49. BÖLÜM

550 34 0
                                    

Selammmmm biliyorum bu aralar çok çetrefil koydum hızınızı ve merakını kesmeden direk konuya giriyorum. Benim başka kitaplarım var. veeee umuyorum ki bu kitabımı beğendiğiniz gibi onları da beğeneceksiniz.  Onlara da bakmayı unutmayın 🥰❤️


Berrin hastaneye vardığı gibi anında yoğun bakıma alınırken Arslan yere çöktü. Canın fazla yanmasına karşı gözlerini yumdu. Nasıl olurda fark edip Rüyaya engel olamamıştı. Nasıl!! Kendini suçlayarak elini saçından geçirdi.

Berrinin ölme ihtimali aklına geldikçe deliye dönerken gözlerinden yaş aktı. O kadar usulca akıyordu ve sıcaktı ki Arslan'ın canı daha fazla yandı. Yanında kendi olduğu tek kişiyi kaybetme fikri ona çok koyuyordu.

Hastaneye giren Buse Aybarstan önde ilerlerken Selinaya yöneldi. Soluklanmadan Berrini sordu. Öfkesi gitmiş yerini hüzün almıştı. Selinay dudaklarını dişledi. Berrinin durumunun ağır olduğunu doktorun ölebilir demesini Buseye nasıl anlatabilirdi. Gergin ve üzgün bir şekilde Buseye baktı. Bu karmaşık durumu nasıl anlatacağını tarttı. Oysaki Buse dudaklarını dişlemesinden bile ters giden bir şeyler olduğunu anlamıştı. Kalbi kırıldı. Canı öylesine yanıyordu ki nefes almakta güçlük çekti. Gözlerinden akan yaş önünü görmesini engelliyordu. Biri gitmeden diğeri akıyordu. Arkasına döndü usulca. Dayanacak sarılacak omzunda deli gibi ağlayacak birini aradı. Tamda o sırada yanında Aybars belirdi ve kendine çekti. Buse hızla başını Aybarsın omzuna koyup hıçkırıklarını serbest bırakırken Berrini düşündü. Aklında kalan ve onun unutamayacağı anıları. Berrinin yapısı gereği her zaman Buseyi koruyordu. Busenin her hatasını kapatıyor üstleniyordu. Berrin ona hiç seni seviyorum demese bile onun sevgisini Buse her zaman hissetmişti.

Buse ve berrin 7 yaşındayken

Buse hoplaya zıplaya Berrinin odasına girerken onun yatakta yattığını gördü. Yüzü düşmüştü. Hızla onun yatağının yanına gitti. Önce kollarından usulca sarsmış ama hala uyanmadığını fark edince bu sefer daha fazla sarsarak uyanmasını sağlamıştı. Berrin gözlerini sinirle açarken başında dikilen Buseye baktı. Buse omuzlarını silkerken "okula geç kalacağız hazırlan. Ben aşağıdayım" demiş ve aynı şekilde hoplaya zıplaya odadan çıkmıştı.

Berrin söylense de ayağa kalkarak formasını hızla giyinmiş ve Buseyi bekletmemek adına aşağı inmeye başlamıştı. Merdivenlerden ilerlerken sokaktan Busenin ağladığını duydu. Berrin buna karşı afallamıştı. Koşarak evden dışarı çıkarken iki kızın sokakta Buseyi ittirdiğini gördü. Berrinin gözü dönmüştü. Omzundaki çantasını yere atıp Busenin yanına giderken Buseyi ittiren kızı sert bir şekilde itti. Kız aniden gelen itmeye karşı yere düşmüştü. Yanında bulunan diğer kız hızla Berrine atak yaparak saçına yapıştı. Berrin acıyla yüzünü buruşturdu. Yere düşen kız Busenin yanına gidip hala iteklemesine karşı arkasındaki kızın elini kavrayan Berrin hızla öne çekip kıza tekme attı. Kız yere düşerken Berrin bir kez daha kıza tekme attı. Kızın ağzından kan geldiğini görebiliyordu. Ama bunu düşünmeyecek kadar küçük ve bu umursamazdı. Sıra Buseyi dürtekleyendeydi. Berrin ona öfkeyle dönerken Buseyi ittiren kız korkuyla Berrine baktı. Arkadaşını yerde görmüştü. Berrin ona hızla atak yapıp kızın saçını eline kavradı ve var gücüyle çekti.

Buse bu kargaşada Babasının Berrini kızdan ayırdığını gördü. Ardından yanına gelen annesinin kendini kaldırdığını hatırladı. O akşam babası ve annesi Berrine çok ceza vermiştiler. Buse babasının ofisinin kapısında Berrini beklerken babasının Berrine nasıl bağırdığını çok iyi hatırlıyordu. Daha sonra Berrinin kapıdan çıktığını hatırladı. Yüzünde pişmanlık yoktu. Aksine umursamadan gülümseyerek omuzlarımı silkmiş ve onu bekleyen ağlayan Buseye sarılmıştı.

