Buse normal odaya alınırken kendine gelmiş ve etrafında ki insanların neden bu denli ağladıklarını çözmeye çalışıyordu. Berrin Arslan'ın eşliğinde Busenin odasına girdi. Aybars ise Busenin elini tutmuş bir şekilde ona bakıyordu. Buse ters bir şey olduğunu fark etmişti. Odaya giren doktor Buseye bakarak "gerekli testleri yapmamız gerekiyor. Yaklaşık üç gün boyunca hastanede kalmalısınız." Dedi. Buse anlamsız bir şekilde doktora bakarken "sadece kırıklarımın olduğunu sanıyordum" dedi. Aybars gözlerini yumarken Buse korkuyla doktora baktı. "Beyninizde tümör var Buse Hanım. İyimi kötümü ona bakmamız gerekli. Gerekli bir durum da ameliyat etmeme mecburiyetinde kalabiliriz." dedi. Buse duydukları karşısında şoka uğrarken "ne... Ne demek tümör var..? ben.. ben ölecek miyim?" dedi. Gözleri dolmuş Aybarsa dönmüştü. Aybars ağlamamak için kendiyle savaşırken Buseye destek olmak için "sakin ol ufaklık. Beni bırakmana izin vermem. Bir daha beni terk etmeyeceksin öyle değil mi?" dedi. Buse ağzından kaçan hıçkırığa engel olamazken Berrin bu durum karşısında oldukça duygulanarak yeniden ağlamaya başladı. Artık güçlü olacak dermanı kendinde bulamıyordu. Artık duygusuz olmak istemiyordu. Kardeşini kaybetmek istemiyordu.
Buse Aybarsa bakarken "Aybars... Ya ölürsem. "Demiş ve ağlayarak Berrine dönmüştü. Berrinin gözlerinden akan yaşı gördükçe durumun ciddiyeti karşısında şoka girerken elini tutan Aybarsa karşı "öleceğim... Değil mi?"dedi. Aybars titreyen elini zapt ederken titreyen sesiyle "hayır ufaklık. Beni bırakmana izin vermem" dedi. Buse Aybarsa sarılırken doktor bu duygu seli içerisinde bulunduğu odada sesini çıkartarak "siz dinlenin. Yarın test için yanınıza hemşireler gelecektir. İyi akşamlar" demiş ve odadan ayrılmıştı. Elif Berrinin diğer tarafına çökerken Selinay ağlamasına karşı yine de ortamın dağılması üzerine "Buse ölmeyi bu kadar düşünme. Daha beraber bir kere gülen yüz çizebildik. Sıra bende." dedi. Herkeste buruk bir tebessüm oluşurken Buse ağlamasına rağmen gülümsemiş ve başıyla onaylamıştı. Arslan bu muhabbet karşısında "evet daha o yaratıcı fikri nasıl buldunuz bana açıklamadınız? Resmen ünüme ters" dedi. Berrin gülerken bu durum karşısında Buse ve Selinayda güldü.
Ortamın rehavet havası git gide bozulurken Aybars onun omzuna yatan sevgilisine bakıp bakıp kokusunu doyasıya içine çekiyordu. Ne kadar kabullenmek istemese de sevgilisi ölebilirdi. Sevgilisinin bu durumda olmasına rağmen gülebilmesine oldukça sevindi. Arslana minnetle bakarken Arslan Aybarsa tebessüm edip Berrine sarıldı. Aybars aynı şekilde Buseye dönerken Buse Berrinin konuşmasıyla başını kaldırıp Berrine döndü. Berrin "hem bunu da atlatalım doğru düzgün yapamadığımız tatilimizi yapalım" dedi. Arslan hızla devreye girerken "bu sefer bende geleceğim. Bensiz oralarda dans ettiğinizi unutmadım hanımefendi" dedi. Berrin gülerken Buse tebessüm etti. Aybars ta hızla lafa atlarken "ne yani Arslan. Ben zaten geliyordum. Sen izin mi alıyorsun" dedi. Herkes gülmemek için kendini zor tutarken Arslan Aybarsa döndü.
Gözlerini kısarken o meşhur gülümsemesini dudağına koydu ve Berrine dönerken "bu gereksiz ne diyor?" dedi. Berrin bu duruma dayanamazken kahkahasını serbest bıraktı. Bundan gaza gelen Buse Selinay ve Elifte gülmekten yarılırken Arslan gülerek Berrine baktı. Berrini gördükçe gülümsemesi samimiyet alırken Aybarsta gülerek "gereksiz mi? Ergen misin oğlum sen?" dedi. Arslan yeniden gözlerini kısarken "bak gereksiz beni delirtme ergen neymiş görürsün o zaman " dedi. Aybars gülerek başını sallarken Arslanda gülerek "hem sen yeni büyüdün. Yavaş gel" dedi. Bozulma sırası Aybarstayken bu sefer kızlar Aybarsa gülmeye başlamıştı. Aybars bu durum karşısında Arslana bakarak " çok fuzuli konuşuyorsun bunu biliyor muydun Arslan" dedi. Arslan gülerken Aybars ona bakıp gülen sevgilisine karşı gülümsedi. Somurtmaya da gelmiyordu.
