İLK GÜN | VALENTİNE WHİTE

5.1K 190 894
                                    

Bugün ilk iş günümdü. Aslında üniversiteyi bitirdikten sonra bu kadar çabuk işe başlayacağımı hayal etmemiştim.

Özgeçmişim sayesinde -bildiğim 5 dil , üniversite notlarım , katıldığım projeler- iyi bir hastanede iş buldum.

Hayır, ben bir doktor değilim ben adli tıp teknikeriyim. (insanlar bunu duyduğunda korkunç bir şekilde bana bakarlar.)

Molly Hooper'ın yanında -kendisi iyi bir adli tıp uzmanıdır- işe başladım.

İlk günüm olduğu için heyecandan dolayı üstümde bir paranoyaklık vardı. Hem işleri mahvetmekten korkuyordum hem de birilerinin işimi mahvetmesinden korkuyordum.

Evden çıktım durağa kadar yürüyüp otobüse bindim. Hastahaneye vardığımda tam olarak rüyada gibiydim. Neredeyse hiçbir şeyi görmüyor duymuyordum sadece nefesimi düzenli tutmaya odaklamıştım.

Bayan Hooper beni gülen bir yüzle karşıladı "Umarım işinde düşündüğümden daha iyisindir ama seninle iyi anlaşacağımızdan eminim Valentine."dedi.

Bunun karşılığında gülümsedim ve ilk işimize başladık. Cinayet sebebi bile belli olmayan bir adam cesedi vardı önümüzde.

Bayan Hooper tuhaf bir heyecanla ve tatlı bir gülüşle "Hadi başlayalım Valentine. Sen başla seni çok iyi yetiştireceğim tatlı kız. Ama biraz bekle çünkü iyi arkadaş olduğum bir dedektif bu davayı almak istedi "dedi ve sonra kızardı, gerçekten nedenini anlamadım. Ateşi mi çıkmıştı?

"Onu mu bekleyeceğiz? Bu güvenli mi?" diye sordum. Bayan Hopper beni duymadı. "Gel, beklerken kahve alalım" dedi. Peşinden gittim.

Biz kahve içerken eski bir arkadaşımı gördüm. John Watson, savaş gazisi bir doktor. Uzun zamandır onu görmüyordum.

Gerçi kimseyi pek görmüyordum. Birkaç arkadaşım depresyonda olup olmadığımı soran mesajlar atıyordu ama onlara bile dönmüyordum. Depresyonda değildim sadece izimi kaybettirmeye çalışıyordum.

Ama John'u görünce gerçekten çok mutlu oldum çünkü çok gergin hissediyordum ve bu kadar tanıdığım birini görünce inanılmaz sevindim.

Yanında bazen televizyona çıkan arkadaşı vardı ve yanında John'u da nadiren görürdüm.

Bayan Hooper bu adamı görünce daha da kızardı, gözleri parladı beni önce -anladığım kadarıyla hoşlandığı - bu adamla tanıştırdı. Sonra John beni tanıdığını söyledi sevinçle birbirimize sarıldık.

John "Ne kadar oldu?"diye sordu.

"5 yıl oldu neredeyse "

"Çıkışta kahve içebiliriz."

"Çok sevinirim."

Yanındaki arkadaşı yani Bay Holmes beni süzdü uzun süre güvenmediğini belli edercesine baktı. Sorun değildi ben de ona güvenmemiştim.

Cesedin yanına gittik. Bay Holmes -şaşırtıcı şekilde- bana "Sizce ne olmuş olabilir Bayan White?" diye aşalayıcı şekilde sordu.

Dönüp cesede baktım. Birkaç dakika geçti. Bayan Hooper sıkılmış bir şekilde bakıyordu, John endişeliydi, Bay Holmes ise sabırla bakıyordu ama hala aşağılayıcıydı.

"İğneyle zehirlenmiş. Birkaç gün önce."

Bay Holmes "Nasıl anladın ?" diye sordu ama meraktan değildi, sınav sorusu gibiydi.

"Kolunda iz pek belli olmuyor ama dikkatle bakılırsa bilindik bir zehirin belirtilerini gösteren izleri var. Bu zehir ancak damar yoluyla enjekte edilir. İz olmadığına göre bir hafta ya da daha fazla zaman geçmiş olmalı. İnceleme yaparsam biraz daha sonuç elde edebilirim." dedim.

My Dear GeniusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin