İKİ GÜN SONRA
Yangından sonra yeni bir eve geçmiştik. Hayatımız normal düzeyde devam ediyordu. Babama bu yangın meselesini sorduğumda her defasında geçiştiriyordu beni. Kızının akıllı olduğunu bile bile bu yolu tercih ediyordu. Ben de sesimi çıkarmıyordum. Aradığımı babamdan bulamayacaktım. Bu kesindi.
Yangın sebebiyle yıpranan saç tellerime çare olarak perma yaptırmıştım. Yıpranmış durmaktansa böyle olması iyiydi. Kot gömleğim ile kot dar paça pantolonumu giyip boy aynasında kendime baktığımda hazırdım. Elimi koyu kahverengi saçıma daldırıp dağıttım. Şu Aksoy işini kurcalamam gerekiyordu. Onun için babama söylemeden şirkete gidecektim. İş yapma bahanesiyle bir şekil araştırma yapsam iyi olurdu. Annemle vedalaştıktan sonra kendimi dışarı attım. Arabama binip şirkete doğru sürdüm.
Bugün hava hayli sıcaktı. Uzun saç tellerim ensemi yakmaya başlamıştı. Torpido kapağını açıp kalem aramaya başladım. Bir kalem bile mi yok! Sinirle kapağı kapattım. Yola doğru baktığımda yanlış yola girdiğimi gördüm. Yola bakmazsan öyle olur! Arabayı sağa sapıp yoluma devam ettim. Gözüm sol dikiz aynasına kaydığında iki siyah arabanın bana doğru arada mesafe bırakarak geldiğini gördüm. Gözlerimi devirip gaza bastım. Çok komik! Bana saracaklardı anlaşılan. Sarsınlar bakalım...
...
Arabadan inip şirkete doğru ilerledim. Şirketin kapısından geçtiğimde ortam gayet sakindi. Herkes kendi halinde işine bakıyordu. Bu durum hoşuma gitti. Sakin kafayla şu meseleyi masaya yatırabilirim. Çisel'e doğru ilerlerken tanıdık bir yüzle adımlarım yavaşladı. Bunun burda ne işi var?
"Günaydın..."
Kaşlarımı çatıp konuştum.
"Ne işin var senin burda!"
Bağlı kollarını çözüp yanıma adımladı. Farklı bir bakışla bana bakıyordu. Koray...
"Ters tarafından mı kalktın diyeceğim ama bu senin her zamanki halin. Seni görmeye geldim."
Gözlerimi devirip Çisel'e döndüm. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Tek kaşımı kaldırıp bakmayı sürdürdüm.
"Hoş geldiniz Su Hanım..."
"Hoş buldum. Odama çıkıyorum. Yanımda kimseyi istemiyorum. Anlaşıldı mı?"
Başını sallayıp gülümsedi. Ben de baş selamı verip asansörlere doğru ilerledim. Düğmeye bastıktan sonra biraz beklememin ardından açılmıştı. Asansöre binip 4. kata bastığımda bir elin uzanmasıyla kaşlarımı çattım. Yüzündeki gülümseme eşliğinde yanıma ilişti.
"Bir şey unutmadın mı?"
Kaşlarımı çatıp ona baktım. Devam etti.
"Sana da günaydın..."
Umursamayıp serin olan asansörün etkisiyle elimi saçlarıma daldırıp karıştırdım. Çok terlemiştim. Bu hareket beni az da olsa kendime getirirdi.
"Çek saçlarını!"
Şaşkınlıkla ona baktım.
"Asansöre binen sensin! Çık!"
Asansör sesi geldiğinde açılması üzerine hareket edeceğim vakit bir elin saçımı karıştırmasıyla yumruklarımı sıktım.
"Koray!"
Kahkahalar atıp asansörden çıkmıştı. Bir hışım çıkıp odama doğru ilerledim. Bi dakika, bi dakika...
"Yönünü şaşırdın!"
![](https://img.wattpad.com/cover/240741443-288-k626149.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD: HUZUR
SpiritualHuzur... Suyun dinginliği gibi midir acaba... Kuşların cıvıltısı... Rüzgarın tatlı serinlikle okşaması... Ama... Her an hissedemem ki... Her an... Her an yanımda olan bir huzur... Ellerimi uzatsam tutunabilir miyim?