Sonunda Londra'daydım. Mycroft ve Bella'yı gördükten sonra Baker Street'e gittim.
Aslında Bella çok yorgun göründüğümü ve dinlenmem gerektiğini ya da en azından bir şeyler yemem gerektiğini söyledi ama ben Sherlock'umu yeniden göreceğim için o kadar heyecanlıydım ki hepsini reddettim.
Bu arada Bella ve Mycroft'un bir kızları olmuş. Adı Katie ve 5 yaşında.
O kadar uzun zamandır buralarda değildim ki bundan bile haberim yoktu...
Mycroft'un bana verdiği anahtar ile içeri girdim.
Bayan Hudson mutfakta şarkı söylüyordu. Beni fark etmedi.
Yukarıda Sherlock keman çalıyordu. Önce kendi daireme girdim. Gerçekten her şey bıraktığım gibiydi. Sadece kemanın yoktu.
Eşyalarımı bırakıp Sherlock'un yanına çıktım. Onu gördüğümde nefesim kesilmiş gibi hissediyordum.
Koltuğum artık yerinde yoktu. John'un koltuğu da yoktu.
Kapıda çaldığı parçayı bitirmesini bekledim. Gerçekten benim kemanımla çalıyordu.
Bitirdiğinde sanki hep buradaymışım gibi normal bir şekilde "Benim koltuğuma otur lütfen."dedi. Dediği gibi yaptım.
"Bayan Hudson hala şarkı mı söylüyor?"dedi. Başımla onayladım. Sanki konuşursam onu korkuturmuşum gibi geliyordu.
O anda gözüme o kadar kırılgan geliyordu ki anlatamam.
"Güzel, o halde sana elimdeki davayı sesli bir şekilde anlatırsam kimse Valentine'in hayali ile konuştuğum için bana acımayacaktır.
Ben gerçek Valentine'i tercih ederdim ama yapabileceğim başka bir şey yok."dedi sesizce.Bu yüzden bu kadar sakindi benim gerçek oldugumu bile anlayamamıştı.
Bu sözlerini duyduğumda sanki kalbim parçalandı.
Bana Charles Augustus Magnussen adında bir adamdan söz etti. İnsanların zayıf noktalarını bulan bir şantajcidan.
Sessizce dinledim. Bayan Hudson'ın ayak seslerini duyunca sustu. O Bayan Hudson'ın beni göremeyeceğini sanıyordu.
Bayan Hudson içeri girince çığlık attı ve elindeki çayları düşürdü. Sherlock onu koltuğa oturtu.
"Valentine! Sen de mi yaşıyorsun! Bu adamcağız, senin yokluğunda neler çekti haberin var mı?"
Sherlock'un beti benzi attı.
"N-Ne?Bayan Hudson! Benim gördüğümü sen de mi görüyorsun?"
Gerçekten böyle bir durumda ne diyebilirdim ki. İkisi de bana bakıyordu bakışları hem kızgın, hem şaşırmış, hem de mutluydu. Bu kadar çok duyguyu bakışlarına nasıl sığdırıyorlardı?
"Evet, o da görüyor"dedim. Ama sesini duyduklarına emin değilim.
Sherlock'un yüzü bembeyaz oldu,zar zor nefes alıyordu.
"Kalp krizi geçirmiyorsundur umarım."dedim.
Sherlock neredeyse fısıldayarak "Bayan Hudson bizi yalnız bırakır mısın?"diye sordu.
Bayan Hudson kapıya doğru yöneldi ve "Sherlock, yine de Valentine'ın üstüne çok gitme. Sonuçta aynısını sen de yaptın. Ayrıca hepimiz onu ne kadar özlediğini biliyoruz."dedi.
"Bırakın Bayan Hudson. İstediğini söyleyebilir. Kızmaya hakkı var."
Bayan Hudson gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Genius
Fanfiction"Aşk tehlikeli bir dezavantajdır, Valentine." "Aşık olmayı istemiyor olman, olmayacağın anlamına gelmez." ©joliereinre | 2020 Askıda. ♡─────────────── _en iyi sıralamalar_ #1 sherlock #1 sherlockholmes #1 holmes #1 watson #1 johnwatson #1 bbc #1 mor...