Gözde'nin yanına Serpil Hanım bindi hemen. Saim Bey de topallayarak yürüyen oğlunun yanında buldu kendini. Çok şükür Levent'in bir şeyi yoktu. Arkalarında iki arabayla hastaneye vardılar. Genç adam kendini düşünecek durumda değildi."Baba, beni Gözde'ye götür," diye sesleniyordu yattığı yerden durmadan. Ona bir şey olursa yaşayamazdı ki...
O yine kalkmaya çalışırken doktor durdurdu: "Beyefendi, belki de iç kanamanız var şu anda; bilemeyiz ki! Baştan aşağıya muayene etmeden hiçbir yere gönderemem sizi..."
Bu sözler üzerine yapacak bir şeyi yoktu artık; boyun eğmek zorunda kaldı.
Serpil Hanım, Gözde'nin yanından bir dakika bile ayrılmamıştı. Genç kadının önce tomografiye girmesi gerekiyordu. Nesi olduğunu öylece tespit etmeye çalışacaklardı. Onunla beraber, annesi olduğunu söyleyerek her yere girdi, çıktı. En sonunda Gözde'nin iç kanaması olduğunu ve hemen ameliyata alacaklarını bildirdiler. Bu operasyona girmeden aceleyle durumunu sordu bir doktora Serpil Hanım.
"Geç kalırsak kritik olabilir," cevabını alınca hemen çekildi önlerinden. Haberi vermek için oğlunun yanına gittiğinde neyse ki hiçbir şeyi olmadığını, hatta az sonra taburcu olacağını öğrendi. Oracıkta sarıldılar birbirlerine. Hep beraber Gözde'yi götürdükleri ameliyathanenin kapısına geldiler. İki saatlik bekleyiş sanki iki gün gibiydi. En sonunda doktor dışarı çıktığında Levent nefes alamayacak durumdaydı.
Saim Bey ondan daha aceleciydi. "Ne oldu doktor? Hastamız nasıl?"
"Hanımefendinin iç kanaması vardı; dalağını almak zorunda kaldık. Göğüs kafesinde çatlaklar ve kolunda da kırık var. Bunların iyileşmesi zaman alacaktır."
Levent hemen atıldı: "Yani kurtuldu, yaşıyor değil mi?"
Doktor gülümsedi: "Yaşıyor merak etmeyin. Bu saydıklarım dışında hiçbir şeyi yok."
"Peki, ne zaman görebiliriz?"
"Odasına çıkartılsın, yarım saate kadar tamamen kendine gelir. Yalnız hastaneden çıkınca da iyi bir bakım lazım, haberiniz olsun..."
"Siz hiç merak etmeyin doktor, ne gerekiyorsa yaparız biz! Ayrıca ben de doktorum," deyince ayaküstü birkaç dakika daha sohbet ettiler.
Ardından "Peki o halde, izninizi rica ediyorum," diyen doktor yanlarından ayrıldı.
Tekerlekli sedyede hala baygın olan Gözde yanında hemşirelerle odasına götürülmek üzere çıkartıldı. Hemen onların ardından asansöre binip genç kadının yatacağı kata çıktılar beraberce.
Levent büyük bir oda rica etmişti. Hepsinin oturacağı kanepeler vardı içerisinde. Fısıltılarla konuşarak onun uyanmasını bekliyorlardı. "Hastaneden çıkınca konağa geçelim anne! Gözde için zaten 'iki aylık rapor vereceğiz' dediler. Ben de Kaya Hocayla konuşur izin isterim. Birkaç hafta burada kalır, sonra geçeriz İstanbul'a."
"Siz nasıl isterseniz öyle olsun oğlum! Ben ona nerede olursa olsun prensesler gibi bakarım. Çok şükür kurtuldu ya! Dün ailesinin hikayesini öğrendikten sonra onu da kaybedersek diye ödüm koptu..."
"O çarpışma anında çıldıracaktım korkudan neredeyse...Ama kendim için değil! Ona bir şey olursa diye..."
Saim Bey oğluna onun yeni hissettiği bu duyguyu senelerdir taşıyan biri olarak baktı: "Oğlum sen çok seviyorsun Gözde'yi; şimdi daha iyi anladım...Bundan sonrası kolay! Biz yalnız bırakmayız onu; gül gibi bakarız kızımıza..."
O sırada yavaş yavaş genç kadının göz kapakları önce titredi, sonra açılmaya başladı: "Ben neredeyim?"
Levent hemen yerinden kalkıp onun elini tuttu. "Buradasın canım, hastanede. Bak yanındayız hepimiz!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ-DEN AŞK/TAMAMLANDI
RomanceBiri evli diğeri bekar olan iki doktor arkadaşın ilki karısına diğeri ise sevgilisine deli gibi aşık olur. Hayatta öyle şeyler yaşarız ki aşk bazen "yeni"dir; bazen de kendini "yeniden" yaşatır...