15.Bölüm: "Çık ve kendin gör canım."
-
Evin yakınlarındaki parkta tek başıma otururken bir süre olanları düşündüm. Sürekli beni azarlayan ve döven babamdan kurtulmuştum. Bu yüzden mutluydum ama bir yandan da içim buruktu çünkü annemi bırakmıştım. Beni üzen tek şey buydu. Ama annem babamı seviyordu ve ikisinin arası iyiydi. Annemi benimle gelmesi için zorlayamazdım bu yüzden. Hem annemle hiç görüşmeyecek değildik ya. Sadece her gün görmeyecektim. Görüntülü konuşurduk veya buluşurduk. Evet evet, öyle yapardık.
Saat öğlen 12'ye yaklaşıyordu. Yanımda bavulum ve sırt çantam vardı. Jimin Hyung'u aramalıydım. Olanları anlatırsam onlarda kalmama izin vereceğini biliyordum. Telefonu çıkarıp ararken cevaplaması için beklemeye başladım.
"Alo Jungkook?"
"Merhaba Hyung, nasılsın?"
"İyiyim, biraz önce hastaneden çıktım ve eve geldik. Dinleniyorum şimdi. Yoongi de yemek hazırlıyor. Sen nasılsın?"
"Şey, pek iyi sayılmam. Yani evi terk ettim. Aslında ben terk etmedim babam kovdu. Neyse sonuç olarak evsizim şu an. Sizde kalabilir miyim?"
"Ne? Nasıl kovdu seni? Aptal mı bu adam? Hemen gel bize. İstediğin kadar kalabilirsin. Geldiğinde her şeyi anlatacaksın ama."
"Tamam Hyung, gelince anlatırım. Görüşürüz o zaman."
O da aynı şekilde karşılık verdiğinde telefonu kapatıp ayaklanmıştım. Canım düne göre daha az acıdığı için yürüyebiliyordum iyi bir şekilde. Otobüs durağına kadar ilerleyip beklemeye başladım. Bu sefer müzik dinlemiyordum çünkü kulaklığım çantanın derinliklerindeydi. Çıkarmaya çok üşeniyordum.
10-15 dakika sonra otobüs geldiğinde önümdeki kadınların binmesini bekledikten sonra ben de binip gördüğüm ilk boş yere hızla oturmuştum. Yanımda bavul olduğu için ilerlemem biraz zor oluyordu. Otobüsteki bazı kişilerin bakışı bana yönelmişti bu yüzden. Onları umursamadan kafamı cama yaslayarak beklemeye başladım.
🐰
Otobüs durduğunda bir süre daha yürüyüp eve gelmiş ve zile basmıştım. Birkaç saniye sonra kapı Yoongi Hyung tarafından açılmış ve beni içeri almıştı. Yüzümdeki yaraları görüp gözleri kocaman açılırken "Noldu sana?" diye endişeyle konuştu. Bavulu ve çantamı yere bırakırken "Birazdan anlatırım Hyung. İçeri geçelim de." dedim. Odaya geçtiğimde Jimin Hyung da yüzümü ve zor yürüdüğümü görüp endişeyle sorular sormaya başlamıştı.
"Nasıl oldu bunlar Kook? Yine baban mı dövdü?"
"Hayır Hyung." diyerek koltuğa oturmuş ve 2 günde başıma gelen her şeyi uzun uzun anlatmıştım. Dövülmemi, Yugyeom'un beni hastaneye götürmesini, Bay Kim'in bana bakacağını söyleyip sözünde durmamasını, Yugyeom'la buluşmamı ve babamla kavgamızı.. Hepsini teker teker anlatıp bitirdiğimde ikisi de şaşkınca bana bakmaya başlamıştı. Yaşadıklarımı başka biri yaşayıp anlatsa ben de şaşırırdım.
"Bunlardan bizim neden şimdi haberimiz oluyor acaba?"
Jimin Hyung'un yalandan trip atar gibi yapmasıyla gülerek arkama yaslandım. "Endişelendirmek istemedim sizi. Hem pek vaktim de olmadı."
"Tamam neyse. Babanı dövmek istemem normal mi? Acayip sinirlendim. Nasıl kovar seni ya? Annen bir şey yapmadı mı?" diye sorduğunda Yoongi Hyung, suratım biraz asılırken cevap verdim. "Annem kalmam için ısrar etti ama onu dinlemedim. Ben de o evde yaşamaktan oldukça yorulmuştum zaten."
İkisi de kafa sallarken biraz utandığımı hissetmiştim. Ailemle ilgili şeylerden bahsederken biraz çekiniyordum.
"Neyse biz de kalırsın zaten. Sorun yok."
"Çok teşekkür ederim Hyung. Siz olmasaydınız ne yapardım bilmiyorum."
"Ne demek Kook, biz her zaman buradayız." dediğinde gülümsemiştim. Onları gerçekten çok seviyordum. İyi ki tanışmıştık.
🐰
2 günlük haftasonu hızlı bir şekilde geçmiş ve pazartesi sabahına uyanmıştım. 2 gün boyunca evde boş durmaktan sıkılacağım için Yoongi Hyung'a iş yerinde yardımcı olmuştum. Ve itiraf etmeliyim ki Bay Kim'i özlemiştim. Yani biraz. 1 hafta boyunca onu hep görüp haftasonu görmeyince garip olmuştu biraz. Ona alışmıştım sanırım. Her ne kadar kavga etsek de. Son görüşmemizin de pek iç açıcı olduğu söylenemezdi. İş yerinde ona biraz soğuk yapmayı düşünüyordum. İçimden kötü kadın kahkahaları atarken yatakta daha fazla durmayıp lavaboya girmiştim
Evleri fazla büyük değildi ama misafir odaları vardı. Bir de odanın içinde tek kişilik yatak. Bana da kalmam için bu odayı vermişlerdi ve onlara gerçekten minnettardım.İşlerimi hallederek lavabodan çıktığımda yattığım odaya girmiş ve bavulumdan çıkardığım biraz kırışmış olan mavi çizgili beyaz gömleğimi ve siyah pantolonumu giymiştim. Siyah kravatı da gelişigüzel bir şekilde taktığımda hazırdım. Koridordaki aynada kendime baktığımda gözümün önüne gelen dalgalı uzun saçlarım sinirimi bozmuştu. Sinirle çekiştirdiğimde hiçbir değişiklik olmamış, bu da oflayarak yerimde tepinmeme sebep olmuştu. Sevmiyordum hiç saçlarımı.
Daha fazla oyalanmayarak telefonumu cebime koyarak evden çıktım. Otobüse binip şirkete vardığımda biraz heyecanlıydım çünkü o günden sonra Bay Kim'i ilk görüşüm olacaktı. Neden heyecanlandığımı da bilmiyordum ama neyse. Patronum olduğu içindir herhalde.
Bu arada yüzümdeki yaralar da biraz geçmişti. Küçük morluklar kalmıştı sadece. Yürümekte de sıkıntı çekmiyordum artık. İyiydim yani.
Şirketten içeri girince nereden çıktığını anlayamadığım Jiwoo koşturarak yanıma gelerek konuşmaya başladı. "Kook, seni çok özledim canım arkadaşım. Ah, bu arada hoşlandığım çocukla sevgili olduk. O da beni seviyormuş inanabiliyor musun? Kavga ediyorduk ve bir anda sana aşığım dedi. Tam öpecekti ki evlenmeden olmaz diyerek durdurdum. Bu yüzden biraz trip yedim ama neyse. Sonuç olarak sevgiliyiz."
Ara vermeden anlattıklarıyla onun yerine ben nefes nefese kalsam da gülümsemiştim. "Sevindim senin adına. Umarım mutlu olursunuz."
"Teşekkürler canım. Darısı Bay Kim ve senin başına. Aynı performansı sizden de bekliyorum." demesiyle istemsizce kalp atışlarım hızlanırken birkaç kere öksürüp "Saçmalama be. Biz ne alakayız?" demiştim.
"Ne alaka mı? Birbirinize bakışlarınızı gördüm ben. Ah, bu arada Bay Kim'in odasında hoşuna gitmeyecek bir şey var. Ya da biri mi demeliyim?"
"Ne? Kimmiş o?" dedim şaşkınca. Kim benim hoşuma gitmeyecekti ki?
"Çık ve kendin gör canım. Ben söylemeyim."
Onaylayıp hızla asansöre giderken düşünüyordum. Kim olabilirdi ki? Şirkette sevmediğim birisi yoktu zaten. Belki de Jiwoo uydurmuştur. Asansöre binip yukarı çıktığımda inmiş ve masama doğru yürürken saate bakmıştım. Tam vaktinde gelmiştim.
Ve ben Bay Kim'in odasında kim olduğunu nasıl öğrenecektim ki? Kapı kapalıydı. En iyisi beklemekti. Birkaç dakika böyle bekledikten sonra kapının açıldığını duymamla hızla kafamı kaldırıp kim olduğuna baktım.
Kim Yeri.
Bay Kim'in birlikte olduğu ve o gün beni bırakma nedeni olan kadın.
O aptal kadınla Bay Kim, gözlerimin önünde sarılarak vedalaşmış ve kadın aşağılayıcı bakışlarını bana göndererek uzaklaşmıştı.
-
Hehe kaossss
Yorumlarınızı bekliyorum <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitch Boss | Taekook
FanfictionJungkook, aldığı ceza yüzünden Kim Holding'te 2 haftalığına staja başlar.