8.BÖLÜM

501 45 2
                                    




Deniz'in mesaisinin bitmesine yarım saat kadar kalmıştı. Yavaş yavaş yerinden kalkıp masasını topladı. Misafirleri gelmeden önce neyle uğraştığını şu anda hatırlamıyordu bile...

Kayınpederi ve kayınvalidesi o toplanırken gururla ofisi incelediler. Yıllardır çok çalışmıştı; ama nihayet hak ettiği makama gelmişti gelinleri. Her ikisi de gördüklerinden gayet memnun bir şekilde göz göze geldiler. Yüz ifadelerinden ofisi beğendikleri anlaşılıyordu.

Gülsüm Hanım içinden oğluna söyleniyordu: "Ah Ömer ah! Bir tek sen bilemedin şu kızın kıymetini!"

Deniz'le birlikte önce Gözde'nin ofisine uğradılar. Gözde de tanıştığı gibi çok sevmişti bu güzel insanları. Deniz'in söylediği doğruydu. Böyle bir anne—babayı asla üzemez, tersleyemezdi. Hep beraber çıktılar şirketten. Hepsi Deniz'in arabasına bindiler. Deniz Gözde'ye anne— babasıyla konuştuğunu ve evine döneceğini söyleyince o da çok mutlu olmuştu: "Denizcim, tabii ki ne zaman istersen bana gelebilirsin; ama inan ki bu gidişine seviniyorum, yalan söyleyemem sana...Biliyorsun ben hep ümidimi korumuştum. İnşallah bundan sonra çok mutlu olursunuz Ömer'le," dedi.

Mustafa Beyle Gülsüm Hanım, gelinlerinin ardından arkadaşını da çok sevmişlerdi. Gerçek bir arkadaş olduğu, onun iyiliğini istediği belliydi.

Evin önüne geldiklerinde Gözde'nin ısrarına rağmen karı—koca gelinlerini arabada beklemeyi yeğlediler. Deniz arkadaşının evine girer girmez kaldığı odaya yöneldi. Onu takip eden Gözde ise konuşmaya başladı: "Kızım, anlattığından da tatlı insanlarmış. Bayıldım ikisine de..."

Deniz gülümsedi: "Evet, öyledirler. Canlarım benim, nasıl üzülmüşler görüyor musun! Beni Ömer'den bin kat daha fazla seviyorlar!"

"Bence de," dedi arkadaşı.

Bavuluna getirdiği her şeyi güzelce yerleştirip fermuarını kapattı. Deniz kapının önüne geldiğinde Gözde'yle de vedalaşması gerekti. Sıkıca sarıldılar birbirlerine. Gözde içinden geçenleri söyledi: "Canım arkadaşım, kendini iyi hissetmediğin an ben telefonun ucundayım, biliyorsun...Sakın aramaktan çekinme! Yarın şirkette alırım haberlerini..."

"Her şey için çok teşekkür ederim," dedi Deniz de. Böyle bir dostu kolay kolay bulamazdı. Ayakkabılarını giyerken bunu düşünüyordu. Aşağı inip bagaja bavulunu koydu ve tekrar şoför koltuğuna geçti. Annesi ve babasının yüzleri gülüyordu artık...

Üçü birlikte Deniz'le Ömer'in evlerinin yolunu tuttular. Gelinleri isteksiz de olsa bunu onlara hiç belli etmek istemiyordu. İkisine de sarılarak girdi terk ettiği evine. Bakalım Ömer geldiğinde neler olacaktı...

Mustafa Bey bir ara yanlarından ayrıldığında Gülsüm Hanım Deniz'e döndü: "Kızım!"

"Efendim annecim!"

"Eğer beni dinlersen bir fikrim var! Dün gece çok düşündüm. Bence Ömer bunu hak ediyor..."

"Neyi annecim?"

"Nasıl olsa evde bir sürü odanız var. Diyorum ki hemen yatak odanıza geçme de başka bir odaya yerleş...Bir müddet orada kal. Hem gözünün önünde olup hem de gönlünün olmadığını bilsin; ona göre davransın sana! Ne dersin!"

Deniz günlerden sonra ilk defa kahkahalarla güldü onun dediklerine: "Aslında olabilir. Zaten içimden gelmiyor hemen yanına yatmak! Naz yapmam lazım, değil mi?"

Bunun üzerine Gülsüm Hanım da güldü: "Tabii ki, sana da bu yakışır! Buna ne diyorlar şimdi biliyorsun değil mi? 'Göster ama verme!'"

Gelin— kaynana tekrar gülüştüler aralarında. Gülsüm Hanım devam etti konuşmaya: "Sen öbür odaya giderken Ömer'in yüzünün alacağı şekli çok merak ediyorum!"

YENİ-DEN AŞK/TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin