."dediğinde susmuştum.

"Tamam, konuş hadi."dediğimde sırıtarak bana bakmaya başlamıştı.

"Sana çok güzel bir haberim var Su. Hazır mısın?"

"Umarım cidden güzel bir haberdir. Hadi gönder bakalım bekliyorum."

"Bir gezi varmış."

"Eee."

"Mardin'e ve iki haftalık bir geziymiş."

Mardin gezisi olduğunu duyunca ben de heyecanlanmıştım ama yine de içimdeki karamsar taraf beni bırakmıyordu.

"Tamam kuzum da nasıl gideceğiz? Hem nereden çıkmış son senede bu gezi?" Ben hep böyleydim. Her olayda en önce kötü tarafını düşünürdüm, kendimi en kötü senaryoya hazırlardım. Sonrasında o senaryolar gerçekleşmezse ne mutlu ama olur da gerçekleşirse de ben ne yapacağıma dair fikirlere sahip olmuş olurdum.

"Ne demek nasıl gideceğiz? İşin maddi boyutunda isen Allah'a şükür ailelerimiz bizim bu gezimizi karşılayabilecekleri bir durumdalar. Eğer ki sorun izinse Mardin'e gitmeyi ne kadar istediğimizi biliyorlar. Bu okul gezisi olmasaydı zaten yazın şirkette işe başlamadan gitmeyi düşünmüyor muyduk?"dediğinde ona hak vermiştim.

Ben zaten maddi durumda değildim ki. Dediği gibi ailelerimizin maddi durumu iyiydi. Zamanında iki arkadaşın kurduğu mimarlık ajansı daha sonrasında kendini geliştirerek GökSu şirketi olmuştu. Biz de babalarımızı örnek alarak İstanbul Teknik Üniversitesinde mimarlık okuyorduk. Gökçe iç mimarlık ile ilgileniyordu farklı olarak.

Aslında bu Mardin merakımızda derslerimizden bize aşılanmıştı. Mardin'in taş evleri, işlemeli sokakları, çarşıları,kuyumcuları ve yaşam tarzlarını o kadar merak ediyorduk ki.

"Zaten Aydın Hoca ve birkaç hocamız gidebilecek öğrencileri seçeceklermiş. Otuz kişi olacaklarmış da biz de oluruz sanırım."dediğinde hak vermiştim. Bu zamana kadar hocalarla herhangi bir sorun yaşamamıştık ayrıca derslerimizde iyiydi.

"O zaman kişiler belli olsun da ona göre tekrar haberleşiriz. Gökçe kuzum şimdi gitmem lazım. Geç kaldım zaten."dediğimde gülümsedi.

"Hadi git bakalım. Benim ders boş kantinde olurum, dersinden sonra gelirsin."dediğinde başımla onaylamıştım onu.

Deli Kız ve Ağa Bozuntusu...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin