25.Bölüm: "Özür dilerim ama kendine gelmen için bunu yapmak zorundayım."
-
Tanrım, utancımdan şuracıkta ağlamak istiyorum.
Beni çıplak gören Taehyung bir süre vücudumu incelemiş ve ardından yutkunarak hızla arkasına dönmüştü. Ben de kızarmayı da geçip morarmaya ramak kalan yanaklarımla hızla dolapta duran havluyu belime bağlayıp öylece yerimde durmuştum.
"Ne işin var burada?"
"Giyindin mi?"
Aynı anda sorduğumuz sorularla bir an şaşkınca ona baksam da soruyu önce ben cevaplamıştım.
"Havlu sardım belime. Dönebilirsin."
Kafasını yavaşça sallayıp bana dönerken yüzünün ve boynunun terli olduğunu fark etmiştim. Acaba benden etkilenmiş olabilir miydi?
"Şey, sana sürpriz yapmak istemiştim sadece. Jimin odasında bekleyebilirsin diyince bir sorun olmayacağını düşündüm. Seni böyle görmeyi beklemiyordum."
Son cümleyi söylerken sırıtmış mıydı? Tanrım, neden her zaman ben utanmak zorundaydım ki? Aish, yanaklarım hâlâ kızarık, üst vücudum de hâlâ çıplaktı.
"A-anladım, şey üzerimi giyineyim o zaman. Evet evet, öyle yapayım." diyip saçma sapan konuştuktan sonra bir kazak ve kot pantolon almıştım.
"Dursaydın böyle. Benim manzaram oldukça hoş."
"Ne?" diyip şaşkınca ona döndüm. Vücudumu beğenmiş miydi yani? Ve birazcıkta yavşamıştı sanki.
"Şu yüzüne bak Jungkook. Birazdan yanakların patlayacak." diyerek büyük bir kahkaha atmasıyla yanaklarımı sıkıca kapatıp sinirle ona baktım. Ne var yani utanmış olamaz mıyım?
"O zaman ben de seni çıplak basayım da sen utanıyor musun utanmıyor musun o zaman görelim. Ne dersin Taehyung?"
İsmini söylemeye tam alışamamışken söylediğim cümlelere ben bile şaşırmıştım. Daha 2 gün önceye kadar patronum olan adama neler diyordum. Cidden ne zaman ne olacağı hiç belli olmuyordu.
"Bana hava hoş. Çıplaklıktan utanmam. Beni çıplak görsen utanan yine sen olursun bence, ben değil." diyip sırıtmasıyla kaşlarım iyice çatılırken "Yah!" diye bağırdım. Söylediklerinin doğru olması beni asıl sinirlendiren şeydi.
Başka bir şey daha söyleyecekti ki gözlerinin boynuma takılmasıyla dudaklarını ısırıp gözlerime baktı. "Kolyen nerede senin? Niye çıkardın?"
"Ah, burada." diyip hemen yanımdaki çekmecenin üzerinde olan kolyeyi elime aldım. "Duştayken ıslanıp zarar görmesin diye çıkarmıştım."
"Ha anladım." diyip rahatlamış bir şekilde bana bakmasıyla güldüm. Sanırım kolyeyi hemen çıkarıp attığımı düşünmüş ve üzülmüştü.
"Merak etme, bu kolye benim için gerçekten çok değerli. Asla öylece çıkarıp atmam."
Gülümseyip kafa sallamış, ardından yanıma yaklaşmıştı. Bu arada üzerimde hâlâ havlu vardı. Demin elime aldığım kıyafetleri ne ara yere attım, gerçekten bilmiyorum.
"O zaman hemen takalım bunu." dedikten sonra elimdeki kolyeyi alarak arkama geçmiş ve boynuma hızla takmıştı. Bir süre öylece arkamda durmasıyla ne yaptığını anlayamasam da derin bir nefes aldığını hissedince istemsizce gülümsemiştim. Saçlarımı kokluyordu.
"Nasıl bu kadar güzel kokabilirsin?" diye sessiz bir şekilde mırıldandığını duymamla nefesimi tuttum. Sanırım duymayacağımı düşünerek söylemişti ama duymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitch Boss | Taekook
FanfictionJungkook, aldığı ceza yüzünden Kim Holding'te 2 haftalığına staja başlar.