Saat gece yarısını geçerken herkes yavaştan ayaklanmış odadan çıkmaya başlamıştı. Berrin odada kalırken Aybars ve Arslan da bakıştı. Aybars Berrine bakarken "Buseyi yalnız bırakmam" dedi. Buse Aybarsa tebessüm ederken Aybars ona yer açan Busenin yatağına girerek üstüne örtüyü çekti. Buse ve Berrin onun bu haline gülerken Berrin Arslana döndü. Bende gitmem diyen Arslan karşısında Berrin gülerek "küçük kanepe "dedi. Arslan başını olumsuz anlamda sallarken Berrin gülerek Arslanın yattığı kanepede yanına uzandı. Arslan hızla kollarını Berrine dolarken Berrin gülerek gözlerini kapattı. Belki bu akşam sorunsuz bir şekilde uyuyabilirdi.
Sabah hemşirelerin destursuz girmesine karşı Berrin koltukta doğrulurken hemşirenin gözleri Arslanın üzerinde gezmesine karşı kaşlarını çattı. Arslan vurdum duymazlıkta çığır açarken Berrine bakmış ve yeniden uyumaya geri dönmüştü. Berrin ayağa kalkarken hemşire sonunda gözlerini Arslandan çekebildi. Hemşire söz alırken "gerekli tahlilleri almak için gelmiştim." dedi. Berrin başıyla onaylarken Busenin yanına gitti. Hala mışıl mışıl uyuyan sevgili çifte karşı gülümserken çıkarttığı telefonuyla birkaç poz yakaladıktan sonra Aybarsın kolunu dürterek Busenin üzerinden ittirdi. Aybars çatık kaşlarıyla uyanırken Berrin "bu ne samimiyet kardeşim" diyip gülerken o sırada Buseyi de nazikçe dürtüyordu. Buse yavaş yavaş ayılırken Aybars zorla ayılıp buram buram çilek kokan sevgilisinden ayrılıp dikleşti. Çok mutsuz bir şekilde hemşireye bakarken hemşire bakışlar altında ezilip Buseye doğru ilerledi. Buse Berrinin yardımıyla dikleşirken hemşire yanına giderek bir kaç tüp kan tahlili almış ve odadan çıkmıştı. Buse başını yatağa yaslarken Aybars çatık kaşlarıyla Arslana bakarak "ne bu rahatlık. Bu niye uyanmadı" dedi. Mızıkçı küçük çocuklar gibi.
Berrin gülerken Arslan "seni duyuyorum gereksiz" dedi. Aybars gülerek gözlerini devirdi. Buse Aybarsa bakarken beni ayağa kaldırır mısın lütfen" diyerek rica etti. Aybars hızla Busenin yanında yerini alırken Buseyi dikkatli bir şekilde ayağa kaldırdı. Busenin sol eli ve omzu beraber alçıya alınmıştı. Başka alçısı yoktu ama hala her yeri ağrıdığından hareket ederken çok zorlanıyordu. Busenin koluna giren Berrin Buseyi lavaboya götürdü. Odada yalnız kalan Aybars Arslanın yanına gidip yorganı üzerinden çekti. "Uyan uyan. Sabah oldu. Kalkta bir şeyler getirelim kızlara "dedi. Arslan Aybarsa dönerken "sen iyice karıya döndün."diyerek ayağa kalktı. Esnerken cebinden telefonu çıkarttı. Onu arayanlara göz gezdirdikten sonra yeniden cebine soktu. Aybarsta telefonunu eline almış arayanlardan Kıvancın numarasını tuşlamıştı. Anında açılan telefona karşı "beni aramışsın Kıvanç" dedi. Kıvanç evet abi diyerek söze başlarken "Buseyi kaçıran kişiyi buldum. Gereksiz bir gangsterlerden biriymiş. Hesabını kestik. Haberin olsun istedim" dedi. Aybars duyduklarına gülümserken "eyvallah Kıvanç" dedi. Ve kısa süren telefon konuşmasını kapattı. Arslan ayağa kalkmış ciddiyetine bürünmüşken Aybarsa bakıp "Hadi gidelim gereksiz" diyerek ilerlerken Arslan peşinden gelmeyen Aybarsa döndü. Aybars ona bakan Arslana karşı "yürü ergen geliyorum." Diyerek peşine takıldı. Busenin durumuna karşı Aybars ile Arslan birbirine ısınmış küçük çocuklar gibi laf dalaşına girmeye başlamışlardı.
Lavabodan gelen kızlar odada olmayan erkekler karşısında şaşkınlıkla etrafa bakınırlarken o sırada kapının çalınmasıyla içeri giren hemşire "emar için geldim efendim." demiş ve getirdiği tekerlekli sandalyeyi berrine uzatmıştı. Buse yavaş bir şekilde sandalyeye otururken önden hemşire arkadan Berrin ve Buse ilerleyerek emara doğru gittiler. Buse bu durum karşısında gözlerinin dolmasına karşı titreyen nefesini içine çekti. Canı çok yanıyordu. Belki kendi yaşadığı değil ama sevdiklerinin üzüldüklerini görmek Buseyi derinden etkilemişti. Aybarsı yanında ağlarken görmesi kolay değildi. İlk tanıştıkları zaman geliyordu aklına. O sert buz dağı gitmiş busenin yanında onun için ağlayan kişi gelmişti. Buse bunu düşünürken bile kalbi sızlıyordu. Aybarsı seviyordu. Hemde kendinin hayal edemeyeceği kadar çok...
![](https://img.wattpad.com/cover/234713972-288-k84647.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kürkçü dükkanı
General FictionYeni bir şehre kız kardeşinin çağırmasıyla gelen buse yeni açılan cafe ve bar dükkanlarını döşeyerek onların başına geçer. Bar kısmına gelen mafya liderlerinden haberi olmayan buse yanlışlıkla birinin işine burnunu sokar ve olanlar olur. Kapak tasar...