Üzerime giydiğim dizimin altında biten mavi elbisemi aynanın karşısında son kez düzelttikten sonra saçımı tepeden topuz yaptım. Yüzüme baktığımda makyaj yapıp yapmamakta kararsız kaldım. Makyaj yapmaktan hoşlanmıyordum. Ama özel günlerde yapma zorunluluğu hissediyordum kendimde. Sağ elimi havada kaydırıp göz kırptıktan sonra aynayla bakışmayı bıraktım. Gerek yoktu.Annemin süzgecinden geçtikten sonra vedalaşıp dışarı çıktım.
KORAY'DAN
Bağlı kollarımla arabaya yaslanmış, Su'yu bekliyordum. Bugün güneş fena hâlde kavuruyordu. Gözlerime taktığım güneş gözlüğünü düzeltip eski pozisyonumu aldıktan sonra açılan kapıya odaklandım. Üzerine giydiği mavi elbiseyle çok güzel olmuştu. Ben bu kıza demedim mi mavi giyme diye!
Yanıma ulaştığında kollarımı çözüp yerimde doğrulurken konuştum.
"Günaydın Deniz Kızı..."
Başını sallayıp konuştu.
"Günaydın Koray..."
Arabaya doğru ilerlerken kolundan tutup bana bakmasını sağladım. Kaşlarını çatarak bana bakmıştı.
"Ben sana ne dedim?"
Bakışını sürdürdüğünde kaşlarımı çatıp ona bakmaya başladım.
"Ne diyorsun sen Koray!"
İstifimi bozmadan bakmaya devam ettim. Göz devirip kolunu kurtarmaya çalıştı.
"Ya bıraksana! Adamakıllı söyle karın ağrını!"
Başımı iki yana sallayıp gözlerimle üzerindeki elbiseyi süzdüm. Bakışlarım yüzüne çevrildiğinde kaşlarını çatarak bana baktığını gördüm.
"Süzmen bittiyse gidelim artık! Ya da bırak ben giderim!"
Sözlerinin üzerine kolunu benden kurtarıp ilerlemeye başladı. Koşar adım yanına ulaşıp kolundan tutarak kendime çevirdim. Sinirle bana bakıyordu. Kulağına yaklaşıp bastıra bastıra kısık sesle konuştum.
"Mavi giyme demedim mi Deniz Kızı... Gözlerinin maviliği başıma bela zaten!"
"Koray bıkmadın mı?"
Ondan uzaklaşıp şaşkın hâlde bakakaldım.
"Neyden?"
Dolu gözlerle bana baktığında içimin acıdığını hissettim.
"Sevgi görmediğin bir kişiyi sevmekten..."
Sözleri ok misali bedenime saplansa da önemsemeyip konuştum.
"Zaten vazgeçersem sevmemişimdir..."
Burnunu çekip düz çıkan sesiyle konuştu.
"Hadi gidelim..."
Başımı sallayıp oturması için arabanın kapısını açtım. Arabaya bindiğinde kapıyı kapatıp arabanın arkasından yeni fark ettiğim göz yaşlarımı silerek dolandım. Arabaya bindikten sonra Su'ya bakmadan arabayı çalıştırmıştım.
SU'DAN
Egemen'in gelişiyle eski yaşadıklarım önüme bir bir dökülmüştü. Saçma sapan hallerimle hareket eder olmuştum. Beş yıl önceki hâllerim yakamı bırakmamak için direniyor gibiydi. Ama ben bu hâlden nefret etmiştim. Egemen'in küçük Su'ya yaşattığı darbeyi tekrar yaşamaktan nefret etmiştim...
Umursamasam da peşimi bırakmamak için üşüşüyordu düşünceler. Aklıma gelene gülüp elimi başıma geçirdim. Kötülükler insanların peşinden sürüklenmeyi ne çok seviyorlar!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD: HUZUR
SpiritualHuzur... Suyun dinginliği gibi midir acaba... Kuşların cıvıltısı... Rüzgarın tatlı serinlikle okşaması... Ama... Her an hissedemem ki... Her an... Her an yanımda olan bir huzur... Ellerimi uzatsam tutunabilir miyim?