Bölüm 27: Toprak Ana

4 2 0
                                    

18 Nisan 1021 Saat: 21.13


  Fin zindanda kanlar içindeydi. Nete'nin işkenceleri ile tamamen darmaduman olmuştu. Ama işkencenin hiçbir anında ne ağladı ne bağırdı ne yalvardı ne de sızlandı. O sakin gözleriyle Nete'nin gözlerine bakarak tüm acıya katlandı ve bu Nete'nin çok fena kanına dokunmaya başladı.

Rahatlamak için dışarı çıkıp odasına geldi. Özel İşkence yöntemlerinin yazılı olduğu kitabı eline alarak incelemeye başladı. Fin'e hangisi uygun olur, diye... Ama o sıralarda Miriam'ın iz takip yeteneği sayesinde Nete'nin kalesine gelmişlerdi ve Fin'in Kartalı Ni, gökyüzünde Fin'in nerede olduğunu gösteriyordu.

Fim, sadece hız bakımından değil, gizlenme bakımından da bir kediyi andırırdı. Onun gizlenmesi için pek çok tekniği mevcuttu. Bu yüzden de "Siz burada bekleyin. Gizlice içeri girip Fin'i alacağım" diyerek üstün gizlenme tekniklerini kullanarak askerler arasından geçip Ni'nin gösterdiği pencereden içeri girdi.

Fin ile göz göze geldi. Fin'i o halde görmek onu biraz sarsmıştı ama kimseye kırıldığını gösteremezdi. Bu yüzden işi şakaya vurmak istedi ve "Fin! Ne tesadüf. Tam da hayatı alt-üst olmuş bir adamı arıyordum. Denk geldik, ne iyi oldu ya" diyerek hafiften güldü. Fin de hafif bir gülüş atıp "İki sağdaki odada... Sanırım iki aydır buradaymış. Ben beklerim merak etme" demesiyle Fim sevinçli bir gülümseme ile "İyi olmana sevindim, Lider. Seni buradan kurtaralım" diyerek onun zincirlerini yok etti.

Fin o kadar yarasına rağmen ayakta durabiliyordu. Bu Fim için çok havalı bir duruştu. Ama tabii ki bunu da göstermezdi. Bu yüzden "Dışarıda Miriam ve Ukera isimli iki kadın var. Seni bulmamda yardım ettiler" demesiyle Fin "Senin beni tek başına bulabileceğini zannetmiyordum zaten" diye kıkırdayarak kapıya yöneldi. Fim somurtmuş bir ses tonuyla "Ayıp ediyorsun ama" diyerek peşine takıldı.

Fin ile Fim sessizce dışarı çıkarak Miriam ve Ukera ile buluştular. Ukera oldukça sevecen bir gülümseme ile "Hoş geldin, demek isterdim ama hiç hoş bir halin yok. Sana ne yaptılar böyle?" diye sordu. Fin de "Pek bir şey yapamadı. Şimdi, senden bir şey isteyeceğim. Bana kanından ver" dedi. Ukera "Kanım mı? Nasıl yani?" deyince Fin "Bunu bu şekilde söylemek istemezdim ama ben bir Cadıyım" dedi.

Ukera baya şaşırdı ancak Miriam sakinliğini korudu. Ukera "Sen şaşırmadın mı?" diye onun şaşırmamasına bir kez daha şaşırdı. Miriam ise sakin tonuyla "Sıradan bir insanın Cadı avlamasına inanabilirdim ama bu kadar fazla avlamasına imkan vermiyorum. Bunun yanında hiçbir Migar'ın bile bilmediği bilgileri biliyor. Nigar'larla konuşabiliyor. Cadı olduğunu düşünmemek salaktı bence" demesiyle Fin "Ama ben sadece bir deneyin ürünüyüm. Cadılar, erkekleri Cadı yapmayı araştırıyor ve bunun üstüne deneyler düzenliyorlar. Ben yüzbinlerce denek arasında başarıyı elde eden sadece bir erkeğim. Yüzyıllardır başarıyı elde eden ilk denek... Bu yüzden ben de kendimi araştırmaya, neden ben başarılı olduğumu anlamaya çalışıyorum. Bunu da çantamdaki bir not defterinde yazıyordum. Şuan o defter Nete'nin elinde... Eğer ki o defterdeki bilgiler herhangi bir Migar'ın ya da Beyaz Cadının kulağına giderse tüm erkeklerin hayatı tehlikeye girer. Deneyler o kadar şiddetli ki başarısız deneklerin ölme şansı %93... Buna izin veremem. Bu yüzden, tam burada savaşıp çantamı geri alacağım ama bunu tek başıma yapamam. Hele ki bu haldeyken hiç yapamam. Bu yüzden kanına ihtiyacım var. Cadılar arasında 'Sözleşme' denilen bir yaratılış büyüsü vardır. Sana kendimi adayacağım ve bu sayede kutsamanı elde ederek iyileşeceğim" diyerek her şeyi açıkladı.

Bir süre ortamda sessizlik oldu. Fim dışındakiler söylediklerini hazmetmeye çalışıyordu. Derken Ukera kolunu uzattı ve "Ne gerekiyorsa yap" dedi. Fin "Teşekkür ederim, Ukera" diyerek yere Ayin Şeklini çizerek sözleri söylemeye başladı. Etrafa ışıklar saçmaya başladığında Ukera'nın elini keserek kanını akıttı ve ışık çok fena parlamaya başladı. Dairenin içi gözükmüyordu.

İlk Korku-Gezgin Kurt Savaşçısı (Düzenlendi 4-19 Eylül)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin