13.Bölüm: "Hani tüm gün bana bakacaktınız Bay Kim?"

16K 1.4K 1.1K
                                    

13.Bölüm: "Hani tüm gün bana bakacaktınız Bay Kim?"

-

Bay Kim'in evinde oturmuş, etrafı incelerken oldukça garip hissediyordum çünkü beni kendi evine getirmişti??

Yine olanları anlatmadım değil mi? Baştan alayım. Hastanede bir süre daha kaldıktan sonra çıkış işlemlerim yapılmış ve Bay Kim bana bakacağını söyleyerek beni kendi evine getirmişti. Ne kadar gerek olmadığını söylesem de beni dinlememiş, bir de annemin numarasını alıp ona da haber vermişti.

Bay Kim'le bir öyle bir böyleydik. Daha dün büyük bir kavga etmiştik ama şimdi evindeki gri koltukta oturuyordum. Garipti, gerçekten.

Ben koltukta öylece otururken Bay Kim mutfakta bana yemem için bir şeyler hazırlıyordu. Yardım ederim dediğim zaman da kesin bir dille dinlenmemi söylemişti. Neden şimdi bana bu kadar iyiydi anlamıyordum gerçekten. Neyse, en iyisi tadını çıkarmak.

Mutfaktan bir şeylerin kırılma sesi gelmesiyle yerimden sıçrayarak Bay Kim'e bağırmıştım. "İyi misiniz Bay Kim?" Çok geçmeden cevabımı da almıştım. "Evet evet. Her şey yolunda."

Sessizce kafamı sallayarak onaylamış ve gözümün önüne gelen uzamış, dalgalı saçlarımı sinirle üflemiştim. Hiç sevmiyordum saçlarımı. Hatta bir keresinde kesmeye karar vermiştim ama Jimin Hyung çok tatlı olduğumu söyleyerek beni durdurmuştu.

Bay Kim'in elinde tepsiyle içeri girmesiyle yerimde birazcık toparlandım. Tepsiyi önümdeki sehpaya bırakıp yanıma otururken mahcup bir şekilde ona baktım. "Bu kadar zahmet etmenize gerek yoktu Bay Kim. Teşekkür ederim."

"Ne demek Jungkook. Seni böyle bir zamanda yalnız bırakacağımı düşünmedin herhalde."

Yoo, düşünmüştüm. Hem annem de bakardı bana evde. Tabii ki bunları söyleyip ortamı bozmak gibi bir hataya düşmemiştim.

Minik bir tebessüm edip önümdeki sıcak çorbadan bir kaşık aldığımda anında öksürmeye başlamıştım. Çok acıydı, bu ne be!

"İyi misin? Kötü mü olmuş yoksa?"

Telaşlı bir şekilde sorularını sıralarken kafamı olumsuz anlamda sallamış ve "Hayır Bay Kim, gayet güzel. Birazcık acı sadece." demiştim. Rahatlayarak gülümsemişti. Ben de önümdeki tadını hiç mi hiç beğenmediğim çorbayı Bay Kim'e ayıp olmasın diye içmiş ve sonunda bittiğinde derin bir nefes almıştım. Cidden, baya kötüydü tadı.

Tepsiyi mutfağa götürmek için kalktığımda canımın acısıyla inlememek için dudağımı ısırdım. Ben hiç hareket edemeyecek miydim ya? Ayağa kalkmamla Bay Kim beni hızla durdurarak "Sen otursana, ben götürürüm." dedi. Onaylayıp geri yerime otururken Bay Kim de mutfağa doğru yürümüştü.

Biraz utanmış hissediyordum kendimi çünkü evde yalnızdık. Kimse yoktu. Normalde dedesiyle yaşadığını ama şimdi onun şehir dışına gittiğini söylemişti.

Bay Kim'in odaya girmesiyle parmaklarımla oynamaya başlarken yanıma oturmuş ve "Bir şeyler izlemek ister misin?" diye sormuştu. Hızla kafamı sallayarak "Iron Man!" diye bağırdım. Gülerek onaylamış ve telefonunu televizyona bağlayarak istediğim filmi açmıştı. Ben de defalarca kez izlediğim filmi bir kez de Bay Kim'le izlemenin mutluluğunu yaşıyordum.

🐰

Filmin ortasında Bay Kim'in telefonu çaldığında filmi durdurup konuşmaya başlamıştı. Kimin aradığını görememiştim maalesef. Oflayarak onu dinlemeye başladım. Karşı tarafın sesi gelmiyordu.

"Ne var Yeri? Beni aramaman gerektiğini daha kaç kere söyleyeceğim?"

Of, yine mi şu kız ya? Sinir oluyordum o kıza, ıyy.

"Ne? İyi misin şimdi? Tamam bekle geliyorum."

Ne? Gidiyor muydu yani? Hani tüm gün beraber olacaktık?

Telefonu kapatıp sıkıntılı bir nefes alarak bana bakmıştı. "Üzgünüm, gitmem gerek. Eve bırakırım ben seni."

"Hani tüm gün bana bakacaktınız Bay Kim?"

"Gitmeliyim dedim ya. Hem iyisin sen, bir şeyin yok."

Cidden, bir günüm ya, sadece bir günüm güzel geçsin istemiştim. Çok mu şey istemiştim? Ama şaşırmamam lazımdı. Bay Kim'di bu. Her zaman olduğu gibi beni düşünmeyip kırıyordu. Alışmıştım artık.

"Peki Bay Kim. Sizin bırakmanıza gerek yok. Kendim giderim ben."

"Olmaz, yaralısın."

"Hani iyiydim Bay Kim?"

Oflayarak saçlarını karıştırmış ve öylece suratıma bakmıştı. Bir cevap vermeyeceğini anlayarak ben de kendi kendime kafa sallamış ve yerimden zorlanarak kalkıp Bay Kim'e bakmadan kapıya doğru yavaş yavaş yürümüştüm. Karnımdaki ve bacağımda morluklar kendilerini belli etmek istercesine sızlıyordu. Gözlerim acıyla dolarken burnumu çektim ve kenarda duran kabanımı alarak evden çıkıp kapıyı sertçe kapattım. 10.katta olduğum için asansöre binip aşağı inmeye başlarken kafamı arkaya yaslamıştım.

Bügünün gerçekten güzel geçeceğini düşünmüştüm. Bay Kim'le aramızdaki buzların kırılacağını ve daha yakın olacağımızı. Ama olmamıştı. Filmi bile bitirememiştik. Üstelik onun iğrenç çorbasını bile içmiştim!

Asansör zemin kata ulaştığında yavaşça yürüyerek dışarı çıktım. Bacağımı tuta tuta ilerlerken düşünüyordum. Bay Kim maldı. Evet, bu kadar. Tek bir cümle yeterliydi. Gerçekten kırılmıştım ama yapacak bir şey yoktu. Hem sadece 1 haftam vardı. 1 hafta sonra stajım son bulacak ve Bay Kim'i bir daha hiç görmeyecektim. Bu yüzden onu bu kadar düşünmeye gerek yoktu. Önemsiz biriydi benim için, evet evet öyleydi. Kesinlikle.

Karşımda bir park görmemle oraya doğru yürürken sızlayan bacağıma "Uf, yeter be." diyerek sertçe vurdum. İyice acımasıyla sessiz bir çığlık atarken sinirle banka gidip oturdum. Cebimden telefonumu çıkaracakken beraberinde bir kağıdın da düşmesiyle şaşkınca kağıda baktım.

Ah, doğru ya! Beni hastaneye getiren çocuğun numarasıydı. Arayıp teşekkür etmeliydim. Numarasını telefonuma girip aramış ve beklemeye başlamıştım. Açılan telefonla heyecanla ayaklarımı yere vurdum tamamen istemsiz bir şekilde.

"Şey, merhaba. Gece beni hastaneye siz getirmişsiniz sanırım."

"Ah, evet. Merhaba." Sesi sanki biraz tanıdık gibiydi. Genç olduğu da anlaşılıyordu.

"Ben çok teşekkür ederim. Siz olmasaydınız kötü bir durumda olabilirdim."

"Rica ederim. Sokakta öylece yatan yaralı birini bırakamazdım. Ayrıca siz demene gerek yok. Yaşıtız zaten."

"Oh, öyle mi? Anladım."

"Yüz yüze konuşmak ister misin?"

"Şey, efendim?" demiştim şaşkınca.

"Kötü bir amacım yok. Sadece iyi olduğundan emin olmak istiyorum."

"Hm, pekala. Ben parkayım şimdi. Konum atayım istersen."

Onayladığında telefonu kapatıp konum atmış ve beklemeye başlamıştım. İyi mi yapmıştım? Daha tanımıyordum bile. Ama beni kurtarmıştı. İyi biri olmalıydı.

Yaklaşık 15 dakika sonra biraz ileride bir araba durmuş ve birisi bana doğru gelmeye başlamıştı. Gördüğüm kişiyle şaşkınca ayağa kalkarken sessizce mırıldanmıştım.

"Kim Yugyeom?"

-

Taehyung şerefsizlik yapmadan duramıyordu..

Yorumlarınızı bekliyorumm 😻😻

Bitch Boss | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin