21 Nisan 1017 Saat: 08.11
Güzel bir Nisan günüydü. Luin her zaman olduğu gibi sabahın altısında uyanmış, odasında ısınma hareketleri yaparak kendine gelmiş, güzelce duşunu alıp üniformasını giydikten sonra yemekhaneye gelerek kahvaltı etmeye başlamıştı. Her şey rutine uygun ilerliyordu ki Luin'in Komutanı olduğu Takım D'nin Sözcüsü Usear Lioner masada karşısına oturdu.
Lioner, 21 yaşında 3 yıl önce Sözcü olmayı başarmış, arka sıra askerlerindendir. Çocukluğunu ilim irfana adamış, dönemin akıllarından olmuştur. Bu zeka sayesinde normalde 25 yaşında elde edilen Sözcü Rütbesini elde etmişti.
Ancak Lioner, Luin'e neredeyse hiçbir zaman iyi haber getirmemişti. Ta ki o güne kadar. 21 Nisan 1017 Cuma gününe kadar...
Lioner masaya oturur oturmaz, Luin'in içine bir sıkıntı çökmüştü. Yine bir sorun olduğundan o kadar emindi ki suratında bıkkınlığını belli ederek "Yine ne var, Lioner? Bu sefer de silahlarımıza mı el koyulacak?" demişti. Böyle demesinin sebebi, geçen sefer odada müzik aletleriyle şarkılar söylerken aletlerin el koyulmasındandı. Askeriyede şarkı söyleyemezsin.
Lioner tatlı bir gülümseme takınarak "Hayır, Luin. O kadar da değil. En iyi komutanlardan birinin silahına el koyulmaz. Ben başka bir şey için geldim. Takım D'ye bir General atandı" dedi. Lioner karşısında "Ne! Gerçekten mi! Yaşasın!" gibi mutluluk tepkileri bekliyordu ama Luin ifadesini bozmayarak "Ee, bundan bana ne? Generaller götleri büyük, odasından dışarı çıkmayan, piç kurularıdır. Hiçbir şeyim değişmeyecek" demesi üzerine Lioner "O kadar da emin olma bakayım. Bu General sıradan bir General değil. Eski Birincil General Akset'in kızı Asemi... Ateş Kraliçesinin ta kendisi!" demesiyle Luin'in ifadesi meraklı bir hale geçmişti.
Ateş Kraliçesi lakabı, 9 yaşındayken bir köyü kuşatan canavarları tek başına geride tutmayı başarıp ateşleriyle onlara korku saldığı için verilmişti. O günden sonra da öyle anılmaya devam etmişti.
Luin, Ateş Kraliçesinin adını defalarca duymuştu. Bir General olmasına rağmen savaşın ön safhalarında savaşan ve zafer getiren bir kadındı. Onun adını duymayan kimse yoktur. Yine de bir generaldi ve Luin, generallerden nefret ederdi.
Lioner yemek tabağından bir dilim domatesi eliyle alarak yedi ve "Sadece bunu söylemek için gelmiştim. Saat 9 gibi burada olacakmış. Komutan olarak onu karşılamak senin görevin. Girişte karşılarsın artık" diye sonunda gözlerini kısarak ve gülümseyerek masadan kalkıp gitti. Luin gidişini izledi. Ardından "Ateş Kraliçesi..." diye mırıldanarak masadan kalktı.
Askerlerinin yanına geldi. Her biri hazır oldaydı. Luin baskılı bir ses tonuyla "Bugünden itibaren başımızda bir General bulunacak ancak bu durumun sizin yapacaklarınızı değiştirmeyecek. Sizin göreviniz yine insanları korumak olacak! Canavarlarla savaşmak olacak! Savaşmak olacak! Bu yüzden her gün ne yapıyorsanız onu yapacaksınız! Savaşacaksınız! Anlaşıldı mı!" demesiyle her biri "Nir!" diye bağırdı. Luin selam vererek gitti. Askerler de rahat konumuna geçti.
Luin detaylı bilgiyi almak üzere Üs Liderinin yanına geldi ve Ateş Kraliçesi ile ilgili dosyayı alarak göz geçirdi. Halktan ve askerlerden duyduğu söylentilerin hepsinin doğru olması önce onu ürküttü, sonra da yüzünü gülümsetti. Bu kadın türünün tek örneği olabilirdi.
Luin erkenci bir kuştu. Her yere 1 saat erken gitmek zorundaymış gibi hissederdi. Bu yüzden saat 8 olduğunda girişe geldi. Oradaki askerleri selamlayıp bir köşede beklemeye başladı.
Daha askerlerin ona ikram ettiği çaydan bir yudum aldığında kırmızı yeleli atıyla uzaklardan gözükmüştü. Atın asaleti bir yana, üstünde oturan, kırmızı saçları ve giydiği kırmızı savaş kıyafetiyle gözüken kadın karşısında tüm askerler öylece bakakalmıştı. Luin ise o kadar etkilenmemişti. Dış görünüş onun için bir şey ifade etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Korku-Gezgin Kurt Savaşçısı (Düzenlendi 4-19 Eylül)
Fantasía"Minelia" adındaki gezegende geçen bu hikayede "Fianir" lakabıyla anılan "Gezgin Savaşçılar", Tanrı tarafından kutsanıp özel güçlere sahip "Migar"ların aksine sıradan insan olmasına rağmen bir Migar gibi savaşıp canavar avlayabiliyorlardır. Hikayemi...