Günümüz

Buse anıları hatırladıkça gözlerinden bir sürü yaş düştü. Canı fazlaca yanıyordu. Nasıl olurda Rüyaya engel olamamıştı. Ya da nasıl olurda Berrin Rüyanın bunu yapma olasılığını düşünmemişti. Aybars Busenin sırtını sıvazlayarak destek olamaya çalışıyordu. "Sakin ol ufaklık. Berrin ölmedi ya. Ona destek olmak için burdayız. Unuttun mu?" Dedi. Buse titreyen nefesini dışarı verirken Aybarsa baktı. Dolu gözlerinden Aybarsı net göremese de "ölmez Aybars değil mi?" Dedi. Aybars buruk bir tebessüm yerleştirirken yüzüne "ölmez Buse. Ölmez" dedi. Buse yeniden başını Aybarsın omzuna yasladı.

Hastaneye yeni giren elif dolu gözleriyle ilerliyordu. Yoğun bakım kapısında ellerini dayayıp ağlarken Selinay usulca Elifin yanına gidip destek olmak adına elini Elifin sırtına koydu. Elif dolu gözleriyle Aelinaya dönerek sarıldı.

Herkes perişan halde hastanenin bir köşesinde nöbet tutuyordu. Arslan perişan halde kafasını eğmiş elleri saçında, ağlıyordu. Hayatına anlam veren kızın ölmesi onu mahfederdi. Zaten deliydi. Bu sefer tımarhanelik olurdu. Ayağa fırlarken sinirle hastane koridorunda ilerledi. Koridordan tam çıkacakken arkasından ameliyathanenin kapısının açıldığını duydu. Ayakları bir anda durmuş ve geriye dönmüştü.

Herkes doktoru görmesiyle ayaklanmıştı. Arslan neredeyse koşar vaziyette doktorun yanında bitti. Doktor etrafında dolanan insanlara karşı sakin bir şekilde meraklarını gidermek adına konuştu. " Berrinin Hanımın akrabası mısınız" Arslan sinirle doktorun sorusunu cevapladı. "Evet doktor kısa kes. " Dedi. Doktor sert gelen cevaba karşı yüzünü buruştursa da "Berrin Hanımın ameliyatı başarılı geçti. Lakin her duruma karşı önlem olması adına yoğun bakıma alacağız. Durumu iyiye giderse kısa bir sürede normal odaya geçer" dedi. Arslan sakin bir şekilde nefes aldı. Sonunda... sonunda iyi bir şey duymuştu. Mutluluk yüzüne yansırken o müthiş gülümsemesini dudağına yerleştirdi.

Buse ise bu mutlu haber karşısında sevinçle Aybarsın boynuna atladı. Aybars gülümseyerek Buseye sarılırken Buse bir anda Aybarstan ayrılarak "o zaman Rüyanın işini şimdi halledebilirim" dedi. Aybars Busenin bir anda değişen ruh haline karşı şaşkınlıkla baka kaldı. Ne diyeceğini bilemez halde Buseye bakarken onu bu fikirden nasıl vazgeçirtebileceğini düşündü. Birini daha öldürmesini istemiyordu. Buse ise Aybarsın yüzündeki ifadeye baktı. Düşünceliydi. Ve durumdan memnun olmadığı belliydi. Buse hızla gerilerken "beni vazgeçirtemezsin Aybars. Bunu sakın düşünme. Ben arkamda ol istiyorum karşımda değil" diyerek ilerlemeye başladı. Aybars sinirle elini saçından geçirirken lanet olsun diyerek Busenin arkasından ilerledi. Tamam madem birini öldürecekti. Bari benim yanımda olsun düşüncesine kapılarak Busenin arkasından ilerledi.

Buse arkasından Aybarsın geldiğini görmesiyle gülümsedi. Sonunda bu duruma ayak uydurabilmişti. Aybarsın arabasının önünde dururken Aybarsı bekledi. Elini kaldırdı ve anahtarı ister bir şekilde Aybarsa baktı. Aybars kaşlarını çatarken yalvaran yüz ifadesini yüzüne yerleştirerek anahtarı vermemek adına direndi. Buse kaşlarını çatarken Aybarsa karşı elini bir kez daha salladı. Aybars başını olumsuz anlamda salladı ve "sana karşı koymak neden bu kadar zor... lanet olsun" diyerek anahtarı Busenin eline bıraktı. Buse zafer ifadesiyle Aybarsa gülümserken arabanın şoför koltuğuna ilerledi. Artık sadece Rüyayı öldürmek kalmıştı. Ya da en azından öldürmekten beter etmek. Buse arabaya yerleşirken ikinci fikrini daha çok beğendi. Evet... Evet. Öldürmek istemiyordu. Onu öldürmekten beter edecekti. Berrine yaşattığını ve Berrini sevenlere yaşattığı şeylerin hıncını böyle alacaktı. Bu fikri oldukça beğenmişti. Yüzüne yayılan şeytani gülümsemesine karşı Aybars gergin bir şekilde Buseye baktı. Her ne düşünüyorsa kesinlikle iyi olmadığı aşikardı. Aybars korkuyla gözlerini büyülttü. Tanıdığını düşündüğü sevgilisini tanıyamamış olabilir miydi? O içindeki şeytan mı ortaya çıkıyordu yoksa.? Kararsızdı ve bu durumdan mutlu değildi. 

kürkçü dükkanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin