Sherlock bir süreliğine Belarus'a gitmişti. Tabii ki bir dava için. Ama o davanın sıkıcı olduğunu söylerek evine geri döndü.
Bayan Hudson beni de yemek yemeğe davet etmişti. Ancak gittiğimde Sherlock evin içinde silahı ile talim yapıyordu.
Bayan Hudson beş dakika önce John'un geldiğini ama Sherlock ile kavga edip geri döndüğünü söyledi.
Onu görmek istediğimi söyledim. Bayan Hudson beni içeri almadı çünkü Sherlock ile kavga etmemi istemiyormuş.
Ben de durağa doğru yürümeye başladım. Neredeyse varmıştım ki bir patlama sesi duydum.
Arkamı döndüğümde Bayan Hudson'un yan dairesininin patladığını gördüm. Koşarak geri döndüm.
Sherlock heyecan içinde evde zıplıyordu. Bayan Hudson'ı sakinleştirdim.
Sherlock arada bir zıplıyor, hızlı hızlı yürüyor,"Harika, noel gibi, umarım rakibimiz zeki biridir."diye söyleniyordu.
Bir süre sonra Mycroft ve Bella geldi. Bayan Hudson, Bella'yı sohbette tuttu. Bu yüzden Bella aşağıda bekledi.
Aslında Mycoft'un olanlardan haberi yokmuş sadece Sherlock'a bir görev vermeye gelmiş. Tren raylarında bulunan bir ceset ve bazı önemli belgeler ile ilgili.
Sherlock isteksiz görünüyordu. Heyecanlı halini bir kenara bırakıp kemanının arşesini reçinelemeye başladı.
Mycroft ayrıntılara girmek için benim gitmemi bekliyordu.
Tam veda ediyordum ki Sherlock "Bir gün kemanını getir de yeni bir parça deneyelim"dedi. İlginç bir şekilde yarı harabe olmuş evinde normal bir şekilde sohbet edebiliyordu.
Gülümsedim ve "Elbette, güzel olur." dedim ve Mycroft'a da selam vererek çıktım.
Bella ile Bayan Hudson hala sohbet ediyordu. Anlaşılan iyi anlaşıyorlardı.
Bayan Hudson kapıda beni de lafa tuttu. Bu sayede kapıda John ile de karşılaştık. Çok telâşlaydı bana kısa bir selam verip hızlıca yukarı çıktı.
Eve gidip haberleri takip ettim. Ertesi gün Sherlock ve John da bütün günlerini morgda ve labaratuvarda geçirdiler.
O gün hiç olmadigim kadar yoğundum sürekli yeni cesetler geliyordu. Ve sonraki birkaç gün de öyle geçti.
Sherlock arada bir beni olay yerine cesedi incelemeye çağırıyordu. Bu ciddi bir işti.
Sherlock, Moriarty'i bulmak için eline geçecek bir fırsatı bekliyordu.
Tabii ki Alice'e ulaşamak da iyi olurdu. Sonuçta o Moriarty ile evliydi.
Bir gün 221B gittiğimde kapıda Sherlock ve John'un konuşmasını duydum, daha doğrusu dinledim.
Sherlock: John senden bir şey isteyebilir miyim?
John şaşkın şaşkın "Elbette." dedi.
Sherlock: Bu elimizde olan her iki davayı da Valentine'dan uzakta tutacağız.
John: Neden?
Sherlock: John göremiyor musun? Bu işin ucunda kim var sence? Elbette Moriarty. Yani Valentine'ın kardeşinin kocası. Valentine'ımızı güvende tutmalıyız. Anlıyor musun?
John: Evet. Onu bu işe karıştırmayacağız.
Sherlock tekrar işine döndü. John da gazete okumaya devam etti.
Merdivenlerin başına gidip yeni gelmiş gibi davranmaya çalıştım.
"Size Sherlock'un seveceği bir şey buldum."diyerek heyecanla içeri girdim çantamdan son cesedin otopsi raporlarını çıkarırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Genius
Fanfiction"Aşk tehlikeli bir dezavantajdır, Valentine." "Aşık olmayı istemiyor olman, olmayacağın anlamına gelmez." ©joliereinre | 2020 Askıda. ♡─────────────── _en iyi sıralamalar_ #1 sherlock #1 sherlockholmes #1 holmes #1 watson #1 johnwatson #1 bbc #1 mor...