15. BÖLÜM

2.4K 82 1
                                    

Buse den devam

Sonunda gün bitmiş günle beraber bitmiş bir halde berrinin arabasına kendimi atmıştım. Selinayla arkada yarı aygın yarı baygın yatarken bir an önce eve gidip dinlenmek istiyordum. Berrin çok geçmeden eve geldiğimizi söyleyince Selinayla beraber kendimizi kaldırıp arabadan indik. Eve geçerken evin önünde bulunan koruma sürüsüne baktım. Tedirginlikle berrine dönerken berrin anlayışla bana bakıp "aybars bir daha rahatsız etmesin diye"diyerek açıklama yaptı. Bu tavrı ve düşünme şekli hoşuma gitmişti.

Ona teşekkür edip eve girdim. Hızla odama geçip kendimi yatağa atarken çalışmaktan telefona bakmaya fırsatım olmadığı aklıma geldi. Telefonumu elime alıp ekranda gezinmeye başladım. Bir sürü mesaj vardı ve çoğu aybarsa aitti. Ona olan sinirim hala geçmiyor olması mesajlarını direk silmem için ideal bir düşünceydi. Wattsapı önemsemeden instagramı girip gezinmeye başladım. Yorgunluktan çöken gözlerim artık uyu derken instagramdan çıktım. Telefonumu bırakmak için komidine uzandığım vakit wattsaptan mesaj gelmişti. Aybars iyi geceler yazmıştı. Kendini böyle affettiremeyeceğini anlamalıydı. Telefonu sarja takıp yorganın içine girdim.

Sabah alarmın sesiyle uyanırken gözlerimi zorla açarak ayılmaya çalışıyordum. Başım uykusuzluktan zonkluyordu. Ah bu müdür işi benlik değildi. Bir çok insanla görüşmemin yanı sıra bir sürü toplantıya girip çıkmış anlaşmalar ve evraklar imzalamıştım. Sadece bedenim değil ruhumun yorulduğunu hissedebiliyordum. Ayağa kalkıp kendimi banyoya atarken duş aldım. Belki bir nebze ayılıp kendime gelirdim.

Banyodaki rutin işlerimi halledip odaya geri girerken ne giyeceğimi düşündüm. Bir daha aybars problemi yaşamaktan korkar olmuştum. Spor gündelik bir şeyi seçmeyi tercih ederek kot şortumu ve üzerine dizlerime kadar gelen bol kısa kollu tişörtümü geçirdim. En sevdiğin şey kısa şortun üzerine uzun kısa kollu tişörttü. Bence çok hoş duran şeylerdendi. Üstelik rahat olması avantajıma gelirdi. Bilakis ortalıkta çok koşturuyordum. Kıyafetimi giyip saçımı at kuyruğu yaparak aşağı indim.

Hızla kahvaltı masasına otururken açlıktan guruldayan midemle kimsenin kalmamış olmasını önemsemeden yemeğe başladım. Çok geçmeden berrin merdivenlerden telefonla konuşarak inmeye başlamıştı. Bakışlarım onu bulduğunda elbiseden vazgeçmediğini gösterdi. Bugün farklı bir model tercih etmesi gözümden kaçmamıştı. Straplez göğüslerinin üzerinde bulunan cepli önünde küçük düğmeler olan ve dizlerinin biraz altında bitip hafif iki bacağının arasında yırtmaçlı kot bir elbiseydi. Benim dün giymeyi hayal ettiğim elbiseme oldukça benziyordu. Elbise her zamanki gibi dar ve vücudunu sarmıştı. Siyah saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmış boynunu meydana çıkartmıştı. Oldukça güzel ve cüretkar gözüküyordu.

Telefonunu kapatıp masaya otururken aynı zamanda meraklı bakışlarıma karşı cevap veriyordu. "Abim aradı. Beklediğimden erken dönüyor" ağzıma attığım patatesle öksürük krizine girerken "erken değilmi? Ne zaman dönüyor"dedim. Berrin tabağına yiyecek doldurup "evet bende şaşırdım. Bugün uçağa binmişler"dedi. Aşağı ne ara indiğini hatta yanımıza ne ara geldiğini bilmediğim elif şaşkınlıkla"binmişler derken. Kimle kim??" Dedi. Sesi şaşkınlıktan çok merak ve kıskanç çıkmıştı. Bu gülümsememe sebep olurken berrinde bunu fark etmiş olucakki "hayırdır?? Niye bu kadar şaşırdın? Adamı nikahına mı alacaksın. Kiminle geliyorsa geliyor"dedi. Elif hızla kendini toparlayıp"aman be Berrin. Ne saçmalıyorsun. Sadece şaşırdım"dedi. Berrin bir anda gülmeye başlarken bozulan arkadaşına sarılıp "aman canım abim yeterki seninle birlikte olsun. Ben daha ne isterim. Hem bu kadar kıskanma. geldiği kişi erkek ama kim olduğundan haberim yok. Gelince tanışacakmışız"dedi. Elif gözlerini devirip berrinin koluna vururken "tanışacakmışız derken. Kimle kim tanışıyor"dedim merakla. Berrin bilmiyorum diyerek beni kestirip atarken sinirle gözlerimi kıstım. Bu kız beni bilerek mi sinir ediyordu.

O sırada dikkat dağıtıcı unsur olan arkadaşım merdivenlerden çığlık atarak inince hepimiz masada ayaklanmıştık. Selinay koşarak yanımıza gelirken neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Selinay hızla telefonunu bana uzatırken tedirgin bir şekilde telefonu elime alıp baktım. Yamaçtan gelen mesaja bu kadar büyük tepki vermesine karşı gülmeye başlarken berrin merakla elimdeki telefonu kaptı. Elif kafasını sokup telefona bakarken selinay "ne yazayım. Yada dur yazmayım. Hem bana neden mesaj attı ki durup dururken. Allahım kalbim çok hızlı atıyor. Yaa söylesene buse!! ne yapayım. Yazayım mı yazmayım mı??" bir anda bana bağırmasıyla yerimden sıçrarken "ne bileyim ben be. Kendin karar ver"dedim. Selin ay gözlerini devirerek berrin ve elife döndü. "Evet yazayım mı yazmayım mı?" Berrin telefonu selinaya uzatıp "senden cevap beklediğine dair mesaj atmış. Hem cevap versene sonra yaparsın nazını. Çocuk sana nasılsın diye sormuş bu kadar celallenme "dedi. Kahkaha atmaya başlarken selinay sinirle koluma vurup "komik mi"dedi sinirle. Kalbinin kırıldığını anlayınca kendimi toparlayıp"sakin ol kaptan. Yamaç artık emin ellerde. Ver cevabını başlat bu ilişkiyi"dedim. Selinay heyecanla bana dönerken "haklısın. Vereyim cevap. sonra bol bol nazımı yaparım"dedi. Gülerek onu onaylamış ve masaya yeniden kurulmuştum. Berrin elinde telefonla masaya oturan selinaya ithafen "yemeğini ye. Erken gidicez şirkete. Abim gelmeden şu işleri halledelim"dedi. Selinay telefonunu masaya bırakıp "iyiyim sen yazdım."dedi. Elif"iyi yapmışsın zaten başka ne yazabilirsin selinay"dedi. Selinay gözlerini devirerek "ilk defa bu durumu yaşıyorum. Bırakın biraz sevincini yaşayım"dedi. Ona gülümseyip" haklısın be kaptan. En azından sen mutlu ol"dedim. Selinay gülerek bana öpücük yollarken göz kırpıp yarım kalan kahvaltımı etmeye başladım.

Şirkete gelmiş arabayı park ederken arabadan indim. Selinay benimle beraber inmiş yanımda ilerliyordu. Bugün oda benim gibi spor giyinmişti. Spor kot pantolon üstüne de askılı salaş tişört geçirmişti. Asansöre ilerlerken kendi katıma bastım. Berrin bizim arkamızdan geleceğini söylemişti. Şirketle alakalı bir işi varmış. Duran asansörden inip odama doğru ilerlemeye başladım. Selinay yanımda "iyide yamaç çok hızlı cevap veriyor. Bu çocuk çalışmıyor mu?"dedi. Gülerek başımı sallarken "Allah başka dert vermesin kaptan. Genelde kızlar geç cevap veriyor diye kızar. senin kine bakta şükret"dedim. Selinay bana bakıp gülümserken "haklısın. Ama hemen ilerlemek istemiyorum. Neyse dur ben şirkete geldim sonra konuşalım yazacağım. Bakalım ne diyecek"dedi. Odaya giriş yaparken selinay heyecanla "tamam müsait olunca yaz dedi. Birde kalp atmış. Yerim kalbini. Neyse dur kendime geleyim. Hemen ona aşık olduğumu belli edemem. Dünden razı gibi davranmak istemiyorum" eline telefonu alıp ciddi bir şekilde mesaj yazdıktan sonra bana dönüp"teşekkür ederim diyerek mesaj attım. Sence çokmu ciddi olmuş" bu saf hali gülümsememe sebep olurken "hayır ama kessin şuanda *bu kız milletini anlayamıyorum*diyordur"dedim. Selinay gülümseyerek haklısın dedi. Gülerek masama otururken içeriye giren Ayça bana selam verdikten hemen sonra bugünkü planı anlatmaya başladı. Anlaşılan bir yoğun güne daha başlamış olmuştum. Sabırla planladı dinledikten sonra kendime cesaret verip "haydi başlayalım"dedim. Ayça tebessüm edip bana evrakları uzattı. Gülümsemeye çalışarak evrakları selinaya ve kendime pay edip okumaya başladım.

kürkçü dükkanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin