BOHEMYA'DA SKANDAL~3.KISIM

1.1K 99 164
                                    

Bir gün sabah hep birlikte kahvaltı etmiştik. Sherlock ile son vakası hakkında konuşuyorduk. John'un seslenmesi ile sohbetimiz bölündü.

"Sherlock! Yatağında biri var. İlgini çekebilir."

Sherlock öfkeyle kalktı.
"John! Yatağımda kim ola... Aa. Bayan Adler."

Bu kadına artık iyice kızmaya başlıyordum. Sherlock'un duygularını hiç düşünmüyordu.

Adler ile salona geçip olanlar üzerine konuşmaya başladılar. Ama daha çok birbirlerine kur yapıyor gibiydiler. Belli etmesem de sinirden deliriyor gibi hissediyordum.

Sherlock: Sen bayağı iyisin.

Adler: Sen de hiç fena değisin.

John: Hamish. Eğer bir bebek ismi arıyorsanız.

Ve John'dan cesaret alıp söze girdim.

"Eğer bebeğiniz kız olursa fazladan iki ismim daha var. Ama Sherlock, lütfen şu vakayı çöz artık."dedim sıkılmış bir şekilde...

Irene, Sherlock'a bir şifre daha gösterdi. Sherlock bir süre şifreye baktı.

"Valentine, çözmem için bana yardım et."

Yanına gittim.

Irene'nin (benden mi söz ediyordu yoksa ondan mı bilemiyorum.)
"Hadi Bay Holmes, etkile kızı."demesiyle Sherlock bir an kafasını çevirip gözlerime baktı, sonra hızlıca çıkarımlarını sıraladı.

Yalan söyleyemem ki yaptığı şey çok etkileyiciydi ama John ve Irene duruma benden daha çok tepki verince bunun üzerine pek bir şey demedim.

Kıskanıyor muyum? Yok canım, daha neler...

Irene artık Sherlock'a açık seçik yürüyordu. Buna daha fazla dayanamıyordum. Bir bahane bulup dışarı çıktım. Kendi kendime dolanıp düşündüm.

Neler oluyor bana böyle?

Neden Irene'i Sherlock'un yanında görmek beni bu kadar üzüyor?

Neden yaptığı her şey dahice geliyor?

Neden yaptığı her dahice şeyde üstüne atlamak istiyorum?

Neden kalbim bu kadar sert çarpıyor ki?

Bella'dan gelen bir telefon ile gerçekliğe döndüm.

"Valentine, sana ihtiyacımız var. Bir araba gönderiyorum. Bana konum at."

Gittiğim yerde Bella, Mycroft, Sherlock ve Irene beni bekliyordu.

Irene hariç hepsinin yüzünde kaybetmiş bir ifade vardı...

Bella, artık yapabileceğim bir şey olmadığını eğer Sherlock'un yanından hiç ayrılmasaydım zamanında yetişebileceğimi söyledi fakat şimdi Irene'in planları tıkır tıkır işlemişti.

Sherlock yıkılmış görünüyordu. Yanına oturdum, güven vermek için elini tuttum. Hüzünle gözlerime baktı ve bu içimi yaktı...

Sonra Sherlock, kulağını Irene ve Mycroft'a verdi.

Bella da, benim Sherlock'a yaptığım gibi, Mycroft'un elini sıkı sıkı tutuyordu...

Konuşmalarını biraz dinleyip düşündüm. Sonra bir anda empati yeteneğim sanki arttı. Kendimi Irene'in yerine koydum.

Irene, Sherlock'a aşıktı. Bu durumda şifreyi ne yapardı?

SHERLOCK'A KİLİTLENDİM.

Sherlock'un kulağına fisıldadım.

"Sherlock'a kilitledim. Şifre bu."

Sherlock gözleri parlayarak bana baktı sonra tekrar o havalı duygusuz maskesini taktı ve havalı sözler ile Irene'in yenilgisini ispatladı.

Ama bu sözler içinde içimi acıtan bir kısım vardı.

"Aşk, sadece kaybeden tarafta bulunan kimyasal bir kusurdur..."

Sonra aynı havalı tavır ile kapıdan çıktı.

Bella, durumdan oldukça memnundu. Irene'e dönüp "Sanırım ağızınızın payını aldınız Bayan Adler. Lütfen bir daha böyle bir çaba içine girmeyin. Gerçi isteseniz de yapamazsınız" dedi ve Sherlock'un peşinden gitti.

Bella, çıktıktan sonra alaycı bir havayla "Sanırım bu romantik karşılanabilirdi."dedim Bayan Adler'a.

"Hoşçakal Mycroft." dedim ve çıktım.

Bella, Sherlock'u tebrik ediyordu.
Ve Sherlock her şeyin benim sayemde olduğunu söyledi. Benim için "ilham perim" dedi. Bella, göz ucuyla bana bakıp gülümsedi ve tekrar Mycroft'un yanına gitti.

Sherlock ile baş başa kaldık.

"Taksi çağırdım. Sorun olur mu Valentine?"

"Hayır,alıştım. Şey... Orada olanlar..."

"Ne olmuş?"

"Tuhaftı."

Cevap vermedi ve ben de devam ettim.

"'O kadın' sana aşık, yani tuhaf ama öyle. Ve sen.."

"Ben?"

O sırada taksi geldi. Bindikten sonra konunun dağıldığını düşünmüştüm ama öyle olmadı.

"Valentine, ben?"

"Sen de aşık mısın?"

Güldü. Gülüşünü gerçek olduğuna %100 emindim.

"Irene Adler'a mi? Hayır ona değil."

"Kime?"

"Ne?"

"Ona aşık değilim dedin. O zaman kime..."

"Valentine, söylediğim gibi, aşk yalnızca kaybeden tarafta bulunan kimyasal bir kusurdur."

"Aşık olmayı istemiyor olman, olmadığın anlamına gelmez."dedim gülümseyerek.
Halbuki canım acıyor gibiydi.

"Bugün zor bir gündü Valentine. Konuşmak istemiyorum."

"Tamam."

"Bir de bu olanları John'a anlatma."

"Neden?"

"Sadece, istemiyorum."

"Tamam."

Bundan sonra Mycroft bize kadının öldüğünü söyledi.

Sherlock'a yalan söyledik. Sanırım vicdan azabı çekmesin diye.

Onu sevmediğini söylemesine rağmen onun telefonunu saklıyordu. Ama nedenini bilmiyordum. Bir gün sorma cesaretinde bulundum.

"Neden Irene Adler'in telefonunu saklıyorsun?"

"Valentine, sana bir sır vermeliyim. Ama kimseye söylemeyeceksin."

"Söz veriyorum."

"Irene Adler ölmedi. Onu kurtardım."

"Sherlock!?"diye küçük bir çığlık attım.

Sonra kendimi toplayıp "Sana öldüğünü bile söylemedik ve sen onu kurtardığını mı söylüyorsun? Sherlock o kadına aşıksın işte! Neden inkar edip duruyorsun?"diye öfkeli bir çıkış yaptım.

Sherlock kaşlarını çatarak bana baktı.
"Hayır, Valentine. Ona aşık değilim. Böyle söyleyip durma. Bunu söylediğim tek kişi sensin çünkü sana güvenebileceğimi biliyorum. Lütfen başka kimseye söyleme." dedi ve yanımdan hızlıca kalkıp evden dışarı çıktı...

__________________________________

Aslında Irene Adler karakterini severim ama bu hikayede Valentine'nın sevmemesi gerekiyordu.

Bölümü beğenmiş olduğunuzu umuyorum. Devamı birazdan...

♡♡♡

My Dear GeniusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin