41. BÖLÜM

629 34 1
                                    

Buse sabah kurduğu alarmın sesiyle uyanırken yatakta doğruldu. Başı sersem gibiydi ve buna anlam verememişti. Banyoya giderken her şeyi kafasında tarttı. Dün akşam ağladığı aklına gelirken bu halde olmasını mantıklı buldu. Dün akşam Aybarstan gelmeyen bir iyi geceler mesajıyla yeniden yıkılmıştı. Aynada kendini görmesiyle küfür etti. Bütün gözleri şişmiş ve uykusuzluktan kararmıştı.

Berrin bu halini gördüğünde kızacağını biliyordu ama elinde değildi. Aybars aklından çıkmıyor sürekli onu düşünüp onu özlüyordu. Şu anda onun yanına gitmek çok istese de seni affettim demek istese de eğitimini bitirmeden Türkiye ye dönmek istemiyordu. Yarım bırakmak istemiyordu. Yüzünü birkaç kez daha yıkandıktan sonra odasına geçti. Güzel bir makyajla yüzünü gizlerken telefonunu eline aldı. Aybarsa yazmak aklından geçerken gözlerini yumdu. Kalbi, ona yazmayı düşünmesiyle deli gibi atmaya başlamıştı bile. Buse şaşırdı. Bu kadar mı özlemişti onu. Onu düşünürken bile kalbi hızlanmıştı. Yazabilirdi. Yazmak istiyordu. Tüm cesaretini kullanıp gururunu bir kenara bırakıp eline telefonu alarak hızla yazıp gönderdi. Sadece ismini yazmıştı. Aybars..? Silmeyi çok düşünse de sinirle ayağa fırladı. Artık ona mesaj atmıştı ve geri adım atmayacaktı. Kıyafetini değiştirip aşağı inerken masayı kurmaya başladı. Kızlar daha uyanmamıştı ve düşünmeye devam ederse o mesajı silerdi. Bu yüzden kafasını dağıtmak ve karnını doyurmak adına masayı hazırladı. Masa hazır olunca merdivenlere yönelirken merdivenden gelen sese karşı durakladı. Berrin ve Elif aşağı inerken erkenden kalkan Buseye karşı şaşırsalar da yadırgamadan masaya geçitler. Berrin sandalyeyi çekip otururken Buse de Selinayı uyandırmak için merdivenlere yöneldi. Tam o sırada arkasından gelen Berrinin sesini duydu. "Neden ağladın??" Buse gözlerini kapatırken o kadar kapatıcıya rağmen nasıl belli olduklarına karşı sinirlendi. Bu kadar mı belli oluyordu.? Sesini çıkartmadan yukarı çıktı. Belki üstelemez sormazdı. Yani Buse öyle umarak Selinayın odasına girdi.

Aybars arabanın durmasıyla arabadan inerken kapıda duran korumalara baktı. Hepsi Aybarsa bakarken aralarından biri "patron sizi bekliyor" dedi. Aybars gülümsedi. Yerin kulağı var dedikleri yerin üst kısmında da geçerliydi anlaşılan. Her yerde adamı olduğunu bir kez daha anlayan Aybars içeri girdi. Kapıyı açarken masasında oturan adama baktı. Dalgalı saçları önüne düşmüş boynundan itibaren sağ bileğine kadar uzanan dövmeleriyle dikkat çektiği aşikârdı.

Arslan başını kaldırıp ona bakan korkutucu bakışlara sahip olan adama baktı. Meşhur gülümsemesini dudağına yayarken oturmaz mısın? Dedi. Aybars karşısına geçerken Arslana baktı. Aybars Gülümsemeyi sevmeyen, bakışlarıyla iletişim kuran, bakışlarıyla korkutan biriyken karşısında ki adam tam zıttı olması onu şaşırtmıştı. Gülmesi korkutucuydu. Bu belliydi çünkü bunu ustalıkla yapıyordu. Yüzü ruhsuzdu ve o gülümsemesi samimiyetten oldukça uzaktı. Tabi korkutucu gülümsemesine Belirgin elmacık kemikleri de yardım ediyordu. Arslan söze başlarken "seni son gördüğümden bu yana değişmişsin" dedi. Aybars başını çevirirken Arslan devam etti. "Belli ki konumuz bu değil. Tahmin edeyim artık ismimi duymaya başladın...?" Aybars başını Arslana çevirmeden cevapladı. "Mekanın güzelmiş" birbirlerini iplemeyen ikili karşısında Arslan gülümsemesini büyüttü. "Abin gitmiş. Yeni lider sen olmuşsun. Geleceği ön görebildiğimi söylerler" dedi.

Aybars başını Arslana çevirip "ama kendi geleceğini görmüyorsun. Adamların seni bırakmaya başlamış." Dedi. Arslan gülerek dikleşti. "Ah... Aybars Adamlarını doğru seçtiğinden emin misin?" Dedi kendinden emin bir şekilde. Aybars gözlerini kısarak cevapladı. "Bende sana bu soruyu sormaya gelmiştim. Yurt dışından gelip sokakları karıştıran biri varmış" dedi. Arslan başını eğip gülerken "sonunda sadede geldin... Sizin kulağınıza gelmesine şaşırdım doğrusu." Aybars rahat bir şekilde arkasına yaslanıp "kim?? bana ismini söyle" dedi. Arslan gülümseyerek Aybarsa baktı. "Böyle bir şeyi neden yapacakmışım Aybars?" dedi. Aybars gözlerini kısarken "ne istiyorsun?" diye sordu. Arslan düşünür bir vaziyette Aybarsa bakarken çalan telefonuna karşı gözleri telefonuna kaydı. Dudağında ki gülümseme artarken telefonu açıp kulağına götürdü. "Sevgilim..." Karşıdan Berrinin sesini duyan Aybars dikleşti. Arslan ise Berrinin ona kızmasına karşı eğlenir bir şekilde gülüyordu. "Sevgilimmiş(?) Pehh. Hiç uzatmadan konuya gireceğim. Duyduklarım doğru mu? Aybars gerçekten Mirzayı ezip lider mi oldu? Şuan senin yanında mı?" Arslan gözlerini Aybarsta gezdirirken "bazen adamlarım sana çalışıyor gibi geliyor Berrin. Burda olduğunu kim söyledi. Söyle gerçekten öldürmeyeceğim" Berrin kahkaha atmaya başlarken arkadan gelen Buse ve silah sesleri eşliğinde Arslanın ve Aybarsın kaşları çatılırken telefondaki Berrinin küfrettiğini duyan Arslan oturduğu sandalyede dikleşti. "Selinay senin sıkacağın yere..." yüzüne kapanan telefon karşısında Arslan kaşlarını çattı. Aybars sorgu dolu gözlerle ona dönerken Arslan " Berrin vuruldu." dedi. Aybars "onu duydum. Buseye bir şey oldu mu?" Arslan alayla Aybarsa bakarken "madem onu duydun gerisini duyamadın mı?" dedi.

Atış dersine gelen kızlara Berrin seçtikleri silahları vermiş ve ders verip atış yapmalarına olanak sağlamıştı. Bu sırada Berrinin telefonu çalmıştı. Arslanın mekanına gelen Aybarsın geldiğini ve miirzayı ezip lider olduğunu duyunca hemen Arslanı aramıştı. Onunla konuşurken Selinayın ona döndüğünü gördü. Elindeki silahı sallayarak "bunun mermisi bitti" demesiyle Berrinin omzuna gelen kurşunla Berrin şaşkınlık ve acıyla Selinaya sesli küfür savurdu. Beklemediği anda gelen kurşun onu afallatmıştı. "Selinay senin sıkacağın yere "diyerek telefonu Arslanın yüzüne kapatıp yanına gelen Elife verdi.

Selinay gözlerini pörtleterek koşar vaziyette Berrinin yanına gelirken özür dilemeye başladı. Buse endişeyle Berrinin yanında yerini alırken Berrin "ben iyiyim. Tamam Elif beni halleder. Siz devam edin. Ve mümkünse merminin bittiğinden emin olun!" Dedi. Selinay bir kez daha özür dilerken Berrin onu yanından kovdu. Buse ve Selinay aynı yerlerine dönerken Elifte onların yanına mermi bırakıp Berrinin yanına döndü. Berrinin omzunu sıyırıp ilk yardım çantasını yanına çekerken Berrin Elife dönüp "Aybars lider olmuş" dedi. Elif kafasını kaldırıp şaşkınlıkla Berrine bakarken Berrin mırıldanır bir halde "bu Buse ve ikisinin geçici ayrılığı ikisi içinde dönüm noktası olmuş." Elif kurşunu dikkatle çıkartıp yere atarken "bana bir yerden tanıdık geldi" dedi. Berrin Elife dönüp gözlerini kısarken "Aybarsın yanında bana sevgilim dedi. Dengesiz" derken Elif gülerek ipi iğneye geçirdi. " Çok doğal değil mi ne diye kızıyorsun" dedi.

Berrin gözlerini devirirken "ben hala sevgili olduğumuzu kabullenemedim ki" dedi. Elif dikkatle iğneyi omzuna batırıp dikmeye başlarken "Berrin artık aşkını sahiplensen mi? "Dedi. Berrin her omzuna giren iğneye karşı yüzü buruştururken "konu ben değilim Elif. Aybars Arslanın yanına gitmiş. Bir şeyler ters gidiyor olmalı. Çünkü her aklı başında mafya lideri Arslana gitmesini istemez" dedi. Elif evet diye mırıldanıp "ne yapmayı düşünüyorsun" dedi. Berrin başını atış yapan Buse ve Selinaya çevirip "eğitimlerini bitirip hızla Türkiye ye dönmeyi" dedi. Elif başını kaldırıp atış yapanlara baktıktan hemen sonra dikişine karşı orayı güzelce pansuman edip sararken "hızlı ilerliyorlar. İkisi de ne istediğinden emin. Böyle giderse biz hemen Türkiye ye döneriz." dedi. Berrin Elife dönüp "evet. Ne kadar hızlı dönersek o kadar iyi. Aksi halde Aybarsı kaybeder Buse. " Elif bitirdiği kolunu nazikçe bırakıp Berrine baktı. Berrin dalgın bir şekilde devam etti. "Aybars çok değişmiş diyorlar. Busenin yanında gülümseyen kişi gitmiş ruhsuz seri katil gelmiş diyorlar. Eğer geç kalırsak Buse Aybarsı kaybedebilir" dedi. Elif elini ayağına koyup "merak etme Berrin. Zamanında Türkiye ye döneceğiz. Ve bu ikilinin aşkı bitmiş olamayacak." Dedi. Berrin umarım derken ayağa kalktı. Elif onun omzuna girerken beraber kızların yanına ilerlediler. Berrin atışlarını dikkatle izledi. En azından ikisi de doğru yerlere sıkabiliyorlardı. Her atışta yenisi gelen atış kartına karşı durmadan devam ettiler. Bıkmadan ve her defasında daha dikkatli bir şekilde. 

kürkçü dükkanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin