SH

1.7K 126 153
                                    

Valentine'ın dış görünüşü:
John ile aynı boyda, zayıf ve çelimsiz görünüşlü ama görünüşüne rağmen güçlü;

Dik duruşlu;

Saçları açık kumral, dalgalı ve omuzundan aşağıda;

Ten rengi fazlasıyla beyaz ve yüzüne renk katan tek şey pembe dudakları oluyor;

Gözleri çok ve çarpıcı yeşil;

Sevimli ve güzel bir yüzü var ve makyaj yapmaz;

Hoş bir ingiliz aksanı var.

(Benim yazarken gözümde canlandırdığım Valentine White böyle. Bence güzel oldu.)
______________________________________

Aradan 2 hafta geçti. John ile sık sık dışarı çıkıyoruz. Sherlock ile sadece işte görüşüyoruz ama o da iyi biri, artık bundan eminim.

Galiba fazladan iki arkadaş edindim. Molly Hooper ve Sherlock Holmes.

Sherlock, burada Alice ile ilgili biraz bilgi bulmuş ama hepsi sıradan ve benim bildiğim şeyler. Bunların yetersiz olacağını ve araştırmanın devamı için Alice'in öldüğü yere yani Cambridge'e gitmesinin gerektiğini söyledi.

Ona üzerinden bu kadar zaman geçtikten sonra benim için bu kadar zahmete girmesinin önemi olmadığını söyledim ama olayın incelenmeye değer olduğunu ve ilgisini çektiğini söyledi.

Ama önce buradaki işlerini bitirmeliymiş. Ben onunla gelmeyecekmişim eğer bana ihtiyacı olursa bana haber verecekmiş. Zaten ben de böyle olmasını istiyordum.

John'un, onun gitmesini çok umursamayacağını ancak eğer ben de gidersem ona her şeyi baştan sona anlatmam gerektiğini söyledi. İyi bir plandı.

Sabah yine kalkıp işe gittim. O sabah Sherlock mesaj atmıştı

Ben Cambridge'e doğru yola çıktım. John'a bir dava için gittiğimi söyledim bunun dışında hiç bilgilendirmedim. Bir şey bulduğumda sana mesaj atacağım. SH.

Molly ile yoğun bir gün geçirdik. Genellikle rapor yazdığımız için çok yorucu değildi ama öğlen yemeğine bile çıkmamamıza rağmen işimiz gece geç saatlere kadar sürdü.

Gün boyunca telefonuma bir dakika bile bakamadim mesajların geldiğini biliyordum ama başımı kaldırmaya vaktim olmadığı için meraktan içim içimi kemiriyordu.

İşimizi bitirdiğimizde saat neredeyse sabahın 03.00'üydü.

Molly esneyerek "Sen evine git birkaç saat dinlen. Hem durmadan gelen mesajlara cevap ver." dedi ve uykulu bir şekilde alaycı bir gülümseme attı.

Eve gidene kadar dayanamadım. Otobüste hemen telefonumu çıkartıp telefonumdaki mesajlara baktım.

İşler gittikçe ilginçleşmeye başladı.
SH.

Galiba sana ihtiyacım olacak. SH.

Molly'den izin alma şansın var mı? SH.

Yıllık iznini kullanmış mıydın? SH.

Neden cevap vermiyorsun? Neredesin? İyi misin? SH.

Biliyorsun sen de tehlikede olabilirsin. SH.

Ne oldu acaba diye durmadan düşünüyordum ama "İyiyim." dışında hiçbir şey yazmadım. Parmaklarımı bile oynatacak halim yoktu.

Ama saniyeler içinde ondan mesaj geldi.

Güzel. SH.

Uyku tutmayacak kadar ilginç bir şeyler bulduğunu umdum.
2 saat uyuyup tekrar işe gittim.

O gün çok sakindi neredeyse hiçbir işimiz yoktu. Ben de Molly'e konuyu açtım.

"Molly acaba ben şu sıralar yıllık iznimi kullanabilir miyim?"

Molly şaşkın şaşkın yüzüme bakıp
"Bilmiyorum, bunu hastahane yönetimine sorman gerekir. İzin vereceklerini düşünüyorum." diye cevapladı.

Bir hafta geçtikten sonra zor da olsa izin aldım...

_____________________________________

Bu bölüm minicik oldu ama umarım beğenmişsinizdir. Devamı yarın gelecek...

My Dear GeniusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin