44. BÖLÜM

578 35 0
                                    


Aşağı valizimle inerken Rüyanın evden ayrılmış olduğunu gördüm. Berrine dönerken "Rüya gitmiş?" dedim. Berrin koltuktan kafasını geriye atarak bana bakarken "evet valizini hazırlamaya gitti" şaşkınlıkla gözlerim açılırken heyecanla karşısına oturarak "nasıl yani? Rüyada mı Türkiye ye geliyor" dedim. Başıyla onaylarken gülerek "ah bu çok iyi oldu. Abimin şaşkınlıkla baktığı suratını görmek için can atıyorum" dedim. Berrin sırıtmaya başlarken "asıl sen Aybarsı düşün." Dedi. Gözleri beni bulmuştu. Yüzümdeki duyguyu görmek istediği belliydi. Gülümseyerek omuzlarımı silkerken "biz çoktan barıştık."dedim. Berrinin açılan ağzına kahkaha atarken Elif "nasıl yani?" dedi. Gülerek koltuğa kurulurken valiziyle aşağı inen Selinayın yanımdaki koltuğa oturmasını bekleyerek söze girdim. "Hepinize toplu söylemek istiyordum. Ben geçen gün Aybarsa mesaj attım. Oda bana döndü falan derken ..." Sözümü yarı yolda kesip lafa giren Berrine baktım. "Ne yazdın? Ve ne yazdı?" dedi. Derin bir nefes alarak konuyu en baştan detaylı anlatmakta karar kılarak baştan başladım.

Hepsi onaylarken Berrin "iyi bari. Sizi nasıl barıştıracağım diye kafayı yiyordum" dedi. Tebessüm ederek ona bakarken Elif araya girip "sen Busenin derdinden önce kendi derdine düş" dedi. Merakla Elife bakarken "ne demek istiyorsun" dedim. Berin önemli bir şey değil diyerek kestirip atarken Elif ona inat söz alarak " Arslanı deli gibi seviyor ama aşkını bir kez olsun sahiplenmiyor. Bu inadını çözemedim" dedi. Bakışlarım Berrini bulurken Berrin gözlerini devirerek "iyiki önemli bir şey değil dedim" diyerek Elife baktı. Kızdığı belliydi. Bu umrumda mıydı? Asla! Hızla lafa atlarken "beni barıştırmayı düşünen hanım efendi. Neden kendi ilişkinize sahip çıkmıyorsunuz?" dedim. Berrin bana dönerken "ilişkimizin olduğundan emin değilim de ondan" Elif Berrinin dediğine karşı kahkaha atarken şaşkınlıkla Elife baktım. Berrin de sinirle ona dönerken Elif "kusura bakma kendimi tutamadım. Arslanın seni ne denli sevdiğini herkes biliyor Berrin. Hatta Buse ve Eelinay bile az çok şahit oldu. Sen hala neyi düşünüyorsun" dedi. Berrin sabır çeker vaziyette nefes alırken ayağa kalkarak "tamam sizin derdiniz belli. Ben bunu düşünürüm. Herkes valizini hazırladıysa giyinsin de havalimanına gidelim" dedi. Konudan kaçtığını anlasam da üstelemek istemediğimden ayağa kalkarak odama geçtim.

Biz Türkiye'ye geldiğimizde büyük ihtimalle sabah olacaktı. Yani Aybarsı işe çıkmadan yakalayabilecektim. Ona göre güzel hazırlanmalıydım. Gerçi ne giyeceğimi valizimi hazırlarken karar vermiş ve dışarıya çıkartmıştım. Oduncu gömleği tarzında çizgileri bulunan kalın askılı spor elbiseyi giyerken altıma da siyah topuklu botlarımı geçirip deri ceketimi alarak aşağı indim. Berrin her zamanki gibi şıklığından ödün vermeyerek deri siyah yüksek bel pantolon üstüne de straplez beyaz bluz geçirmişti. Uzun aldığı siyah deri ceketini üstüne geçirirken "oo Berrin bu ne şıklık" dedim. Berrin bana doğru dönerek "her zamanki halim" diyerek öpücük yolladı. Gülerek gözlerimi devirirken "bu arada silahlarımızı nasıl eve götüreceğiz" dedim. Berrin bana kısa bir bakış atıp "dert etme. Arslan döndüğümüzü öğrenince uçağını yollamış. " Dediğini şok içerisinde sindirmeye çalışırken "uçağımı dedin?" Dedim. Başıyla onaylarken" yani senin hazırlığın buna" dedim. Berrin bana hızla dönerken omzuma vurdu. Gülerek omzumu ovalarken "madem Beyfendinin uçağı vardı. Biz niye onunla buraya gelmedik" diyen Selinaya bakarken Berrin gözlerini devirerek "buraya geldiğimizi söylemek istemediğimden. Ama her zamanki gibi öğrendiğini gözüme sokmak amacıyla elinden gelen her şeyi yapıyor" dedi. Gülerek Berrine bakarken "zenginliğe bak" dedim. O sırada çalan kapıya karşı kapıya doğru giderek kapıyı açtım. Karşımda valiziyle Rüya dururken gülümseyerek "hoş geldin" dedim. Hoş buldum demesiyle Berrin arkamdan ikimizin valizini sürükleyerek dışarı çıktı. Rüya onu takip ederek arabaya giderken bende peşlerinden gittim. Arka koltuğa kurulurken Berrin valizleri yerleştirip şoför koltuğuna geçti. En son Elif ön koltuğa geçerken Berrin arabayı çalıştırarak yola koyuldu.

Çok geçmeden havalimanına varmamızla hızla aşağı inerek valizimi aldım. Havaalanına girdiğimde Berrini takip ederek uçağa yol aldık. Bize ayrılan uçağa havalı bir şekilde binerken Selinay "abime de söylemek lazım" dedi. Başımı Selinaya çevirdiğim de bana gülerek bakarken "beraber göreve onunla gittiğimizi düşünsene. Çok havalı" dedi. Bu düşünce oldukça hoşuma giderken "bu fikre bayıldım" dedim. Gülerek koltuklara oturarak uçağın havalanmasını bekledik.

Pilotun uyarı yapmasının ardından uçak inişe geçerken derin bir nefes aldım. Gelmiştim. Memleketime gelmiştim. O beklediğim kavuşma anına gelmiştim. Uçak net bir şekilde durduktan sonra açılan kapısıyla aşağı indim. Kızlar tek tek arkamdan aşağı inerken uçağın yanına yanaşan siyah arabaya baktım. Aşağı inen Kıvanca bakarken gülümseyerek yanına gittim. "Senin burda ne işin var?" dememle tebessüm ederek "sizi almaya geldim." dedi. Merakla gözlerimi kısarken "Aybarsın haberi var mı?" dedim. Başını olumsuz anlamda sallayarak "hayır sürpriz yaparsın diye söylemedim" dedi. Elif valizini bagaja götürürken "acaba sen mi düşündün Berrin mi?" dedi. Kıvanç gözlerini devirerek "bir kere de beni bozma be" diyerek sitem etmiş ve elimdeki valizi alarak bagaja ilerlemişti. Tebessüm ederek arkaya otururken Selinay Rüya ve ardından diğerleri arabaya bindikleri gibi Kıvanç sürmeye başlamıştı.

Dikiz aynasından bana bakan Kıvanç "Aybars şirkete geçti. Seni eve mi yoksa şirkete mi götüreyim?" Düşünmeden cevap verirken "şirkete "dedim. Başıyla onaylayarak önüne döndü. "Selinay Yamaç ta şirkette" dedi. Selinay bana bakarken "o zaman bende Buseyle şirkete gideyim" dedi. Kıvanç gülerek onayladıktan sonra yola devam etti.

Berrin Elif ve Rüyayı eve bıraktıktan sonra Kıvanç bizi şirkete götürmeye yola çıkmıştı. Aslında Rüyayı görünce abimin tepkisini çok merak etsem de Berrin abimin erkenden bizim şirkete geçtiğini söyleyince rahatlamıştım. O görüntü görmeye değerdi. Kıvanç geldik demesiyle hızlanan kalp atışlarımla aşağı indim. Sanırım kalp krizi geçirecektim. Derin bir nefes alarak Selinayın koluna girdim. Beraber asansöre binerken Selinay "sanırım heyecandan bayılacağım" dedi. Bende bende diyerek başımı omzuna yaslarken "kalbim çok hızlı atıyor" dedim. Selinay gülerken "sen birde benimkine bak" dedi. Tebessüm ederek geldiğimizi bildiren asansörün sesiyle aşağı indik. Durmadan derin nefes alıp verirken Selinay beni Aybarsın odasının önünde bırakarak "ben Yamaça gidiyorum" dedi. Tamam diyerek gitmesini izledim. Kendime cesaret verirken kapıyı usulca çaldım. İçeriden sert otoriter sesini duymamla gülümseyerek kapıyı açtım. Ses tonunu bile özlemiştim. Kapıyı açıp içeri girerken başı masaya eğik olan Aybarsa baktım. Çatık kaşlarıyla dosyaya bakıyordu. Arkamdan kapıyı kapatıp ona bakarken hala başının kalkmamasına karşılık hafifçe öksürerek dikkatini bana vermesini sağladım. Başını kaldırıp bana bakarken yüzündeki şaşkınlık ifadesine baktım. Bu gülmeme sebep olurken ona doğru birkaç adım attım. Aybars hızla masadan kalkarken bana doğru ilerledi. Mutluluğum yerine dolu gözlere bırakırken bana sıkıca sarılan Aybarsa karşı kollarımı ona dolayarak usulca göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Aybars başını omzuma gömerken "seni çok özledim" dediğini duydum. Tebessüm ederken "bende... Bende seni" dedim. 

kürkçü dükkanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin