22.Bölüm: "En sevdiğin patronun değil miyim senin?"

13.4K 1.2K 1.1K
                                    

22.Bölüm: "En sevdiğin patronun değil miyim senin?"

-

Etraftaki herkes gülüşüp bir şeyler yiyorlardı. Herkes mutluydu. Ben hariç.

Birkaç dakika önce gördüğüm görüntüden beri kendime gelemiyordum. Çok üzgündüm, kendime sinirliydim. Ne diye hoşlanmıştım ki öyle birinden? Üzüleceğim başından belliydi zaten.

"Sen de bir şeyler yesene Jeon. Aç değil misin?"

Aniden Bay Kim'in gelip kulağıma fısıldamasıyla yerimden sıçrayarak dolu gözlerimi kırpıştırdım ve elimle sertçe silerek Bay Kim'e döndüm yavaşça. Arada sadece birkaç santimetre olan yüzlerimiz yüzünden yutkunurken gözlerimi gözlerine değdirmeden cevap verdim.

"İştahım yok Bay Kim. Siz yiyin."

"Neden? Oysaki arabada çok aç görünüyordun. Uyurken karnından gelen sesleri duymuştum." dedi gülerek. Utanmaya başlarken tırnaklarımı avucuma geçirerek "Artık aç değilim." dedim. Konuşasım bile yoktu üzüntüden.

"Hey, neyin var senin? Bir şey mi oldu? Bak bi bana."

Kafamı olumsuz anlamda sallarken oturduğumuz örtünün üstünden yanıma iyice yaklaştı ve eliyle yumuşak bir şekilde çenemi tutarak kafamı kendisine doğru çevirdi. Yakından gördüğüm gözleri derin ve oldukça sesli bir şekilde yutkunmamı sağlarken yakınlaştığımız için hızla atan kalbimi duymamasını diliyordum. Neden böyle yapıyordu? Beni sevmezken bana neden bu kadar yaklaşıyordu?

"Gözlerin kızarmış Jeon. Olmuş işte bir şey. Anlat bana hadi güzelim, hm?"

Söylediği kelimeyle gözlerim kocaman açılırken kalbimin hızı iyice artmış, ellerim titremeye başlamıştı. Beni üzenin de, bu kadar heyecanlandıranın da o olması adil miydi gerçekten?

"Önemli bir şey değil Bay Kim, gerçekten. Minhae'nin yanına gidebilirsiniz. Benim yanımda vakit kaybetmeyin." diye sessizce mırıldandığımda şaşkınca "Ha?" demişti. "Ne alaka şimdi o? Hem niye onun yanına gideyim ki? Sen daha eğlencelisin."

"Ne yani? Benimle eğlenmek için mi konuşursunuz?"

"Ne? Neyin var bugün senin? Cidden lafları farklı bir yerinden anladığını düşünmeye başlayacağım."

Oflayarak yeniden dolduğunu hissettiğim gözlerimi kapattım ve başımı eğerek "Üzgünüm." dedim. "Hastayım sanırım. Biraz yürüsem iyi olacak."

Ardından ayağa kalkmış ve Bay Kim'in bir şey demesine izin vermeden hızla uzaklaşmaya başlamıştım. Yolları bilmediğim bu yerde birkaç dakika boyunca hızlı hızlı yürümeye devam ederken gözümden yaşların akmasına izin vermiştim. Ağlamam çok saçmaydı. Özelikle de saçma bir kıskançlık yüzünden. Ama kendime engel olamıyordum.

Onu sevmeye başlayalı, daha doğrusu sevdiğimi anlayalı sadece birkaç gün olmuştu. Zaten yeterince boktan bir hayatım varken bir de onu sevmek, onun yüzünden üzülüp sinirlenmek çok zordu. Üstelik yarın şirketteki son günümdü. Muhtemelen okul başlayınca depresyona falan girecektim. Derslerim kötüleşecek, notlarım düşecekti.

Bunları düşünmek bile nefesimi daraltırken derin bir nefes alıp ilerideki ağacın yanına gidip oturdum ve gözlerimi kapatıp arkama yaslandım. Düşüncelerimin neredeyse hepsini Bay Kim'in kaplaması sinirimi ciddi anlamda bozuyordu.

O seni hiçbir zaman sevmeyecek. O seni hiçbir zaman sevmeyecek. O seni hiçbir zaman sevmeyecek.

Sevmeyecekti işte.

Saçlarımı çekiştirip kendime gelmeye çalışırken canımın acımasıyla oflayıp bıraktım.

"Jeon neredesin?"

Bay Kim'in bana bağırdığını duymamla gözlerimi silip hızla toparlandım ve ayağa kalkarak "Buradayım." diye bağırdım. Gözleri hızla bana dönerken koşarak yanıma geldi ve aniden sarılarak derin bir nefes aldı. Bu yaptığıyla heyecanla ona dönerken o bana bakmamış ve kafasını boynuma koyup sesli nefesler almaya başlamıştı.

"Yarım saattir seni arıyorum. Neredeydin? Çok korkuttun beni."

Endişeli sesi içimde bir şeyleri hareket ettirirken fırsat bu fırsat, bir daha nasıl olsa sarılamayız diyerek ellerimi beline doladım ve sessizce kokusunu içime çektim. Yemin ederim, dünyada bu kokudan daha güzel bir şey olamazdı.

"Hey iyi misin? Eve gitmek ister misin? Yüzün sararmış, hasta gibi görünü-"

"Benimle bu kadar ilgilenmeyin Bay Kim." dedim sözünü keserek ondan ayrılırken. Şaşkın gözleri beni bulurken "Ne?" dedi.

"Eşcinsel olmamdan rahatsız oluyor musunuz?"

"Ha?"

Kısa kısa şeyler söylemesi sinirimi bozarken kendimi tutamayıp bağırdım. "Bana bir cevap verin! Benden rahatsız oluyor musunuz?"

"Hayır Jeon, olmuyorum." dedi kararlı çıkan sesiyle. Yalan söylüyor gibi görünmüyordu. Bu beni biraz da olsa mutlu ederken rahatlamış bir nefes alıp yeni bir soru yönelttim. Bay Kim de biraz gergin gibiydi sanki.

"Peki ilk öğrendiğinizde neden o tepkiyi verdiniz? Homofobik gibiydiniz."

"Bak, geçmişte iyi şeyler yaşamadım tamam mı? Şu an bunları konuşup hem senin hem de kendi canımı sıkmak istemiyorum. Bana biraz zaman ver, anlatacağım bir gün sana. O zaman sen de bana hak vereceksin."

Hızlı hızlı kafa salladığımda gülümseyerek saçlarımı okşamış ve "Güzel. " demişti. Rahatlamış görünüyordu. Deminki gergin halini üzerinden atmış gibiydi.

"O zaman sen de bana sorununu anlat. Niye böylesin? Yanlış bir şey mi yaptım yoksa?"

"Ben, söyleyemem." dedim utanarak. Nasıl söylerdim ki onu kıskandığımı? Kesin dalga geçerdi benimle.

"Hadi ama Jeon, beni mi kıracaksın? En sevdiğin patronun değil miyim senin?" diye şirin bir sesle konuştuğunda bu tatlılığına kalbim dayanamamış ve sinirle konuşmuştum.

"Bu haksızlık ama! Şirinlik yaparak ikna edemezsiniz beni."

"Ha beni şirin buluyorsun yani? O zaman aegyo yaparsam anlatır mısın bana, hm?

Şaşkınca ona bakmaya başlarken bir anda nasıl bu kadar değiştiğini düşünüyordum. Olgun bir adamdan şirin bir bebeğe dönüştüğüne biraz önce kendi gözlerimle şahit olmuştum resmen.

"Aegyo falan istemiyorum Bay Kim."

"Biraz önce herkesin hayran olduğu CEO Kim Taehyung sadece sana özel aegyo yapacaktı ve sen bunu reddettin Jeon. Ömür boyu pişman olursun umarım." diyip yalancı bir üzgünlükle konuşunca kendimi tutamayıp gülmüştüm. Beni kıran da oydu, iyileştiren de.

O da benimle birlikte gülerken kolunu omzuma atmış ve ilerlemeye başlamıştı. Ben de onun peşinden yürürken konuşmaya başladı. "Seni daha fazla zorlamayacağım. İstersen kendin anlatırsın. Ama şimdi bir şeyler yemelisin. Deminden beri karnın gurulduyor ve ciddi ortamda kendimi gülmemek için zor tuttum."

Dalga geçerek konuşmasıyla sinirle ona baktım. "Benimle dalga geçemezsiniz tamam mı? Ne var yani karnım guruldayamaz mı?"

"Tamam tamam, tatlı bir tavşan olduğun için daha fazla seni utandırmayacağım." dedi gülerek. Benimle alay ederken fazla mutlu gibi görünüyordu. Kaşlarımı çatarak ona karşılık olarak bağırdım.

"Yah! Tavşan değilim ben!"

-

Selamm umarım beğenmişsinizdir bölümüü 🥺🥺

Şey bir de bölümlerin sırası siz de düzgün mü oç wattpad karıştırmış her şeyi sabah sabah sinirlendim 😡😡

Oy ve yorumları bekliyorum 😉 😉

Bitch Boss | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin