11 yaşındaki Rei her sabah olduğu gibi erkenden uyanacak, evin ihtiyaçları için yakındaki gölün yanına gelecek, biraz suyla oynadıktan sonra kovalara su doldurup evine getirecek, yemek hazırlayacak, çamaşır yıkayacak, evinin yakınındaki küçük tarlayı sulayacak, köydeki arkadaşları ile oynayacaktı. Rei'in günleri bu şekilde geçip gidiyordu. Seneye gücü aktifleşecek ve bir Migar öğrencisi olarak Mirikuni'ye girecekti. Çok heyecanlıydı bu konuda... Evinden ayrılacağı için üzülmüyor değildi ama Migar olmak hayaliydi. Babası da bir Migar'dı ve köyünü defalarca kurtarmıştı. Bu uğurda canını bile feda etmişti. Babasına hayrandı ve onun gibi olmak istiyordu.
Rei 24 Haziran günü aynı şekilde sabah erkenden uyanmıştı. Annesi mutfakta bir şeyler hazırlıyordu. Yanına gelip yanaklarından birer öpücük çalıp tatlı tatlı gülümsedi ve "Günaydın, annemmmm" diye sondaki "m"yi oldukça uzattı. Annesi de onun yanaklarından tutup alnını öptü ve "Sana da, sedefim" dedi.
Annesi Rei'e "Sedefim" diye hitap ederdi. Rei, her ne kadar Su Migar'ı olsa da saçlarının uçları beyazdı ve 4 yaşındayken sedefleri koklarken babasının yanına gelip sarılmasıyla "o anı" kafasına kazımıştı. Kocası ve kızıyla geçirdiği en güzel zamandı ve o günü hep sedefler hatırlatıyordu. Bu yüzden de Rei'e "Sedefim" diyerek mutlu oluyordu.
Rei masaya oturacakken annesi "Sedefim... Sanki bir şey unuttun" diye ima yapınca önce anlamamış gibi yaparak "Neyi unuttum ki?" dedi ama annesinin o sinsi ifadesiyle Rei başına gelebilecekleri düşündü ve korkuyla "Tamam ya!" diyerek göle doğru koşmaya başladı. Annesi arkasından "Deli kız..." diyerek hafiften kıkırdadı.
Rei koşarak göle kadar geldi ama bir şeyin eksik olduğunu anladı. Kovaları unutmuştu. "Ah salak kafam!" diye kendine sinirlendi. "Keşke gücüm aktif olsaydı! Hiç uğraşmadan eve su getirebilirdim! Of ya!" diye somurtarak eve dönmeye başladı.
Tam evine yaklaşmışken bağrışma sesleri duydu ve bu annesine aitti. Koşmaya başladı ve 3 erkek 1 kadının evinin önünde olduğunu, iki erkeğin annesini tuttuğunu gördü. Korku içinde donakaldı. Küçücük bacakları hareket edemiyordu. Donmuştu.
Rei'in annesi "Öldü artık! Daha ne istiyorsunuz ondan!" diye bağırmasıyla kadın dibine kadar geldi ve "Benden sadece canlar almadı, sevgili kocan. Her şeyimi aldı. Paralarımı, mallarımı ve en önemlisi...sevgili kardeşimi... Benim tek ailemi... Ben de onun ailesini alacağım. Ama sen onun ailesi değilsin. Onun kanından biri var... Hissediyorum ve sen bana onu söyleyeceksin!" diyerek kılıcını boğazına dayadı. Hafiften kesmişti. Kesik ile sızlanmıştı ama kararlı gözlerle "Onun benden başka kimsesi yoktu. Onun tek ailesi benim" dedi.
Böyle söylemesinin sebebini anlatmama gerek bile var mı ki? Anne sevgisi ve aşkı... Kendini küçük kızı için feda etmek istiyordu. Kocası doğru olanı yaptığından emindi. Sırf doğrular yapıldı diye ölmesini istemiyordu. Yaşamalıydı o küçük kız ve büyümeliydi. Büyük kız olup babası gibi, yanlışları düzeltmeliydi. Doğrular yapmalıydı.
Korkuyordu ölmekten ama istiyordu da bir yandan... Aşık olduğu adamı kaybedeli 3 yıl olmuştu. Özlemişti onu. Sarılmayı, öpmeyi, kokusunu... Artık beraber olmalıydılar.
Kadın bu söylem ile "Evladın..." dedi. O an nasıl bir korku içine düştüğünü anlatmaya kelimeler yetersizdi. Sadece gözlerinde meydana gelmişti bu ve Kadın "Evladını bulacağım ya da o beni bulacak" diyerek kılıcını kalbinden geçirmişti. O an Rei "Anne!!" diye bağırmıştı, engel olamamıştı kendine...
Kadın sesten tarafa baktığında küçük Rei'i gördü ve korkutucu bir gülümseme ile "Yakalayın" emrini verdi. Adamlar peşinden koşmaya başladı. Rei de ormana doğru ağlayarak koşmaya başladı. Babasının 4 yaşından beridir verdiği eğitim sayesinde esnek, hızlı ve keskin görüşlüydü. Peşindeki 3 adamdan kolayca kurtulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Korku-Gezgin Kurt Savaşçısı (Düzenlendi 4-19 Eylül)
Fantasía"Minelia" adındaki gezegende geçen bu hikayede "Fianir" lakabıyla anılan "Gezgin Savaşçılar", Tanrı tarafından kutsanıp özel güçlere sahip "Migar"ların aksine sıradan insan olmasına rağmen bir Migar gibi savaşıp canavar avlayabiliyorlardır. Hikayemi...